English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ Y ] / Yasadı

Yasadı traducir portugués

31,133 traducción paralela
Yasadışıymış. Sadece senin hak ettiğin ilginin Brian'a gösterilmesini izlemekten nefret ediyorum.
Eu apenas odeio ver o Brian receber toda a atenção que tu mereces.
Ve aynı zamanda çocuk kılığında yasadışı sentetik prototipleri ürettiğini biliyorum.
E também sei que estão a construir protótipos sintéticos ilegais que assumem a forma duma criança.
ORION, yasadışı ve onaylanmamış operasyonlar içindi.
O Orion era para operações ilegais e sem punição.
Douglas Winter yasadışı NSA programını ispiyonladığında, onlardan bilgi alıyordu. CIA, ORION'ı kapattı.
Quando o Douglas Winter denunciou o programa ilegal da NSA que dava informações, a CIA encerrou o Orion.
Birkaç sorun yaşadık. Flynn iki kayıptan fazlasını planlamıştı.
- O Flynn queria muito mais do que dois mortos.
810 Browning Bayside, Queens'te yaşıyorum. Tüm hayatım burada geçti ve aynı zamanda babam Frank'in annem Julie'yi terk ettikten sonra yaşadığı yer de burası.
Vivo no no 810, Rua Browning, em Bayside, Queens, onde vivi a minha vida toda, que é a mesma casa onde o meu pai, após abandonar a minha mãe...
Bu istilacı yaratıkların karada ve yeraltında... yaşadıklarına dair raporlarımız var.
Temos relatos que essas criaturas invasoras são terrestre e de origem subterrâneas.
Yaşadığın onca şeyden sonra şiddet içerikli sözler söylüyorum.
O que eu passei?
Artık burada yaşadığına göre nasılsa duyacaksın.
Moras aqui agora, então, vais ouvir coisas.
Fakat senin dışında kimsenin neler yaşadığımı anlamayacağını ve Bailey'nin konuşmamamı söylediğini biliyorum ama sanki- -
Mas ninguém além de ti entenderia e sei que ela pediu para não dizer nada,
Onca yıl boyunca yaşadıklarım gerçekti.
Todo este tempo... Então, significa que é real.
35 dolara Vin Diesel'in nerede yaşadığını buldum.
Com 35 dólares descobri onde o Vin Diesel vive.
Üzücü tarafı ise, hepimiz tam olarak ne yaşadığını biliyoruz.
A parte triste é que todos nós sabemos o que ele está a passar.
Ben de bunları yaşadım, Rachel konusunda.
Também passei por isto... Com a Rachel.
Yaşadıkları travmayı atlatamadıklarına inanıyorum. Yani sürekli canlandırmaya devam ediyorlar.
Creio que elas não conseguem ultrapassar o seu trauma, e por isso continuam apenas a revivê-lo.
Sonsuza dek mutlu yaşadı.
- Ele viveu feliz para sempre.
Çok şey yaşadık.
Já passámos por muito.
Hepinizin pek çok kötü şey yaşadığını biliyorum ve keşke tüm cevaplara sahip olsaydık ama değiliz.
Mais do que qualquer outro este é o grande objetivo, o que nos fez voltar ao 21.º.
Yaşadığımız onca şeyden sonra iğneden mi korkuyorsun?
O que foi?
Sonuç olarak buradasınız çünkü yaşanabilecek en iyi hayatı yaşadınız.
O que importa é que estão aqui porque viveram da melhor forma que podiam.
Sokakta cüzdan bulup sahibine ulaştırmayı düşünüp sahibinin şehir dışında yaşadığını görünce içinden parayı alıp cüzdanı geriye bırakmış değilim.
Nunca achei uma carteira no chão, pensei em devolver, mas o dono era de fora, peguei no dinheiro e deixei a carteira onde a achei.
Birlikte çok şey yaşadık.
Passámos por muitas coisas juntos.
Yani onunla yaşadığınızı inkar etmiyorsunuz.
- O quê?
Sonra bir gün yaşadığıma şaşırarak uyandım ve artık bir amacımın olmadığını gördüm.
E um dia acordei, quase surpreendido por estar vivo. E percebi que perdera o propósito.
