English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ Y ] / Yani ben

Yani ben traducir portugués

7,711 traducción paralela
Yani ben ve takımımın, taşıyıcı için Qresh'e kadar eşlik edeceğiz. Böylece çocuk topraklarını ve mirasını devralacak.
Quer que a minha equipa escolte a substituta até Qresh, para que o herdeiro possa herdar o título da criança e as terras?
Yani ben yapabilirim.
Bem, eu consigo.
Yani ben sapık ve ispiyoncuyum, başka?
- Sou pervertido, bufo e mais?
Bu sizin şovunuz, bunu gösterdiniz. Yani ben gözlem yapmak için buradayım ve gözlemim o ki buzluk sizlere ömür.
A operação é vossa, deixaram isso bem claro, o que significa que estou aqui para observar, e o que observo é que a máquina de gelo não funciona.
Yani ben sana zarar verdim mi?
Eu magoei-te?
Yani ben de ölmeyi en az Malcolm kadar hak ediyorum.
Por isso, não mereço viver mais do que o Malcolm!
Ortağın yani ben olmadan olay yerine giremezsin.
Não se entra numa cena do crime sem o parceiro. - Eu.
Ve sen sürekli benim için yanıma gelirdin, yani ben sadece...
E sempre estiveste a apoiar-me, por isso eu... Não sei.
Yani ben.
- Que serei eu.
- Rachel mi yani? Sosyal açıdan tuhaf, Katolik okulda okuyan film meraklısı biri senin lezbiyen aşkın ve ben bunu Yotube'dan öğrenmek zorunda kalıyorum. Cidden mi?
É só que... a Rachel?
Yani, ben kesinlikle şu tuvaleti yanımda taşırım... çünkü ben işimi toprağa yapmam.
Bem, então vou levar aquela casinha comigo, porque não me vou aliviar na terra.
Bugün saat 4 : 10'da canlı yayında ben yani Joshua Silburn Jr... öldüm.
Às 16 : 10 hoje, em directo na televisão, Eu, Joshua Silburn Jr. morri.
Yani, ben- - düşükten bahsettim onlara,... öteki şeylerden bahsetmedim.
Quer dizer, eu... eu falei-lhes do aborto, mas... nada das outras coisas.
Yani, ben yokum... üç ya da dört.
Quer dizer, ficarei eu. Três ou quatro.
İşe yaradığını bile bilmiyoruz ama doğruya doğru, ben yaptım, yani sorunsuzdur.
Tecnicamente, nem sequer tenho a certeza se funciona, mas... Convenhamos, eu inventei-o, então, funciona.
- Ne yani, odun muyum ben burada?
- Sou de madeira, por acaso?
Yani ölü hâkimle Gerhardt ailesini ve Kansas'tan birkaç katili birlikte torbaya koydun mu... Dönüp düşünüyorum da suçu ben üstlensem en iyisi olabilir. Bir yerlerde, sıcak ve soğuk suyu akan bir hücrede uzun bir hayat yaşarım.
Quando juntamos uma juíza morta, a família Gerhardt e alguns bandidos de Kansas City todos no mesmo saco, talvez seja melhor confessar o crime eu mesmo e viver uma longa vida numa cela, com água quente e fria.
Sadece ben de değil yani.
Não era só eu, por outras palavras.
Hâlâ olan her şey... Ben de burada tam verime ulaşmaya çalışıyorum yani. Bu da küçük şey değil.
Com tudo o que tem acontecido aqui estou eu a tentar realizar-me plenamente, e isso não é coisa pouca.
Yani, ben olsam öyle demezdim.
Eu não diria isso.
- Hayır, ben yapmadım. Yani El Jefe 300 bin dolar ödeyene kadar.
Até que O Chefe pagasse-me 267,857 €.
Yani onu nasıl koruyacağıma ben karar veririm.
O que significa que só eu decido como a proteger. Mais ninguém.
Yani sadece ben diyorum ama...
Na verdade, sou só eu, mas...
Ayrıca ben babam gibi değilim. Yani ne geçmişte ne şimdi kim olduğun neyi simgelediğin hiç umrumda değil.
e que eu não sou como o meu pai, por isso estou-me nas tintas para quem tu és, foste ou o que representas,
Ben serbest çalışıyorum, yani istersem daha önce 10.000 kere dinlediğim konuşmalara gitmeyebilirim.
