Yagmurda traducir portugués
566 traducción paralela
- Ama bu yağmurda olmaz.
- Mas não podemos sair com esta chuva.
- Bu yağmurda!
- E com esta chuva toda.
Doğuştan yetenekli bir ressamdır ve bir gün meşhur olabilir, ama karnını doyurması gerekiyor ve karda yağmurda açıkta kalmamak için bir çatı altında olmak istiyor.
É uma pintora nata e poderia ser importante, mas tem de comer e prefere um tecto sobre a cabeça a ter de viver à chuva e à neve.
Yağmurda kalması iyi olmaz. Arabam yok.
Não lhe fará bem nenhum ficar à chuva.
Bu yağmurda istasyondan buraya çamurlu bir yolculuk olmuştur sanırsam.
Bem, suponho que vires da estação foi um passeio bastante turvo com toda aquela chuva.
Yağmurda yapılan soygunları hiç sevmem.
Não gosto de esquemas à chuva.
Yağmurda çamurlu bir yol gibi kayganlaşıyorsunuz.
Deixas-te escorregar como uma estrada de enlameada depois da chuva.
Eminim yağmurda yürümeyi seviyorsundur.
Sabe, aposto que gosta de andar à chuva.
- Yağmurda...
- Fui apanhada pela...
Bilim adamları, insanların en çabuk yağmurda aşık olduklarını söylerler.
Sabia que os cientistas dizem que nos apaixonamos durante as chuvadas?
Ben Cuba'dan kaçıp, hayatımı, teknemi, malları riske atıyorum ve siz yağmurda mı gelemiyorsunuz?
Eu vim da Cuba. Arrisquei o meu pescoço, o meu barco, e o carregamento... e vocês não vêm por causa da chuva?
Yağmurda bile.
Até à chuva.
Evet, Çölde ve dağda yağmurda ve tipide bu güzel şişeyi yatağımda sakladım.
Sim. Venha deserto e montanha, chuva e neve... guardei esta garrafinha como um tesouro no meu saco de dormir.
# yağmurda şarkı söylemek yağmur yağarken yalnızca şarkı söylemek #
" Singin'in the rain Just singin'in the rain...
# Şarkı söylüyorum yağmurda #
" Cantando sob a chuva...
# Ve dans ediyorum yağmurda #
" e danço, sob a chuva...
"Yağmurda Şarkı Söylemek" "Yağmurda Şarkı Söylemek"
- "Cantando à Chuva." - "Cantando à Chuva."
# Şarkı söylüyor yalnızca # # Şarkı söylüyorum yağmurda #
"Cantando... " Apenas cantando sob a chuva...
Köşedeki kaldırım kahvesinde oturmak, vitrinlere bakmak, yağmurda yürümek.
E gostava de me sentar numa esplanada e ver as montras das lojas, ou andar à chuva.
Dün gece yağmurda numune çantasıyla defalarca çıktı.
Saiu várias vezes ontem à noite com a mala das amostras.
Geceleri yağmurda gezintiler, bıçaklar, testereler, halatla bağlı sandıklar...
Viagens noturnas de comboio, facas, ferras, malas com corda.
Yağmurda Paris çok tatlı kokar.
É quando Paris cheira mais doce.
Az kalsın tanıyamayacaktım. Yağmurda ne işin var?
Nunca mais o vi. Que faz à chuva?
Yağmurda bile ayaktalar ama söylenmiyorlar.
Ficam à chuva sem se preocupar.
Pekâlâ, Ben, sakın bana bu yağmurda hangarı bulamadığını söyleme.
Não me digas que não deste com o barracão por causa da chuva.
" Gök gürültüsünde, yıldırımda, yağmurda mı?
" Quando trovejar, relampejar ou chover?
- Bu yağmurda mı? Eve çok erken gidersem beraber yaşadığım adam şüphelenir.
Se eu chegar muito cedo, o homem com quem moro podesuspeitar.
Şimdi yağmurda niçin oturduğunu biliyorum.
Agora já sei por que é que ela estava sentada à chuva.
Yağmurda kablolarla çalışırsa...
Há uma possibilidade de se eletrocutar... trabalhando na chuva.
Yağmurda yürümesini severim.
Gosto de andar à chuva.
Her yağmurda sırılsıklam oluyorduk.
Sempre que chovia, ficávamos todos molhados.
Bu yağmurda sizi duymadığım için üzgünüm.
Desculpe não a ter ouvido com esta chuvada.
Bütün bölgeyi, yarasa gibi, bir yukarı bir aşağı dolaştı arabayla, atla, katırla, yürüyerek, yağmurda çamur demedi.
Corria dum lado para o outro para cima e para baixo, de carruagem, de mula ou a pé, fizesse o tempo que fizesse.
- Meraklanma, yağmurda bir şemsiyenin altına girerim.
Vai chover. Não te preocupes. Se chover, abro o guarda-chuva.
Geçen günkü yağmurda üşütmüş olmalısınız.
Apanhou um resfriado no outro dia à chuva.
Deli gibi çalışırdın, yağmurda çamurda.
Tu praticavas como um louco, à chuva ou ao sol.
Yağmurda ıslandı ve çıkmıyor!
Molhou-se com a chuva e não quer sair!
Barlini de yağmurda oldukça hızlı.
Barlini também está muito rápido à chuva.
Daha önce hiç görmediğin bir çiftçi çocuğa güveneceğini mi söylüyorsun? Bu yağmurda bu ayakkabılarla başaramayabilirsin.
Quer dizer que você confia num agricultor que você nunca viu antes? e com esses sapatos.
Onları yağmurda getirmeniz büyük incelik.
Foi mesmo fixe da tua parte trazê-los nesta chuva.
Yağmurda ve fırtınada.
Através de chuva e de tempestades.
"Pierre ve François yağmurda eşeğe binerken."
Pierre e François debaixo de chuva, em cima dum burro.
Yağmurda çok ıslanmış.
Ele ficou encharcado com a chuva.
Yağmurda nereye gidiyorsun?
Onde é que tu vais à chuva?
Bakın yüzbaşı, Normandiya kıyısından buraya kadar Mulligan tarafından yağmurda çamurda itilip kakıldık, bombalandık, topa tutulduk.
Ouça, Capitão, apanhámos umas belas molhas, andámos de um lado para o outro, bombardeados... Eu sei disso, Sargento.
Bu yağmurda dışarı çıkarırsak paslanırlar.
Se os mandarmos lá para fora a ferrugem cai-nos em cima.
Bir kahve... 37 bin polis var New York'ta, bir tanesi bile yağmurda dışarı çıkmıyor!
Chávena de café... Com 37000 polícias em Nova lorque, nenhum deles anda à chuva!
Gökgürültüsü, yıldırım veya yağmurda?
Com trovoada, relâmpago ou chuva?
Bu yağmurda çadır kurmak çok zor oluyor.
São difíceis de instalar devido à chuva.
- Bu yağmurda mı? Boşversene!
- Nesta chuva?
Yağmurda sırılsıklam olursun.
A chuva vai-te molhar até aos ossos.