Ulaştırma traducir portugués
253 traducción paralela
- Sonra Ulaştırma'yı ara.
- E ligue ao Transporte.
Bayan Moneypenny, Ulaştırma ile konuştunuz mu?
Menina Moneypenny, já perguntou por ele ás Comunicações?
Devletin çeşitli kademelerinden uzman memurlar, toplantıya katıldı. Adalet ve ulaştırma bakanlıklarından temsilciler bulunuyordu.
Estiveram presentes representantes de vários Departamentos de Estado, entre eles, do Ministério da Justiça e dos Transportes.
John Johnson. Ulaştırma Başamiri.
Tenente, mostre-nos a sua experiência.
Ulaştırma Bakanlığı'na şikayet edeceğim!
Vou-me queixar ao Ministério das Comunicações.
Eşinize söyleyin, Ulaştırma biletlerini ayarlamış.
Diga à sua mulher que arranjei os bilhetes.
Ulaştırma Merkezi Union Yolcu Terminali.
Centro de Transportes Terminal de Passageiros
Teğmen Dade, Ulaştırma Birimi.
Tenente Dale, expedições.
İki gece önce, onlarca adam bir ulaştırma konvoyu soygununda öldürüldü. Evet.
Vários homens foram mortos num assalto a um comboio.
Ulaştırma ve ekzotik odalarda içinde.
Transporte e alojamento exótico incluído.
Ulaştırma.
Transporte.
Zor durumdaki bir kadını bir telefona ulaştırma fiyatım 400 dolardan başlıyor.
O meu preço mínimo para levar uma mulher em apuros a um telefone é $ 400.
Mavi mektubu ulaştırma başarısızlığı işten çıkarılma nedenidir.
Se o carteiro não entrega uma carta azul, é despedido.
Ve bu adam Tampa Ulaştırma Üniversitesi'ndeki Uzay Araştırma bölümünün başkanı.
E este tipo é o director do Departamento de Espaciologia... da Universidade por Correspondência de Tampa!
- Neyin Şefi? - Ulaştırma. Teşekkürler Ricky.
De trânsito.
- Rus ulaştırma bakanı.
- A Ministra dos Transportes da Rússia.
Ulaştırma ve Hazine Bakanlarıyla, Sermaye Piyasası Kurulu Başkanını bağla bana.
Ligue para o Secretário de Transportes e do Tesouro. E o Diretor do F.C.C.
Bu polis değil. Bu Ulaştırma Bakanlığı.
Não é a polícia, é o Departamento de Trânsito.
Bir kamyon dolusu lazım. Bir de bu maddeleri hedefe ulaştırma sorunu var.
Seriam precisos caminhões, e como faria para chegar ao objectivo?
Uzay Loncası'nın mekiği ana ulaştırma kısmına yaklaşıyor.
Transporte da Liga Espacial N - 117 chegando à doca central.
Trenlerin kalkış saatleri Ulaştırma Bakanlığı tarafından ayarlanıyor.
Os comboios são regulados pelo Departamento Federal de Transportes.
Farz edelim sen ulaştırma bakanlığısın.
- Simulemos. Você é do Departamento de Transportes, certo?
Bu, kararlı olma ve ruhunu öbür tarafa ulaştırma meselesidir.
É uma questão de ser determinado, e termos o espírito para avançar ao outro lado
Ulaştırma henüz aşağı indirdi mi bilmiyorum.
Não sei se o Transporte já o levou.
Röntgen teknisyeni mi, Ulaştırma'dan biri mi?
Da Radiologia ou dos Transportes?
- Ulaştırma'ya ne oldu?
- O pessoal do Transporte?
Müdür Skinner, ulaştırma projeniz ne alemde?
Director Skinner, como está o projecto de transporte?
Uzay Loncası'nın mekiği ana ulaştırma kısmına yaklaşıyor.
Transporte da Guilda Espacial N-117 a chegar à doca central.
