Vermiyorum traducir portugués
1,566 traducción paralela
İzin vermiyorum.
Não o vou permitir.
! - John? Bu şekilde konuşmana izin vermiyorum.
John... não te vou deixar falar assim.
- Paranı vermiyorum.
- Não te vou pagar agora.
Arkadaşının kafası kanıyor bir halde kay kay'la evine dönmesine izin vermiyorum.
Não vou deixar o teu amigo ir embora de skate com uma ferida na cabeça.
Ben... bilirsin, sana nasihat vermiyorum.
Não estou a dar lições. Não estou a dar lições.
Vermiyorum. İkiniz de yetişkinsiniz ve kendi başınızın çaresine mükemmel bir şekilde bakabilirsiniz.
Vocês são adultas e perfeitamente capazes de cuidarem de vocês.
Sen bunu - hayır, hayır. Senin veya personelinin yolumu kesmesine izin vermiyorum.
Não deixo que tu e a tua equipa sejam um obstáculo para mim.
Anlaşıldı mı, gayrı resmi konuşuyoruz. Hiçbir söz vermiyorum.
Percebes que não estou autorizado, que não faço promessas.
Neden kendimi öldürüp tüm bu acıya son vermiyorum?
Porque é que eu não me mato. e acabo já com isto?
Buna izin vermiyorum.
Eu não vou permitir isso.
Neden izlediğine ben de bakıp önemli olup olmadığına ben karar vermiyorum?
Porque não me mostras o que é e, depois, decidimos se não é mesmo nada?
Kasabayı kimseye vermiyorum.
E eu não vou entregar a cidade de mão beijada.
Böyle bir şey yapmak isteyeceklerine pek ihtimâl vermiyorum, ama onlar kabul ederlerse ben de varım.
Não imagino que eles queiram fazer isso, mas se eles quiserem, contem comigo.
- Sana o parayı vermiyorum.
Não vou pagar isso.
- Gitmene izin vermiyorum.
Não te vou deixar ir.
Sana silah falan vermiyorum.
- Não lha dou!
Sana silah falan vermiyorum.
Não te vou dar a arma!
geri alıyorum. söz vermiyorum.
Está bem, depressa. Eu retiro o que disse.
Kocamın bile araba yemesine izin vermiyorum.
Nem o meu marido pode.
Hey, ben söz vermiyorum.
Ei! Não estou a prometer isso.
Dördüncü kocanı da içine ekleyerek bunu basitleştirmene izin vermiyorum.
Não te deixo rebaixá-la, ao incluir o teu quarto marido.
Çocukları oyun grubuna götürmesine izin vermiyorum....... ama bazen parka götürüyor.
Não a deixo levar os miúdos a brincar com outros. Só ao parque, às vezes.
Röportaj vermiyorum
Não dou entrevistas.
Söz vermiyorum ama neler yapabileceğime Bir bakacağım.
Sem garantias, senhor, mas vou tentar tratar dos detalhes.
Garanti vermiyorum, Ama elimden geleni yapacağım.
Sem garantias, vou fazer o possível.
Yemeğin parasını vermiyorum çünkü, Bu hiç gerçekleşmedi.
Não vou pagar-te o almoço porque isto nunca aconteceu.
Hayır, onun aradığını görünce cevap vermiyorum.
Não, não está. Só não atendo quando vejo que é ele.
Bunu yapmana izin vermiyorum.
Não vou deixar que o faças.
Bana dokunmana izin vermiyorum.
Não vou deixar que toque em mim.
Neden iki bileti de size vermiyorum?
E se eu vos der os bilhetes?
Buna ben karar vermiyorum.
Não sou eu que decido isso.
Eğer öyleysem de, kendimden başkasına zarar vermiyorum.
Se for, só faço mal a mim mesmo.
Hayır, arabadan inmene izin vermiyorum.
Não te vou deixar sair.
Henriette! Gitmene izin vermiyorum.
Henriette, proíbo-te de saíres daqui!
Hiçbir şeye söz vermiyorum.
Não prometo nada.
Destek vermiyorum çünkü sen berbat bir yazarsın!
Eu nunca me importei porque tu és um escritor da treta!
Şunu mu diyorsun yani... sana karşı beslediğim duyguların ihtimal dışı olduğunun bilinmesini isteseydim o zaman adımını atıp... bana olan ölümsüz aşkını kabul eder miydin? Öylece sıyrılmana izin vermiyorum.
Estás a dizer que... dada a extrema improbabilidade de eu sentir algo por ti, que se o demonstrasse, tu avançarias e admitias o teu amor eterno por mim?
Fazla vermiyorum.
Não dou muito.
- Buna cevap vermiyorum.
Não vou responder.
Girmene izin vermeme noktasına nasıl geldim bilmiyorum. Ama haklısın, vermiyorum.
Não sei como cheguei ao ponto de não me abrir contigo, mas tens razão, não me abro.
Ama ben artık borç para vermiyorum.
Mas eu já não estou a emprestar dinheiro hoje em dia.
Söz vermiyorum, tamam mı?
Sem prometer, está bem?
Ben izin vermiyorum ama!
Você não tem minha permissão.
Burada böyle bir hizmet vermiyorum.
Não fazemos esses serviços
Ben kan vermiyorum, kanım bozuk.
Não vou doar, o meu sangue não é bom.
Ama o tarifi kimseye vermiyorum.
Mas eu não a partilho.
Hayır, bu alete binmene izin vermiyorum.
Bom, comprei-a com o meu dinheiro, então não podes dizer-me o que fazer.
- House'a değer vermiyorum.
Não quero saber do House.
Ama söz vermiyorum. Teşekkürler.Teşekkürler. Teşekkürler.
Obrigado.
vaaz vermiyorum.
Não quero dar um sermão a ninguém, muito menos aos senhores.
İzin vermiyorum, yeniden yazıyorum.
Não tenho poder.