Eu sou freelancer, posso baldar-me ao discurso que já vi 10.000 vezes.
Yani, ben hatırlayamıyorum!
Quer dizer, não consigo lembrar-me!
Yani kaç kişi var? Ben Hodgsonlar, üç komşu, The Mirror'dan gelen çocuklar ve kadın polis memuru.
Certo, então, eu vi, os Hodgsons, três vizinhos, o pessoal do "The Mirror" e uma polícia.
- Nasıl yani? Ben ölüyüm Morris.
- Eu morri, Maurice.
Yani, sen ve ben, bütün bunlar hepsi oyun muydu? - Ne?
- Portanto, tu e eu, a nossa relação foi apenas um ardil?
Ben tam olarak yani bu biraz şey...
Não sei se... isso pode ser entendido como...
Yani babası ben olmadığıma göre...
Bem, uma vez que sei que não sou o pai...
Düşünüyordum ki, yani bilirsin, ben olsam ne yapmalıyım gibisinden? Eğer bir cinayet silahından kurtulmam gerekseydi, ondan nerede kurtulmak isterdim, varsayalım ki?
estive a pensar nisso, o que é que eu faria, estás a ver, se tivesse de livrar-me da arma de um crime, onde é que me livrava dela, hipoteticamente?
Yani, Ben... Christy seni dışarı attı ve bir bakıma sorumlusu benim.
Eu... a Christy mandou-te sair de casa e em parte sou a responsável.
Ben... yani orta sınıftan biri.
Eu era tão... classe média.
Ben, yani etrafta bulunmaktan daha iyi biliyorum.
Eu sei aquilo que aconteceria.
Yani, ben bu gömleklere hayatım boyunca bir ya da iki kez girdim.
Quero dizer, parece que tenho andado com um destes fatos durante toda a minha vida.
Yani, ben buradayım.
Quer dizer, aqui estou eu.
Yani senin bilmen, çünkü ben zaten biliyordum.
O senhor saber, porque eu já sei.
Ne var yani, ben isim veremez miyim?
Qual é? Não posso dar um nome?
Yani, ben senin davalara takık olduğunu düşünüyorum sen de onları engellediğimi düşünüyorsun.
Pois, sim... está bem, acredito que tu... ficas obcecada pelos casos e, pensas que eu os evito.
Yani, ilişki bağımlıydık ben her zaman seni koruma ihtiyacı duyuyordum...
Quer dizer, saber que temos sido co-dependentes, eu estar sempre a sentir a necessidade de te salvar...
Ben içmesem bile olay yeri inceleme içecek yani.
Se eu não o beber, bebem os técnicos forenses.
- Ve ben de tarif edemem, yani...
- E eu não consigo descrevê-lo.
Şimdi ben "K" miyim yani?
Sou a "K" agora?
Ben tutuklandım, sen de yapay zeka kıyametinde savaşıyorsun. Yani hayır. Sohbet edecek vaktimiz yok.
Estou presa e estás a lutar num apocalipse de IA, portanto, não temos tempo para conversar.
Yani onun çocuklarını ben büyüttüm sayılır. Ne değişti peki?
O que mudou?
Kandırılmayı ben istedim yani.
Estás a dizer que queria ser enganado.
Yani, eğer kaçırsak nasıl çocuk doğuracağım ben?
Como vou ter filhos se estivermos a fugir?
Yani nadir aslında, Ben mümkün olduğunu Briscoe en sanatçı tanımlamak için.
Tão raro, de facto, que fui capaz de identificar o tatuador do Briscoe.
Evet, yani, diğer cinayetler önce yer hafta sürdü biz suç sahneleri keşfetti. Bir şey geçmişten tutarsa, Ben o bize istekli olduğunu eminim. Onları sahneye
Sim, quero dizer, os outros assassinatos aconteceram semanas antes de descobrirmos os locais dos crimes.
Ve hemşire var bana Yani, ben, sadece kadar hastanede oldu orada Eğer sürdürmekteyiz her hafta sonu.
Então, estive no hospital, e a enfermeira disse-me que tens estado lá todos os fins de semana.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]