English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ T ] / Troy

Troy traducir portugués

2,189 traducción paralela
Hey, Troy, en son ne zaman Big Bend'e gittin?
Ei Troy, quando foi a última vez que estiveste no Big Bend?
Sakin ol Troy.
Ei, tem calma Troy.
Hayır Troy, sadece bekle.
Não Troy, espera. Aguenta-te.
Kısacası aşırı üretmek için para alıyoruz. Troy Roush / Mısır Üreticileri Derneği Tabii bunun nedeni de...
A verdade, é que somos pagos para produzirmos em quantidades excessivas, e isso foi provocado pelos interesses das grandes multinacionais.
Tohumlar işte böyle geliştirildi. Troy Roush Amerikan Mısır Yetiştiricileri Derneği Başkan Yrd. Mısır da, çoğu işe yaramaz olan bir ottan...
Foi assim que as sementes se desenvolveram, que o milho passou de uma erva inútil, para a maioria, à planta extremamente produtiva que é atualmente.
"Troy" dan.
É do "Tróia".
- Troy da kim?
- "Tróia" quê?
- "Troy" filminden.
- "Tróia" o filme.
Yine mi "Troy" dan?
- Isso é do "Tróia" outra vez?
Sen Troy olmalısın.
O senhor deve ser o Troy.
Ben Troy.
Sou o Troy.
Troy Gable.
Troy Gable.
Bahtın açık olsun, Troy.
Alguém irá buscá-lo e mostrar-lhe os cantos da casa. - Boa sorte, Troy.
Troy, kâğıtta ne yazdığını Edward'a gösterir misin?
Troy, pode mostrar ao Edward o que está escrito nesse pedaço de papel?
Bunlar Alan, Troy, Edward.
Este é o Alan, o Troy, e este é o Edward.
Buck'ın şovuna hazırlanması için otele dönmesi gerekiyor. - Sadece bana ve Troy'a etrafı gösterseniz...
O Buck tem de ir para o hotel para se preparar, mas se nos puder mostrar o local a mim e ao Troy...
- Teşekkürler, Troy.
- Obrigado, Troy.
Küçük kasayı Troy'a ver.
Deixe a miséria do dinheiro com o Troy.
Troy, buna şahit olduğun için üzgünüm.
Troy, lamento que tenha assistido a isto.
Senin bu işin ötesinde arzuların olduğunu biliyorum, Troy.
Troy, sei que tem mais aspirações para além deste trabalho.
Troy, neden bir süre daha beklemiyorsun? Benimle çalış.
Bem, Troy, porque não fica uns tempos por cá, e trabalha para mim?
Sen benim yüzümsün, Troy.
O Troy representa-me.
Troy, gelebilir misin?
Troy, chegava cá?
Troy, Muhteşem Buck imzası isteyen bir hayranımız daha var.
Troy, temos o último dos caçadores de autógrafos de O Grande Buck.
Ama çantalarınızı taşımak Troy'a göre bir meslekse eğitimine giden onca para boşunaymış demek.
Mas se carregar as suas malas é a vocação do Troy, desperdicei muito dinheiro na sua educação.
- Troy, müsaade eder misin?
- Troy, posso?
Troy, onları getirirsin otele döndüğünde salatamı gönderiver.
Troy, pode levar isso e mexa a salada quando voltar para o hotel.
Ben hukuk fakültesine gitmek için canımı verirdim, Troy.
A faculdade não te matava, Troy.
Troy, şimdiye gelmiş olması gerekti.
Troy, ele já deve ter chegado.
Belki odur, Troy.
Talvez seja ele, Troy.
Troy, pantolonumu asar mısın?
Troy, pode pendurar as minhas calças, se faz favor?
Bu Troy, benim seyahat menajerim.
Este é o Troy, director de operações.
Troy'u bana verseniz güzel olur.
Se me pudesse dispensar o Troy, seria óptimo.
- Troy, sorun olur mu?
- Troy, importa-se?
- Troy, uyuyor musun?
" - Troy, está a dormir?"
Troy, çok acil.
Troy, isto é urgente.
Şu an gösteriye hazırlanıyor olmalıydım, Troy şimdi yapacağımız röportajın ne faydası olacak?
Este é o tempo que disponho para me preparar para o espectáculo, Troy. O que vamos ganhar em dar uma entrevista agora?
Bana Muhteşem Buck Howard denmesinin bir nedeni var, Troy.
Ela quase arruinava o espectáculo. Há uma razão, Troy, chamo-me O Grande Buck Howard.
Gösteriyi güç bela kotardım, Troy.
Quase que não conseguia recuperar o espectáculo, Troy.
Sen de sütten çıkmış ak kaşık değilsin hani.
A propósito, o Troy também tem culpa.
- Bunu başımın üstünde taşıyacağım, Troy.
Vou estimá-la, Troy.
Hayır, bence Troy'un ihtiyaçlarını gidermekle o kadar meşguldün ki bana vakit ayıramadın. - Buck!
Sim, claro que não conseguiu, porque estava ocupada a satisfazer as necessidades do Troy que não conseguiu satisfazer as minhas.
Seninle olmak güzeldi, Troy.
Gostei muito de estar contigo, Troy.
Kimse yok.
Troy, não há ninguém.
Troy.
Troy.
Troy, beyefendi baban mı?
Troy, este é o seu pai?
- Troy, durdur onu.
- Troy, tira-a dali.
- Troy, ben...
- Troy, eu...
Gidelim, Troy.
Vamos, Troy.
Bitti, Troy.
Estou farta, Troy.
Hayır, Troy.
Não.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]