Uysal traducir portugués
390 traducción paralela
"Üç yaşında, uysal, ve köpeklerden hoşlanıyor."
Tem 3 anos, é meigo como um gato e gosta de cães. "
- Bir yavru kedi kadar uysal. - Yavru kedi kadar uysal mı?
- "Meigo que nem um gato!"
İzninizle ben Dorothy'yim küçük ve uysal olan.
Se me permite eu sou a Dorothy pequena e insignificante.
Ve karım uysal birine dönüşüverdi.
E minha esposa ficou muito dócil.
Oğlum ne zaman uysal bir Apaçi oldu?
Quando é que o meu filho se tornou uma sombra de Apache?
Amerikalılar sığır besliyor ama uysal ya da zayıf değiller.
Os americanos criam gado e eles não são macios ou fracos.
Sana çok uysal olduğunu söylemiştim.
Avisei-te que eras muito brando.
Doktorlar yalnızca uysal ülser olduğunu söyler genellikle,... ve bir ameliyata gerek olmadığını.
O médico geralmente diz que, é uma leve úlcera... e que não há necessidade de operar.
Görünen o ki sizde uysal ülser var.
Parece que tem uma leve úlcera.
Dediğim gibi, uysal ülser bu.
Eu disse que é uma úlcera leve.
Önce bir yavru köpek alırsın, sonra... uysal bir kızılderili bulursun ve bir söğüt dalı kesersin.
Primeiro arranja um cachorro e então... contrata um índio e arranja uma verdasca.
Uysal ve samimi insanları olan bir kasabaya.
Pessoas Ele é amigável e Honesto.
Bir çocuğu olsaydı, uysal olurdu muhtemelen dokuz çocuğu vardır ve hepsi ondan korkuyordur.
Ele é o tipo de casado, que quer mandar em tudo, provávelmente com nove filhos e todos têm medo dele.
Bir erkek dolu mideyle daha uysal olur.
Um homem pensa melhor de barriga cheia.
Yerinde olsam, onun daha uysal bir hayvana binmesini isterdim.
Se fosse a ti, tratava de lhe arranjar um cavalo mais meigo.
Galiba horozlarımız başka çöplüklerde daha uysal öter.
Penso que os nossos galos cantariam mais suavemente noutro telhado.
Şimdi tek yapman gereken uysal olman.
Agora tudo o que tem a fazer é ser simpática.
Yumuşak, uysal.
Dócil, flexível.
Ama bizim atlarımız çok uysal.
Naquela época tínhamos bons cavalos!
Concetta'yı severim çok kendi halinde ve uysal biri ama Tancredi'nin önünde muazzam bir gelecek var.
Gosto muito da Concetta. Gosto da sua serenidade, da sua submissão, mas Tancredi tem um grande futuro é sua frente.
Saygılı, uysal bir çocuktu.
Tenha calma. Calma. Vai ver que tudo se resolve.
Hayatıma anlam kat ve senin uysal kölen olayım.
Dê sentido para a minha vida... e eu serei uma escrava obediente.
Artık uysal ve sessiz hizmetkarlar değiliz
Nao seremos mais mansas, tolas E subservientes
Uysal oyun, süpürgeler falan.
Bah, jogo fraquinho... Vassouras...
Ben uysal bir Apaçi'yim.
Um apache inofensivo.
Yumuşak, uysal alnı, sessizliğin gölgesine boyun eğmeye hazırdı.
" A testa não tem maldade e inclina-se à sombra do silêncio.
Güzel, uysal, itaatkar.
Belas, dóceis, obedientes. 500 do mesmo modelo?
Ne cılız,.. ... yel vurmuş, uysal, pörsümüş, camgöz,.. ... çolak, eli kolu sarkık bir adam olacağını hiç düşündün mü?
Que espécie de coisa magricela, raquítica, leitosa, de pouca visão irás tu gerar?
Bu evcil değil. Ya da biri çıkıp "Uysal mıdır?" Diye sormuyor mu?
Ou quando alguém vem e pergunta "É domesticado?"
Ya, çok uysal. Doğan uysallaştırılamaz.
Os falcões não podem ser domesticados.
Hayır, hafta içi uysal Clark Kent'tir.
Nos dias úteis, ele é um dócil Clark Kent.
Oh, çok uysal görünüyorlar.
Parecem bastante dóceis.
Adam uysal.
O homem é afável.
Uysal.
Amansado.
Gözlemler altında, insanlara çok alışık, itaatkar, uysal, ve akıllı gözüküyordu, bu koşullandırma zorunlu olarak göz önünde tutulmamıştı.
Sob vigilância, ele parecia tão familiar, obediente, dócil e inteligente com os seres humanos que condicionamento foi considerado desnecessário.
Bir kedi yavrusu kadar uysalım ben.
Sou inofensivo feito um gatinho.
Bunu uysal olanına yükleseydik daha iyi olmaz mıydı?
Não achas que devemos pôr isto num mais calmo?
Kuzenim Julie, 16 yaşındaydı, ben 20. Bu küçük yaş farkı onu isteklerim karşısında uysal kılıyordu.
Julie, minha prima, tinha dezasseis anos, eu tinha vinte, esta pequena diferença de idade tornava-a dócil à minha vontade.
Bir koyun kadar uysal.
É manso que nem um cordeiro.
Bilirsin ya Antonia, ben çok uysalımdır.
Sabeis, Antónia, sou uma pessoa calma.
İmza atmamız. Uysal bir eş gibi.
Só pede o nosso consentimento, a nossa assinatura, como a uma esposa cúmplice!
Filmde bir karakter vardı, çok akıllı, uysal evli ve iki çocuklu bir adam.
Conta a história de um homem inteligente, calmo, casado, com dois filhos.
Uysal, ağrısı ve sızısı olmayanlar.
Docéis, sem cólicas e sem efizemas.
Hayır, uysal koyun gibidir.
Não. É manso como um cordeiro.
Ya uysal davranırsın, yada başımı ağırtırsın.
Ou vai a bem ou vai ser o diabo.
Daha uysal olacaklar.
Serão mais fáceis de controlar.
Çok uysal görünmüştü. Kendini taşıyabilecekmiş gibi.
Bem, ela sempre foi fácil não se consegue segurar.
Uyurken gerçekten çok uysal görünüyor.
Ele parece tão tranquilo, quando está a dormir...
Bir tanesi uysal - bu.
Um meigo, este. O outro mau e feroz... aquele.
Uysal olan bu.
Este é o mais calmo.
Başını bağlarlarsa, uysal olurmuşsun.
Pensam te casar.