Usas traducir portugués
2,280 traducción paralela
Çünkü kondom kullanmıyorsun bu yüzden o iğnelere ihtiyacım oluyor.
Por que tu não usas preservativo eu tenho de levar essas vacinas.
Yemek yapmayı hala kendini rahatlatmak için mi kullanıyorsun?
- Então, ainda usas cozinhar como terapia? Pois.
- Cidden Blair, siz ayrıldıktan sonra Chuck'ın eski haline dönmesini beklemiştim de, senin biraz büyüyeceğini düşünmüştüm.
A Serena sabe que usas camisas de xadrez? A sério, Blair? Estava à espera que o Chuck regressasse aos velhos hábitos depois de terem acabado.
Neden görüşme odasını kullanmıyorsunuz?
Porque não usas a sala de interrogatório?
Helikopter pistine mi atladın yoksa süper hızınla güvenliği mi geçtin Clark?
Tu, uh, saltas-te do helicoptero ou usas-te a super velocidade para passar pelos seguranças?
Pekâlâ. Genç kızlara kullandığın o cilveli sohbetinle yumuşak geçiş yap o zaman.
Porque não recorres às tretas que usas nas miúdas?
Gözlüklerini çıkartmışsın.
Não usas os óculos.
Onları kullanıyorsun ve sonra bir köşeye mi fırlatıyorsun?
Usas as pessoas e depois afasta-las?
Baban gibi atıp tutuyorsun.
Usas o mesmo discurso do teu Pai.
Bikini, sahile giderken giyilen iç çamaşırı demektir.
Um biquíni é uma lingerie, que usas na praia.
Tamam, ya interneti video izlemek için izlerse?
Ok, e se tu usas a internet para ver um filme?
Gözünü seveyim kahvaltıya gelirken pantolon giy.
Usas calças ao pequeno-almoço, por amor de Deus?
Güçlerini kullandığında sana şok uygular.
Ela dá-te um choque quando usas os teus poderes.
Neden kendi kanını kullanmıyorsun?
- Alto. - Porque não usas o teu?
Artık şapka takıyorsun.
Eu sei. Agora usas chapéu.
- Sen kullanmıyorsun.
- Tu não usas.
Ben ergenlik sivilcelerini kapatman için annenin makyaj malzemelerini kullandığını anlatıyor muyum?
Eu conto aos meus amigos que usas maquilhagem da mãe para disfarçar as borbulhas na testa? - Fora daqui, menina disfarçada.
Çok ciddiyim Blossom'ın oyuncularından daha çok yelek giyiyorsun.
Quero dizer, a sério, usas mais coletes que o elenco de Blossom.
Şimdi o kibri göğsünde taşıyorsun.
Agora usas esse orgulho no peito.
Herkes çocuk sahibi olmak ister ; sense tam aksine... Ayakkabı yerine tekerlekli paten kullanıyorsun.
Toda a gente quer um filho e logo tu que usas patins em vez de sapatos.
- Onu hâlâ taktığına inanamıyorum.
Nem acredito que ainda usas isso.
NASA bu şeyi peçete tutacağı olarak kullandığını biliyor mu? Şaka mı yapıyorsun?
A NASA sabe que usas isso como suporte de guardanapos?
Kramplar için kullandığın ısıtma yastığını almaya geldim.
Vim buscar a bolsa de água quente que usas para as tuas cãibras.
Evet, özellikle milyon dolarlık bir yat alıp erken emekliliğe yelken açmadıysan.
Ainda mais se o usas para comprar um iate milionário, e navegas em direcção à reforma.
Arabama fazlasıyla yakın duran sörf tahtanı buraya taşıdığın kumların ya da saçma sapan oyunlarını oynadığın milyonlarca dolarlık gizli aletleri hiç söylemiyorum.
Já para não falar da tua prancha de surf inclinada perigosamente perto do meu carro, a areia que trazes contigo para o Centro de Operações, todos os milhões de dolares de de tecnologia ultra-secreta que usas para jogares os teus jogos de video sem valor.
Beş yıldır CIA kaynaklı bir takip cihazı... -... kullanmadın.
Não usas um localizador da CIA há cinco anos.
Sen herkesi kullanırsın, Nuck.
- O Halloran? Usas qualquerum, Nuck.
Nasıl oluyor da bunu daha sık giymiyorsun?
Porque não a usas mais vezes?
Senin rozetin var, canımı sıkıyorsun.
Só porque usas um distintivo, poderes importunar-me.
Vücudundaki izler için kullandığın şeyi yanlışlıkla bu sabah duş almadan önce şampuanına mı koymuşum yani?
Será que pus, acidentalmente, aquilo que usas nos sovacos no frasco do champô dela antes dela ter tomado cá banho, esta manhã?
bu gözlükleri takman o yüzden mi?
É por isso que tu usas esses óculos?
Neden üstlerine biraz şey koymuyorsun neydi onun adı?
Porque não usas um pouco daqueles...
İnsanlar, bacaklarına bakmasın diye etek bile giymiyorsun.
Ora, Cathy... Não usas saias para não te verem as pernas.
Eğer benekli bikini yazıyorsa benekli bikini giy.
Se disser para usares um biquíni às bolinhas usas um biquíni às bolinhas. E boa sorte.
Ufak çantaları ayakkabı niyetine giyiyorsun Sean.
Tu usas sacos como sapatos, Sean.
Giyilen bir şey mi?
É algo que usas? Pode ser.
Neden senin kartını kullanmıyoruz?
Porque não usas o teu cartão?
Mike, içine ne giyiyorsun?
Mike, o que usas-te para roupa interior?
Senin rozetin var, canımı sıkıyorsun.
Só porque usas um distintivo, podes importunar-me.
Her şeyimizi birbirimizin yanında yapıyoruz.
Tu usas o teu sistema de branqueamento dentário à minha frente.
- Gözlük takmazsın ki sen.
- Tu nem usas óculos.
Ve tabii sen büyük yatağı kullanırsın,... ve masaj masasını da buraya koyarım, yatağın yanına.
E usas o principal, claro, e podes colocar a mesa de massagens aqui mesmo, ao lado da cama.
Yatağa ayakkabılarınla ve üstünle giriyorsun ve dominant olduğunu kabul ettin.
E usas sapatos e roupa na cama, e acabaste de admitir que és mandona.
Neden peruk takıyorsun ki?
Porque usas uma peruca?
Ayakkabıların da değişmiş.
Os teus sapatos... já não usas salto-alto.
Dolabın sağ tarafı tamamen senin ayrıca çalışma masasının üst çekmecelerini de çoraplarını ve şu küçük sevimli boxerlarını koyman için boşalttım.
Portanto, todo o lado direito do armário é teu, e esvaziei as gavetas de cima da cómoda para as tuas meias e aqueles boxers engraçados que usas.
Neden bunu takmıyorsun?
Porque não usas isto?
Dışarı çıkmazsak bunu asla kullanmazsın.
Nunca a usas, a não ser quando saímos.
Kirli işlerin için insanları sürekli kullanırsın.
Usas sempre outros para fazer, O teu trabalho sujo.
Bir hayalete göre, çok fazla yer kaplıyorsun.
Para um conto de fadas, usas muito espaço real.
Bunu kullanıyor musun?
Usas isto?