Uykuya traducir portugués
1,911 traducción paralela
Ben uykuya dalarken koluma parmağınla bir şey yazabilir misin?
Podias escrever qualquer coisa no meu braço com o dedo, enquanto eu adormeço?
O zaman uykuya dalma.
Então... Não adormeças.
Tvyi açarsam, hemen uykuya dalacaklardır.
- Não é nada sensual.
Bu hayvanlara bir ev bulamazsak, köpek yakalayıcıların dedikleri "büyük uykuya" dalacaklar.
Mas a mulher de Gustav interveio e eu tive de sair.
İyi görünüyordu, sonra uykuya daldı.
Parecia bem, e depois, simplesmente, adormeceu.
Disari çikarsam bir parça bulabilecegimi düsündüm ama saat gecenin üçüydü, bu yüzden vazgeçtim ve uykuya daldim.
Pensei em sair para comprar uma fatia, mas eram 3 : 00h, então, desisti e fui dormir.
Karının yanında uykuya dalmadan hemen önce aklından geçenler oldu.
Nós acontecemos... Os desejos que tens à noite, ao lado da tua mulher, antes de dormir, aconteceram.
Şey, genellikle ondan önce uykuya dalarım ben.
Eu geralmente adormeço antes dela.
Uykuya karşı bir şeyin var, değil mi?
Tens alguma coisa contra dormir, não tens?
Sonunda güverteye yığılıp uykuya daldım.
Depois deixei-me cair no convés e adormeci.
Bugün bile uykuya sığınıp hayallere dalarım.
Ainda hoje, fujo para o sono e alucino.
Tam uykuya dalmadan önce aklında korkunç bir düşünce belirecek.
E mesmo antes de te deitares para dormir vais ter um último e terrível pensamento.
Eminim iyi bir uykuya hasret kalmışsındır.
Aposto que estás ansioso por uma boa noite de sono.
Her şey uykuya dalar
Tudo adormecerá
Müritleri uykuya dalmasına rağmen Kudüs'te bir yerlerde Meryem Ana'nın tamamen uyanık olduğundan ve İsa için dua ettiğinden eminim.
Até os apóstolos dormiram... Embora eu tenha certeza de que em algum lugar de Jerusalém... a Virgem Maria estaria a rezar, e não dormiria.
Hayır, sadece uykuya daldım.
Apenas voltei a adormecer.
Berbat durumda ve uykuya ihtiyacı var.
Ele está de rastos, precisa de dormir.
- Haklı. - Uykuya ihtiyacın var.
Ela tem razão, precisas de dormir.
Uykuya çekildi.
Está dormente.
Aslında eğer dışarı çıkıp bir şeyler yiyip içmek isterseniz, Sammy'ye ben bakabilirim. Zaten uykuya daldıysa gittiğini bile anlamayacaktır.
Na verdade, se quiserem ir comer ou beber qualquer coisa, posso ficar aqui a olhar pelo Sammy, quer dizer, se já está a dormir, nem vai reparar que te foste embora.
Bu da, kendinizi tükenmiş hissedip derin bir uykuya daldığınızda bulunduğunuz evredir.
É aquele sono super profundo em que se entra quando se está mesmo cansado.
Düğünümüzde kafayı bulduktan sonra hemen uykuya dalacaktır.
Depois do nosso casamento e uma taça de champanhe, adormece que nem um bebé.
"Gece basmadan Dorothy, Toto ve Aslan çime uzandılar Oduncu ve Korkuluk nöbet tutarken, uykuya daldılar."
"Antes de anoitecer, Dorothy e Toto e o leão deitaram-se na relva e adormeceram, " enquanto o lenhador e o espantalho ficaram de vigia.
Onun senin ihtiyaç duyduğundan daha fazla uykuya ihtiyacı var.
- Ele precisa de mais sono do que você.
Stres altındaki bir opossum sahte uykuya dalabilir, bu 4 saate kadar sürebilir.
Um opossum em stress pode entrar em sono falso que dura até quatro horas.
Beni uyandırdın tekrar uykuya döndürme.
Fizeste-me despertar de novo. - Não podes pôr-me a dormir de novo.
Sekkari'ye hayat verecek işlemi başlatacağım, sonra da bana ihtiyaç olana kadar uykuya dalacağım.
Começarei com o processo que dará vida aos Sekkari, e depois vou dormir até que voltem a precisar de mim.
Uykuya dalmamdan sonra oldu.
Aconteceu depois de adormecer.
NasıI bu kadar, hızlı uykuya daldığımı düşünüyordum, garipti.
Lembro-me de pensar que era muito estranho a rapidez com que estava a adormecer.
Çok kötü. Sanırım ortam ne zaman romantikleşse. Rich uykuya dalıyor.
Quando há romantismo, ele adormece.
Sürekli en yapmamam gereken anda bile uykuya dalıyorum.
E adormeço nas piores alturas possíveis.
Uykuya daldığımı hatırlamıyorum bile.
Nem me lembro de adormecer.
Bu gece uyumadan önce, yatağına uzanmış rahatlarken ve yavaşça uykuya dalarken beni düşünmeni istiyorum.
Antes de adormecer hoje à noite quando for para a cama, relaxando e caindo lentamente num sono profundo, quero que pense em mim.
Ben de hazır Ella uykuya dalmışken gidip bir duş alayım diyorum.
Uma vez que a Ella está a dormir a sesta, pensei em ir tomar um duche rápido.
Uykuya dal.
Adormece.
Ella uykuya daldı.
A Ella acabou de adormecer.
Sadece uykuya ihtiyacım var.
Só preciso de dormir.
Parmağımın tek şıklamasıyla, sevgili Julia çok çok derin bir uykuya dalacak.
Com um estalar de dedos, a bela Julia cairá num sono muito, muito profundo.
Tek bildiğim, bu gece uykuya ihtiyaç duyduğum.
Só sei que preciso dormir hoje.
Uykuya daldı.
Ele está a dormir.
Kanser uykuya meyilli olmayı, sindirim sistemi semptomlarını açık -
Cancro explicaria o cansaço, - os sintomas abdominais.
Gelecek ise bir yanılsama sıradan insanın aklına girerek onu derin bir uykuya yatıran bir yanılsama.
O futuro é uma ilusão. Uma ilusão que hipnotiza o homem convencional num sono muito profundo.
Dün Keisha'nın da uykuya ihtiyacı vardı.
Há uma vigília pela Keisha esta noite que tem de ser promovida.
Kollarımda uykuya daldı ve sabah olduğunda ortada yoktu.
É muito estranho. Um disco não se levanta e vai embora.
Benim sadece uykuya ihtiyacım var.
Só preciso de dormir.
Bence biraz uykuya ihtiyacın var.
É melhor dormires um pouco.
Anneciğin uykuya ihtiyacı var.
A mamã precisa de dormir.
- Uykuya fazla ihtiyaç duymuyorum, Komutanım.
Naturalmente, não preciso de muitas horas de sono.
Sonra uykuya daldık.
Deixámo-nos adormecer.
- Uykuya dalmışlar.
- Estão quase a dormir.
Hayır, Stephen, uykuya ihtiyacım var.
Não Stephen, preciso de dormir.