Vadi traducir portugués
665 traducción paralela
Ve o dağların arasında muazzam bir vadi uzanıyor.
E entre elas, há um grande vale.
Karşıdaki beyaz büyük dağı görüyorsunuz hemen eteklerinde size bahsettiğim vadi uzanıyor.
Aí em frente tem a grande montañha branca e abaixo dela está o vale de que lhes falei.
Hepiniz iyisiniz ve artık yerleştiniz. artık bu vadi bana fazla medeni gelmeye başladı.
Ja os havéis instalado E este vale é muito civilizado para mím.
İki kez vadi dışına çıkıp kılavuzlara rüşvet verdi.
Fez duas viagens ao planalto para subornar os mensageiros.
Biri bir şarkı başlatırdı ve vadi seslerin yankısıyla dolardı.
Alguém começava a cantar, e o vale repicava ao som de tantas vozes.
- Bunun anlamı... Vadi'den bir şey eksildi ve yeri bir daha asla dolmayacak.
Significa que... houve algo que se foi deste vale e que talvez nunca mais volte a ser o que era.
Idris, Owen Vadi'deki herkesi toplayın.
Idris, Owen, vocês todos. Mandem vir toda a gente dos vales em redor.
"Sevgili Angharad, Vadi'den ayrılıyorum..."
Minha cara Angharad, vou deixar o vale e...
Nehrin karşısında orkidelerle dolu bir vadi var.
Há um vale repleto de orquídeas no outro lado do rio.
Kayak merkezlerinin isimleri "Vadi" oluyor, Güneş Vadisi gibi.
Os resorts de esqui são conhecidos como Valleys ( vales ) como Sun Valley.
Başka bir tepe, büyük vadi, beşinci şehir.
Big Valley.
Eğer hangilerinin açık olduğunu biliyorsan... daha kuzeyde bir sürü vadi var.
A norte há muitos desfiladeiros e ribeiras... se souberes quais é que estão desimpedidos.
Korunaklı bir vadi, yeşil bir otlak.
Um vale protegido, bom pasto verde.
Sanırım bu vadi sana çok şey ifade ediyor.
Imagino que este vale significa muito para si.
Kane, sen ve adamların bayırın tepesinde vadi sürüsüyle beraber onlarla buluşacaksınız.
Kane, você e seus homens os encontrarão ao pé da colina com a manada do vale.
Toprağı verimli olan bir vadi bulacağız.
Encontraremos um vale onde a terra é fértil.
Sol tarafta küçük bir vadi var, sonunda da şelale var.
há um pequeno desfiladeiro à esquerda. No fim do desfiladeiro há uma queda de água.
Eğer benim için olmazsa, vadi de olmaz, depo da olmaz.
Se não fosse por mim, não haveria vale nem gado.
Sanırım vadi boyunca ilerleyeceğiz.
Creio que nós iremos através do vale.
Vadi meselesini onun için hallettikten sonra, daha önce yaptığı gibi beni kovacaktır.
Quando eu lhe tiver limpo o vale, ele corre comigo, tal como fez antes.
Parrish bu kadar inatçı olmasaydı vadi senin olacaktı.
Se o Sr. Parrish não fosse teimoso, o vale seria teu.
Vadi için sana söz verdim.
Prometi-te o vale.
Buradan üç gün, seçimimizi Powder Nehrinin dönemecinde sakin bir vadi, veya... yüksek bir yerde... yapabilirdik.
Em três dias, poderemos fazer a nossa escolha... uma curva do Rio Powder... um vale tranquilo... ou um lugar elevado.
Tony burada büyük bir vadi işlettiğinizi söyledi.
Tony diz que tem um grande vale.
Birkaç şarkı ve yarım şişe sonra, size bir vadi vaat ediyor.
Um par de canções e meia garrafa depois, compra-lhe um anel, promete-lhe um vale.
Büyük bir vadi ve çok yer var
É um grande vale, há muito espaço.
- Vadi için buradan sapılıyor.
- Vira aqui para o desfiladeiro.
Vadi Geçit'ine girdiğinde, onu tutuklamalısın.
Quando chegar a Valley Pass, prende-lo.
Son zamanlarda yerleşebileceğim yerin bu vadi olduğunu düşündüm.
Assim, sempre que penso em me fixar em algum lugar, penso neste vale.
Ve bu vadi bir kez daha Yahudilerin oldu.
Barak, filho de Canaã, e esse vale tornou-se judeu outra vez.
Jehoshaphat! ( Kudüs yakınındaki vadi )
Santo... santo céu.
İskoçya'da bir vadi bulduk.
- Num vale na Escócia.
Her vadi doldurulacak, ve her tepe alçaltılacak.
O vale há de ser preenchido... e montanhas e colinas hão de ser rebaixadas.
Ve ülkemiz, sizin ölümünüzün öcünü almak için geldiğinde, tüm bu vadi yıkılmış olacak.
E este vale será destruído quando o nosso país vier vingar a sua morte.
Gözlerimizi açtığımızda... karşımızda duruyordu. Güzeller güzeli küçük bir vadi.
Quando tirámos as vendas, lá estava... o vale mais bonito alguma vez visto.
Bütün vadi onlara ait.
Eles são donos de todo o vale.
Ay yaylada yükseldiğinde, kurt dağda uluduğunda güçlü rüzgâr Sarı Vadi'de estiğinde Leatherhead tiyatrosuna gider, üst balkonu tutarız.
Quando lua no alto da pradaria, quando lobo uivar sobre a montanha, quando vento poderoso rugir por Yellow Valley, nós ir ao representante do Leatherhead, reservar muitas entradas.
- John Henry, buraya dört mil uzaklıkta kapalı bir vadi var.
John Henry, há um desfiladeiro fechado a umas 4 milhas daqui.
Bu vadi ve yarıklardan sakarmeki ve orman tavuğu sesleri eksik olmaz.
Por entre estes vales e montes, o som das aves aquáticas e galinholas é raro não se escutar.
Hani şu porsuk ağaçlı vadi var ya?
Sabe, um vale com um teixo.
- O vadi zaten senin, Başkan.
- Este vale já é seu, Major.
Son 10-20 yıl içinde bundan daha zengin bir vadi gördün mü?
Nos últimos vinte anos, nunca vi um vale tão rico quanto este...
Burası güzel bir vadi.
É um belo vale.
Köy de öyle... Vadi de...
Tal como a vila... e todo o vale.
Bu vadi çok huzur dolu.
Este vale é muito calmo.
Vadi çevrildi.
A ravina está cercada.
Burası büyük bir vadi.
É um grande vale.
Mesela bu vadi.
Veja este vale.
Merkez Vadi!
Valley Center.
Oh, yakında Vadi Halfa'ya hareket edecek, evet, ama... biliyor.
Vai chegar em breve a Wadi Halfa, mas ele já sabe.
Tamam, vadi sizindir, ama atlarımı geri verin!
- Obrigado... - Esquece!