Uzundu traducir portugués
394 traducción paralela
Mineola'ya yolculuk uzundu ve trenler arasında dinlenmeyi severim.
A viagem até Mineola é longa e gosto de descansar entre comboios.
Geldiğimiz yol daha uzundu, dinamit için daha emniyetli.
Viemos por um caminho mais longo por causa dos explosivos.
İlk başta mektupları uzundu ama hep ciddiydi.
No princípio, as cartas dele eram longas, mas sérias.
Albuquerque'den buraya yol uzundu.
A viagem de Albuquerque até aqui foi longa.
Saçım o zamanlar daha uzundu.
Tinha o cabelo um pouquinho mais comprido.
- Yolculuğunuz nasıl geçti? - Uzundu.
- Foi muito longa.
Benim gördüklerim hep çok daha uzundu.
As que eu conhecia eram bem mais altas.
Daha önce gelmek istedim ama yolum çok uzundu.
Teria vindo mais cedo, mas tive muito que cavalgar.
Kolu mızrak kadar uzundu.
Parecia comprido como uma lança.
Boynu demiryolu tünelinden uzundu.
Tina o pescoço alto de mais para o túnel do comboio.
Küçük bir kız için fazla uzundu, ama gerçekten çok sevimliydi.
Era mais grande que pequena, entende? Ela era linda mesmo.
- Daha uzundu.
- Era maior
Biri uzundu, biri kısa ve birinin bacağı sakattı.
Um era alto, um era baixo e um era manco.
İsa'dan daha uzundu.
Maior que Jesus.
- Uzundu, 1.80 boyunda falan.
- Ele era alto, tinha quase 1,80 m.
kadınsız bu süre çok uzundu onun için. çıkması için davet gönderdim..
Seis meses em Fort Reunion, sem mulheres.
- Uzundu.
- Era alta...
- Babanın boyu 1.80'den uzundu.
- O seu pai era muito alto, não era? Media 1,83 metros, ou mais.
San Domenico di Castello Hapishanesinde geceler uzundu.
As noites na prisão de San Domenico di Castello, eram longas.
Çok fazla tartışmalı değildi ve çok uzundu. Churchill bunun, askerleri eğitmek için, harika bir yol olduğunu fark etti.
Era muito longa e Churchill viu que também era uma ótima maneira de exercitar as tropas.
Yol uzundu. Hava ise, 1943 yılı sonlarında bilhassa kötüydü.
Era muito longe e o tempo, no final de 1943, estava particularmente mau.
Biraz uzundu.
Foi demorada.
Çalisma saatleri bekledigimden uzundu... ama seninle, Jimmy Olsen'le ve Bay White ile tanismak... bence fevkaladeydi.
As horas de trabalho são mais do que eu esperava, mas conhecer-te e ao Jimmy Olsen e ao Sr. White... No geral, diria que foi baril.
Yedi Noel arifesi önce de..... bu kadar dolu, ağır ve uzundu.
É tão completa, tão pesada e tão comprida quanto esta há sete Vésperas de Natal.
Annem... çok uzundu. Bundan dolayı...
Minha mãe era muito alta, por isso...
Onunki kadar değil, ve aslında, sizden bile uzundu Lordum.
Quero ver esses ramos a abanar. Mais altas, mais altas. Agora mais baixas!
- Çok uzundu.
- Demasiado.
1910 yılının meşeleri artık 10 yaşındaydılar ve boyları her ikimizden de uzundu.
Os carvalhos de 1910 tinham então 10 anos e eram mais altos que eu e ele. O espetáculo era impressionante. Fiquei literalmente sem palavras.
- Daha uzundu.
- Maior.
Daha uzundu.
Comprido.
Bilmiyorum ama çok uzundu.
Não sei, mas foi muito longo.
Tanrıların yetişkin bir fili yapışı insan ömründen daha uzundu, ve bu kadarının ölmüş olduğunu görmek onları korkuttu.
Havia muitas presas. Os deuses demoram mais do que uma vida de um homem a fazer um elefante adulto, e ficaram horrorizados ao verem que tantos tinham morrido.
Sudanlı bir herifinki, kırk santim uzundu.
Um tipo no Sudão tinha uma com meio metro de tamanho.
"Fazla uzundu, sıkıcıydı" diyorlar.
Dizem, "Muito longo, arrastava-se, era chato."
- Biraz uzundu.
- Algo longa, diria.
Onun da burnu aynı seninki gibi uzundu.
Ele tinha um nariz comprido, assim como o teu.
Şüphelendiğim gibi sol taraftaki sağdakinden üç milimetre uzundu.
Como suspeitava, a da esquerda tinha três milímetros mais que a da direita.
Evet, saçı uzundu.
Sim, tinha o cabelo comprido.
- 15 yıl yeterince uzundu. - Evet, öyleydi.
Quinze anos é tempo suficiente.
- Yol çok uzundu.
- Durava há muito tempo, este cerco.
Liste çok fazla uzundu.
A lista era muito grande.
Uzundu.
- Foi longa.
Güçlü ve uzundu.
Era forte e alto.
Uzundu. Evet. Ve dikdörtgen biçimindeydi.
Computador, reduzir a superfície em 20 % e incline-a 15 graus.
Saçları uzundu ve çılgınca fikirleri vardı.
Tinha cabelo comprido e algumas ideias malucas.
Uzundu ve çok güzeldi. Ve havalı bir kızdı.
Era alta, era bonita... e tinha classe.
- Çok daha uzundu.
- Era muito mais comprido. - Agora está mais comprido.
- Çok uzundu.
- E qual o tamanho do aparelho?
- Uzundu.
- Durou muito.
Sorularınız yeterince uzundu, beyler.
Já a interrogaram o suficiente, cavalheiros.
Söyledim ya. Uzundu. Koyu renk bir takım giymişti ve sanırım...
Já lhe disse : era alto, vestia um fato escuro e acho que tenho quase a certeza que tinha cabelo escuro, mas não me lembro de mais nada.