Lonca kaptanı ana ulaştırma kısmına yanaşıyor.
Navegador da Guilda Espacial a chegar à plataforma central.
Ulusal Ulaştırma ve Güvenlik Kurulu uçaktaki patlamanın nasıl meydana geldiğini çözdüklerini açıkladılar.
O Nacional Tábua de Segurança de transporte... tem uma teoria nova hoje à noite na causa da explosão... de Ar de Volee vôo 180.
Sınıf içinde kestirmeden not ulaştırma yöntemi.
É a nova maneira de trocar informações na aula.
Etheline arkeolog oldu. İmar, İskan ve... Ulaştırma Bakanlığının kazılarını y önetiyordu.
Etheline tornou-se arqueóloga e supervisionava escavações para o Departamento da Habitação e Autoridade de Tráfego.
Onu yoldan saptırmak için yeteri kadar yüksek verimli savaş başlıklarımız var, ama göktaşına zamanında varmasını sağlayacak ulaştırma sistemimiz yok.
Temos ogivas nucleares suficientes para fazê-lo, mas nao temos um sistema de distribuiçao múltiplo capaz de chegar ao asteróide a tempo.
Yaratma, ulaştırma. Stresli bir iş.
Criação, transporte, é muito desgastante.
Sayın Ulaştırma Bakanı, oyunuz nedir?
Sr.ª Ministra dos Transportes, qual é o seu voto?
Orada Carter'ın ulaştırma aracı olduğunu düşündüğü bir geçit var.
Há ali uma porta que a Carter crê ser um mecanismo transportador.
Ulaştırma maliyeti ne olacak, ve onu geçitten geçirip daha sonra yeniden toplamak için gerekli insan gücü?
E o custo do sistema de entrega? Sem falar na mao-de-obra necessária para o fazer passar a Porta e voltar a montá-lo no outro lado.
Paketler bir ulaştırma sistemi.
Os pacotes são um sistema de envio.
- Bu polis değil. Bu Ulaştırma Bakanlığı.
Não é a policia, é o departamento de transito.
Banyoda kimseyi cinsel tatmine ulaştırma.
Bem, não faças nenhum bico enquanto lá estiveres.
Victor Bir, ulaştırma için hazır.
Victor 1 em espera para assegurar transporte.
Ulaştırma Bakanlığının numaraları.
São números do Departamento de Transportes.
Bu Oliver Charles. Ulaştırma irtibatımız.
Este é Oliver Charles, do Serviço de Transportes.
Mesajı ulaştırma görevi bana verilmişti ve ben de başarısız oldum.
Deram-me a oportunidade de ser o mensageiro e eu falhei.
Yıldız Filosu Komutasına bildir, doğalarının yabancılığından şüpheleniyorum, oraya ulaştığımızda ayrıntılı araştırma yapılsın.
Diga ao Comando que suspeito que sejam de natureza alienígena e que quero uma investigação, assim que chegarmos.
- Oto ulaştırma, havalı bir iş değil.
- Veículos.
Peki bunun, araştırma yaptığım suç mahalline ya da öldürülen buz patencisinin cesedine nasıl ulaştığını biliyor musunuz?
Faz alguma ideia de como isso terminou na minha cena do crime? Ou no corpo de uma patinadora assassinada?
- Ulastırma'da.
- Ministério dos Transportes.
Bir kaç yerde, verilerden bilinmeyene ulaştım ama sezi temin ederim ki, bu kesin bir yeniden canlandırma.
Tive que extrapolar em alguns pontos. Mas esta é uma recriação correta.
Gerekli araştırma malzemelerinin alınmasıyla ilgili dilekçem size ulaştı mı?
Recebeu o meu pedido sobre os materiais de pesquisa?
Ulaştırma'ya, gitmeye hazır olduğumuzu bildirin.
Digam aos Transportes que podemos ir agora.