Biliyorum arada anlaşmazsızlıklar yaşadık, ama herkese bunu göstermek istedim.
Sei que tivemos as nossas disputas, mas quis que todos vissem isto.
Ufak bir soğutma problemi yaşadık. Temizlik yapılırken herkesi eve yolladım.
Enviei toda a gente para casa enquanto eles tratam do assunto.
Hayır. Yaşadığım şeyler hakkında hiçbir fikrin var mı?
Faz alguma ideia dos sarilhos em que me meti?
Söylemek zorunda değildi. Yaşadığı şeyi biliyorum.
Não teve de dizer nada, sei o que está a sentir.
Ben de eski sevgilimle birlikte yaşadım.
Morei com a minha ex-namorada.
Tek amacı, aptallar gibi kendi isteğimizle kendimizi açığa çıkartmamızı sağlamak. Böylece yaşadığımız yeri, kim olduğumuzu, yeteneklerimizi öğrenebileceksiniz.
É sobre nos revelarmos voluntariamente como idiotas, para que saibam onde vivemos, quem somos e aquilo que podemos fazer.
Hayatım boyunca Maple Falls'da yaşadım.
Passei a vida toda em Maple Falls.
Ailesiyle sorun yaşadığında Trevor beni arıyor mu?
O Trevor não me incomoda por causa dos pais.
Bırakmam için yardım ediyordun fakat bir gerileme yaşadım.
Estavas a ajudar-me a deixá-la, mas tive um contratempo.
- Onun nerede olduğunu ve yaşadığına dair birşey bilmiyoruz. - O yaşıyor Matt!
Não sabemos onde ela está ou se ainda está viva.
Orada onunla yaşadı.
Como se chama ele?
Hep ilişki yaşadım.
Estáveis.
Öyle bir an yaşadım.
Tive um momento de fraqueza.
İnternet'te yaşadığınız yere baktım.
Vi onde mora pela Internet.
Şüphelimiz şizofreni hastası. Yaşadığı yer...
O suspeito é esquizofrénico, vive ao pé do local do crime.
Rahatsız edici bir tecrübe yaşadığını duydum ve geçmişimiz yüzünden sana ulaşmak istedim.
Teve uma experiência traumatizante e, dado o seu historial, quis oferecer-lhe a minha ajuda.
Yakınlarda yaşadığı için olabilir mi? Pardon, neden bana soruyorsunuz?
Desculpem, não percebo porque me perguntam a mim.
- Kullandığı ilaçları. Nerede yaşadığını.
- Onde vivia, como se vestia.
Seni nasıl tutuklayabildiler peki? Dedektiflerden biri bana kızgın. Bana karşı hareket ediyor çünkü annesiyle bir ilişki yaşadım.
Um dos detetives guarda-me rancor porque tenho uma relação com a mãe.
Yaşadığının cehennem gibi olduğunu biliyorsundur.
O Chris sabe. E isso deve ser infernal.
İhtiyar Burns'ün şu aralar fantezi dünyasında yaşadığını duydum.
Ouvi dizer que o velhote Burns agora apenas vive num mundo de fantasia.
Hiçbir şey, birlikte yaşadığımız hiçbir şey gerçek değilmiş.
- Nada do que tivemos foi real.
Beyninde en karanlık düşüncelerinin yaşadığı yerden geldim.
Eu venho do teu cérebro, onde os teus pensamentos mais negros vivem.
Job 19'u okut. - "Kurtarıcımın yaşadığını biliyorum."
Experimente o 19 do Livro de Job, "Pois eu sei que o meu Redentor vive."
"Kurtarıcımın yaşadığını biliyorum. Her şey sona erdiğinde Dünya üstünde yeniden gezeceğine inanıyorum. Tenim parçalanmış olmasına rağmen etimde Tanrı'yı göreceğim."
"Pois eu sei que o meu Redentor vive e que por fim se levantará sobre a terra e, depois de consumida a minha pele, ainda em minha carne verei Deus."
Bir an şaşkınlık yaşadım.
Então, armei-me em superior.
- Yaşadığım yeri nereden biliyorsun?
Como sabias onde vivo?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]