Uykusunda traducir portugués
470 traducción paralela
Bir gazeteyi memnun etmek için adamı uykusunda asmak zalimlik.
Isso não estaria bem. Não posso despertar um homem só para agradar à imprensa.
Uykusunda öldü herhalde.
Terá morrido enquanto dormia.
Hiç uykusunda yürüyen birini gördün mü?
Já viste alguém a andar durante o sono?
Uykusunda yakalar onu.
Ele fará tudo para o apanhar a dormir.
Uykusunda konuşurken onun seninle nişanlı olduğunu öğrendim.
" Eu soube do vosso noivado quando ele falava em sonhos.
Herhalde gece, uykusunda huzur içinde ölmüştür.
Espero que tenha morrido calmamente durante a noite.
O uykusunda ağlaması için hayli büyük bir çocuk, ama bu gece ağladı.
Ele já está grande para chorar na cama, mas hoje ele fez-o.
"Macbeth ölüm uykusunda"'
"Macbeth mata o sonho"
Görüyorsunuz, bu hususta sadece senin sözün var, yani uykusunda söyledikleri.
Sabe, só há a sua palavra, de que ele falou qualquer coisa, durante o sono.
Artık ne bir göz kırpmaya ne de beni ele verecek bir söze izin vermemeliyim, çünkü uykusunda onu işittiğimden kuşkulanacak olursa, mutlaka beni de öldürecektir.
Agora não posso deixar que um olhar ou uma palavra, me denuncie. Pois, se ela suspeitar que a ouvi falar durante o sono, ela, certamente, me vai matar.
Kendi oğlunuz öylesine aç ki, onun uykusunda inlediğini duydum.
Ouço-o gemer de fome enquanto dorme.
Sevdiğini uykusunda... ... rahatsız eden son imansızı da öldür.
Mata o último infiel... que perturbou o sono de tua bem amada.
Ölüm ona eski bir dost gibi gelebilirdi. Hediyeyi uykusunda verebilirdi.
E a morte deveria ter vindo a ele... como uma velha amiga... oferecendo de presente o sono.
Uykusunda dişini gıcırdatıyor, ve evlilik sona erdi.
Ela range os dentes a dormir, por isso o casamento acabou.
- Devario uykusunda olmalıymış
Devario devia estar sonhando.
Albay Bouvar uykusunda öldü.
O Coronel Bouvar faleceu enquanto dormia.
Bir keresinde güneşin altında uyuyakalan bir kedi varmış ve uykusunda kedi olduğunu gören bir insan olduğunu görmüş rüyasında.
Sabia que, uma vez, um gato adormeceu ao sol e sonhou que era um homem que tinha sonhado que era um gato?
Diğer çocuklar gibi, öğle uykusunda olman gerekirdi.
Vocês, as crianças, deviam estar todos na cama a dormir uma sesta.
Bunlara da "uykusunda uçanlar" diyebiliriz.
Digamos que eles voam no seu sono.
Teyzem uykusunda yürürdü.
Tive uma tia que era sonâmbula.
Uykusunda ölmüş.
Durante o sono.
Yaşamın hummalı düzensizliğinden sonra rahat uykusunda.
Depois da caprichosa febre da vida, repousa em paz.
Bak, Şeytan nasıl da uykusunda günahlarından habersiz.
Olhem como dorme o diabo, sem remorso pelos seus pecados.
Hayattayken çayırlar onu yaşattı... şimdi ebedi uykusunda da... ona çayırlar bakıyor.
Ela tratou de e enquanto viveu. E agora recebeu-o no seu sono eterno.
Uyanıştan önceki kısa uykusunda ne kadar da güzel görünüyor hayatım.
Como é lindo o meu amado... caminho do seu último sono antes de acordar.
Geçen gece uykusunda ilişkisi olduğundan söz ediyordu.
Outro dia falou sobre ter um caso enquanto dormia.
Diğer yandan Bay McQueen'in beni yönlendirdiği tuzağa düşmedim, Israrla Bay Ratchett'in yabancı dil bilmediğini söylemişti, uykusunda Fransızca bağırdığını duyduğumda onun ölmüş olabileceğini düşünmemi istiyordu.
E como o Sr. McQueen havia dito enfaticamente que Ratchett não sabia idiomas me faziam crer que Ratchett já estava morto quando a voz gritou desde sua alcova, em francês.
Uykusunda kendini öldürdü, mösyö.
Assassinou-se a ela mesma, quando dormia, sir.
Bizi kast etmiyor ; uykusunda konuşuyor.
Ela não se refere a nós : ela está a falar enquanto sonha.
Marion dün gece uykusunda ölmüş- - kalp yetmezliği.
Marion morreu durante o sono, doença coronária.
Uykusunda ölmüş olmalı.
Deve ter morrido durante o sono.
Yok, uykusunda öldü.
- Não, morreu durante o sono.
"Uykusunda" mı?
- Durante o sono?
Neden, başına bir şey mi geldi yoksa? Uykusunda ölmedi mi?
Que problema é que ela tinha, Não morreu enquanto dormia?
Uykusunda kendi kendine ağlardı.
Chorava até adormecer.
Kahretsin Steven. Ya havuzu yaptırırsak ve Carol Anne gece uykusunda yürüyüp... içinde su yokken havuza düşerse?
Steve, e se, depois de termos a piscina pronta, a Carol Anne cai lá dentro, mesmo antes de ter água?
uykusunda mı?
Enquanto dormia?
Artık düşmanımızın rüyasına girebilir, onu öldürebilir ve uykusunda ölmüş gibi gösterebiliriz.
Agora podemos entrar no sonho de um inimigo, matá-lo, e dizer que morreu a dormir.
Uykusunda ölecek Tommy.
Ele vai morrer a dormir, Tommy.
Bebeğim göremiyor göğüsümü. Uykusunda...
Não vês o meu bebê no meu peito, que suga a enfermeira dormindo?
Kış uykusunda olmalı...
Deve estar a hibernar, avó.
— Isırmaz, kış uykusunda.
- Ele não faz nada.
Biliyor musun, gece ona göz kulak olmam gerekiyor. Çünkü O uyurgezer. Uykusunda mı geziyor?
Tenho que a vigiar à noite, porque ela é sonâmbula.
O sadece uykusunda ağlar.
Depois, à noite, geme!
ve uykusunda ağlayan bir çocuk.
Mas chora enquanto dorme.
Hepinizin bana kızdığını biliyorum ve bunu neden yaptığımı bilmediğinizi de biliyorum. Ama kalkıp da pek takmayacağım rahatıma bakacağım ve yatıp uyuyacağım. Çünkü, ben haklıların uykusunda uyuyorum.
Sei que estão todos zangados comigo e que não percebem por que faço isto, mas não vou fazer-me de morto e fico de consciência tranquila, porque eu durmo o sono dos justos.
Michael bu, uykusunda bile o lanet kabukları sayıyor.
Conheces o Michael, conta búzios durante o sono...
Uykusunda öldü.
Ela morreu a dormir.
Bir hasta yüksek güvenlikli koğuştan uykusunda yürüyerek çıkıyor.
Um paciente saiu a dormir de uma ala de segurança máxima.
Uykusunda öldü.
Morreu a dormir.
"Ebedi Uykusunda."
ou "Aqui Jaz".