Utanıyor traducir portugués
517 traducción paralela
Şimdi utanıyor musun?
Não está envergonhado agora? Não está?
Beni suçlamıştın, şimdi kendinden utanıyor olmalısın. - Kızı kaçırmış.
Deve sentir-se bem humilhado por me ter acusado.
Bundan utanıyor musun?
- Têm vergonha disso?
"Alman mısınız? Alman olmaktan utanıyor musunuz?"
"São alemães?" "Têm vergonha de ser alemães?"
Utanıyor olmalıyız.
Devíamos ter vergonha.
Oğlun yüzünü göstermeye utanıyor mu?
Ele está com vergonha de mostrar a cara?
- Söylesene, utanıyor musun?
- Tem vergonha de dizer?
Çok utanıyor kendinden.
Ele está muito envergonhado.
Yoksa söylemeye utanıyor musunuz?
Tem vergonha de dizer?
Ne oldu? Yoksa bizden utanıyor musun?
tem vergonha de nós?
Utanmıyor musun? Utanıyorum.
Não tens vergonha?
Diplomayı buradan aldığı için utanıyor.
Não quer mostrar o diploma que lhe deram cá.
Utanıyor musun onlar adına, sevgilim?
E tu envergonhas-te por eles, meu amor?
Bir de utanıyormuş gibi davranıyor.
E ele a fazer-se de embaraçado!
Utanıyor musun?
Tens vergonha?
Hadi, utanıyor musun yoksa?
Vai lá, filho. Tens vergonha?
Aşağılandı, utanıyor.
Sente-se humilhado, envergonhado...
Neden utanıyor?
Envergonhado de quê?
Yorgundum ve elim acıyordu. Possum Amca için utanıyor ve korkuyordum.
Estava cansado e doía-me a mão, senti-me envergonhado e com medo pelo tio Possum.
Bizden utanıyor musun?
Tem vergonha de nos apresentar a seu povo?
Kafasının içindekiler kendisinden utanıyor.
Tudo dentro dele se reprime por lá estar.
- Niye? Terden utanıyor musun?
- Tens vergonha do suor?
Şey, ailem benden u-utanıyor, çünkü ben kekeliyorum, topallıyorum ve kafam titriyor.
A minha família tem vergonha de mim, p-p-porque... gaguejo, sou c-coxo e a minha cabeça treme.
Arzularından utanıyor musun?
Tens vergonha dos teus desejos secretos?
- Utanıyor musun?
- Estás envergonhada?
Anne, utanıyor musun?
Mãe, de quê te envergonhas?
Benden utanıyor musun Tony?
Sente vergonha de mim, Tony?
Sana az önce yahudinin birinin işimi elimden aldığını, zencilerin komşularım olduğunu söylemiştim! Utanıyor musun?
Acabei de vos dizer que perdi a promoção para um judeu, tenho pretos como vizinhos!
Sanırım olanlardan biraz utanıyor.
Penso que está um pouco envergonhado com o que aconteceu.
Sadece senin karşında utanıyor, o kadar.
Ela só fica embaraçada à tua frente.
Benden utanıyor musun?
Tens vergonha de mim?
Ama utanıyor.
Mas ele tem vergonha.
Baban senden utanıyor olmalı.
O teu pai ficaria envergonhado.
Utanıyor musun, yoksa?
Tens vergonha?
Çünkü utanıyor.
Porque tem vergonha.
Sanki bundan utanıyor gibi. Eğer ben, onun gibi olursam beni kov!
Eles vão de carro até à minha janela, pedem um hambúrguer de queijo, cospem-me em cima e vão-se embora.
Yoksa anlatmaya utanıyor musun?
Ou tens vergonha de me contar?
Senden utanıyor.
Estás com problemas.
Bu fotoğraflara baktığınızda utanıyor musunuz efendim?
Está envergonhado de ver estas fotografias, senhor?
Herkes eğlendiğini söylemeye korkuyor ya da kabul etmeye utanıyor
Toda a gente tem receio de se divertir ou pudor em admiti-lo.
- Utanıyor muydu?
- Acanhado?
Benden utanıyor mu?
Ele tem vergonha de mim.
Baba, benden utanıyor musun?
- James. - Este é o Joey Paulson.
Baba, benden utanıyor musun?
Pai, tens vergonha de mim?
Utanıyor musun?
Armado em tímido?
Hala kollarını sıvamaktan utanıyor musun?
Com vergonha de mostrar os braços, Sombra?
Onu tanıyorum, sadece utanıyor.
É só timidez.
Utanıyor.
Está com vergonha!
Şuraya bak, nasıl da bağırıyor, utan!
- Quero baixar!
- Erkek olan sensin, sen konuşmalısın. Utanıyor...
Carmine, deves falar tu, que és homem.
...'İşte efendim kâhyalığı benden alıyor.''Toprağı kazacak gücüm yok.''Dilenmekten utanırım.''Ne yapacağımı bilmiyorum ;..
"O que devo eu fazer, se o meu amo me retira a gerência?" "Para cavar falta-me a força," "para pedir tenho vergonha."