Yaparsın traducir portugués
8,076 traducción paralela
- Ne yaparsın yani?
- O que vais fazer?
- Ne yaparsın yani?
- O que vai fazer a esse respeito?
Eğer sizi yalnız bırakırsam korkudan altınıza yaparsınız.
Se vos deixar aqui sozinhos... Vão-se cagar de medo.
Bunu bana nasıl yaparsın Henry?
Como pudeste fazer isso comigo, Henry?
Bunu bana nasıl yaparsın, amına koyayım!
Como pudeste fazer isso, cabrão?
Elinde Kral Alcaman'ın tüm sihirsel güçleri varken neden mekanik bir ejderha yaparsın ki?
Para quê construir uma besta mecânica quando se tem os poderes mágicos do Lorde Alcaman?
Ya sen? Sen ne iş yaparsın?
O que faz?
O zaman kötü bir zamanda yolculuk filmi yapmazsın, iyisini yaparsın.
Dean Cundey Director de Fotografia As pessoas não vão vê-los. " Bem, é só não fazer filmes maus sobre viagens no tempo.
Geleceğini sen yaparsın.
O teu futuro é o que quiseres que seja.
Aslında oynamak istemezsiniz ama akradaşınız için yaparsınız.
Nem sequer quem brincar com ela, mas o vosso amigo está a brincar com a outra.
- Ne yaparsın? - Paylaşırım.
O que fazes?
- Yürü git be! İstediğini yaparsın, senin için sorun olmaz.
Tu fazes o que fazes e não há problema nisso.
Hatta birlikte film bile yaparsınız.
- Podiam fazer um filme juntos.
Sonra yüzeyden kazıma hareketi yaparsın.
E em movimento de raspar contra o sentido do crescimento.
Sen biriyle çıktığında bunları mı yaparsın?
Isto é uma saída à noite normal, para ti?
Hayır, mühürle uğraşırsan, her zaman daha kötü yaparsın.
Não, se mexeres no selo, será sempre pior.
Bugün yapmak istediğin şeylerin geri kalanını falan yaparsın.
Podes fazer o resto das coisas que querias fazer hoje.
İstediğini yaparsın.
Poder fazer o que sempre quis.
Bazı arkadaşlıklar o kadar önemlidir ki devam etmesi için her şeyi yaparsınız.
Algumas amizades são tão importantes que faríamos qualquer coisa para fazê-las durar.
- Böyle sevince her şeyi yaparsın zaten. Aynen öyle.
Quando amamos assim, temos de dar tudo.
Böyle bir seçimi nasıl yaparsın?
Como consegues fazer uma escolha dessas?
- Bu ne demek şimdi? - Sen patologsun, otopsi yaparsın sadece.
- Éa um legista, fazes autópsias.
Onlar ne yaparsa siz de onu yaparsınız.
Podes fazer o que eles fizerem.
Bazen öyle şeyler yaparsın...
Às vezes, fazemos coisas.
Daha önce yapacağını asla hayal etmediğin şeyleri yaparsın.
Fizeste coisas que nunca imaginaste que podias fazer.
Vakti gelince istediğini yaparsın! Ancak ben izin verinceye kadar değil!
Quando for a hora, poderás fazer o que quiseres, mas não até que eu te dê a minha permissão.
- Bu bilgi için ne kadar ödeme yaparsınız?
Quanto pagará por esta informação?
Yaparsın!
Estás a andar!
Hadi, yaparsın sen.
- Não consigo fazer isso.
Belki yaparsın.
Talvez.
Ya yaparsın, ya pes edersin!
É tudo ou nada!
O haberi nasıl yaparsın?
Como é que pudeste escrever aquilo?
- Umarım yaparsınız.
- O que me diz? - Gostaria que o fizesse!
Genellikle ne yaparsın peki?
E, por norma, o que fazem?
Uyuşturucu dünyasında doğru olduğunu düşündüğünüz şeyi yaparsınız. Ve en iyisini umarsınız.
No mundo dos traficantes de drogas, faz-se o que se acha que está certo, e torce-se pelo melhor.
Muhteşem girişinizi yaparsınız.
Você faz uma grande entrada.
# Sen hep istediğin şeyi yaparsın #
Faça sempre o que quiser
Neden yaparsın bilmiyorum Lombard.
- Não sei o que o move, Mr. Lombard.
Evet, eminim yaparsın.
Sim, acredito que o farias.
Yeni bir başlangıç yaparsın. İlacını içtin, değil mi?
Vai ser um refrescante começo.
Hesap yaparsınız.
Fazem os cálculos.
- Bunu nasıl yaparsın?
- Como podes fazer isso?
- Umarım öyle yaparsın.
- Espero que sim.
RICO davanın merkezi yaparsın.
Faça disso a peça central do seu processo RICO.
- Ne iş yaparsın, Stan?
- O que faz, Stan?
Yaparsın.
- És sim.
- Ne yaparsın?
- O que faz?
Yaparsın!
Vamos.
Evet, yaparsın.
- Consegues!
- Nasıl yaparsınız?
Como é que pôde?
Ne yüzle yaparsın?
Como se atreve?