English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ U ] / Ustam

Ustam traducir portugués

292 traducción paralela
Yağ satarım, bal satarım, ustam öldü, ben satarım!
Os cavalos a correr, os rapazes a aprender, quem será o mais veloz, que bem irá vencer!
Amsterdam'in en büyük bankacısı, şimdi burada tatlı ustamız.
O principal banqueiro de Amsterdão é agora o nosso chefe de cozinha.
Lütfen. Aziz ustam, muhteşem bay Berry bile bir dükü asma ayrıcalığına erişememişti.
Nem o meu mestre, o Sr. Barry, teve o privilégio de enforcar um duque.
Elektrik ustamız 1 ile 5 yıl arası hapisteymiş!
O nosso melhor electricista cumprindo de um a cinco.
Korkarım ki bu masör ustamızın durumunu bütün dünyaya yayacak.
Temo que este massagista cego irá espalhar a palavra sobre a condição do nosso mestre.
Edo'da, ustamızın durumu çok titizce saklı tutulmuştu, hatta kendi muhafızlarından dahi.
Em Edo a condição do nosso mestre foi cuidadosamente escondida. até mesmo dos seus seguidores.
Ustamız her zaman çok meşguldür.
O Sensei está sempre ocupado.
- Ustam.
- Mestre.
Seni satranç ustamızın ellerine emanet ediyorum.
Deixo-te nas mãos do nosso génio do xadrez.
Ustam.
Meu mestre.
Ustamın sözlerini daima hatırlayacağım.
Lembrar-me-ei sempre das palavras do mestre.
Genç Ustamız müzik dinlemeyi sever.
O nosso jovem mestre adora ouvir música.
Sevgili onurlu ustam,
Caro inestimável Mestre,
ama ustamız Chao'ya. ... Demir Avuç'u öğretmeye karar verdi.
Mas o meu mestre decidiu ensinar... a Palma de Ferro ao tal Chao.
Ustamın hatırasına saygısızlık ettim.
Envergonhei a memória do meu mestre.
Hareketlerin benim ustamınkinden farklılar.
Mas os teus são um pouco diferentes.
- Ustam öğretti!
- O mestre ensinou-me!
Ustam asla sıcak çay içmez.
Tu não sabias que nós não gostamos de beber chá quente.
Sorun nedir, ustam?
O que deseja, mestre?
- Ustam, Mistiklerin en bilgesi.
O meu Mestre, o mais sábio dos Mystics.
Ustam bana uzanan vadiyi gösterdi.
O meu Mestre mostrou-me toda a extensão do vale.
Ustam benim ailem, öğretmenim ve dostum.
O Mestre é a minha família, o meu professor e amigo.
Ustam öğretti bana.
O meu mestre ensinou-me.
- Öyleyse ustamın demek istediği bu.
Então era isso que o meu mestre queria dizer. Sim.
Bu ustam Keitel'in fikriydi.
Foi, foi ideia do meu mestre Keitel.
Ustamınkinden başkasını tutmam.
A wolf and a pig can never be friends.
Bunu duyan ustam, Toinette'i, beni Versailles'da bulması için gönderdi.
Meu professor lhe pediu ao Toinette que me fora a procurar ao Versalles.
Ustam altı ay boyunca konuşmadığı gibi viyolasına da hiç dokunmadı. Böyle bir isteksizliği ilk kez hissediyordu.
Não só não falou mais durante seis meses... tampouco tocou sua viola : esse desgosto lhe tocava pela primeira vez.
Ustamın, eserlerinin kendisiyle birlikte ölmesini istemesini kabul edemiyordum.
Não suportava que as obras de meu professor perdessem-se com sua morte.
Bu benim Ustam, Wong Fei-Hung.
Este é o meu mestre, Huang Feihong.
Bu törenden sonra benim ustam olacaksın.
Depois desta cerimónia, serás o meu mestre.
Ustam diyor ki ölümü bir karma olarak kabullenmeliyiz.
O meu mestre diz... Que temos de aceitar a morte como destino.
Hem kendi adıma hem de ustam adına konuşuyorum... Senin kokuların en iyisi derken.
Falo por mim e pela minha colega, quando digo... que o seu cheira melhor.
Benim Ustam sizin ustanızın büyüğü.
Do nosso mestre para o vosso.
Sevgili teyze. Sessiz olun, ustamız bize avluda olduğumuza kızar yoksa.
O Mestre não gosta que cortejamos as mulheres.
Ustamı ayartabileceğini düşünmüyorum. O kolayca baştan çıkarılamaz.
- Apostava uns 10 taels.
Eğer çeteyi yok edersek, ve ustamıza karşı başarı gösterirsek,
Com o Mestre, os monges serão derrotados, e o mérito será dele.
Ustamız bu olaydan sonra seni öğrencin olarak kabul edecek, güven bana.
Com o Mestre nunca mais chegas a lutador.
Genç ustamız, buranın evlenmek için iyi bir yer olduğunu duydu. onlar evlenmek için buraya geldi.
Nossos jovens Mestres pretendem consultar um oráculo.
Ustam anlar, baze oda hile yapar.
Meu mestre é antiquado e sonso.
Sanırım, Ustamızın Panzehir ile dönmesini beklemek zorundayız.
Temos que esperar o Mestre com o antídoto.
Shaolin, Ngo-Mai, Hung-Tung, Wah-Shan ve Kun-Lun'un temsilcileri buraya yaklaşıyorlar, Ustamızın doğum gününü kutlamak istiyorlar.
Representantes de Hung-tung, Shaolin, Wah-shan, Kun-lun... aproximam-se para celebrar o aniversário do Mestre.
Bugün Ustamızın doğumgünü
Hoje é o aniversário do meu Mestre.
Fakat Ustamın bu ilerlemiş yaşında hayatını sizinle tehlikeye atmasını istemiyorum
Não espero que meu mestre, de idade avançada... arrisque a vida com você.
Düşmanlarımız ustamızı elimizden aldı.
Os nossos inimigos levaram-no o nosso mestre.
Ustam sena karşı Hou yumruğuyla dövüşmüş olmalı.
O meu mestre lutou com o punho da vespa.
Ve ustam olacaksınız... ve halkım!
E tu serás o meu senhor e o meu súbdito, ao mesmo tempo.
- Kendini ustamız mı sanıyorsun?
- Chama-te nossa professora?
bir marangozum var, benim benim iki ayakkabı ustam var...
e tenho um carpinteiro,
Ustam, yarın ki aslan dansı için gidebiliri. Bravo!
A festa da dança será realizada.
Sanırım Ustam seni sevecek.
Acho que o Mestre gostará de você.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]