Yasak mı traducir portugués
508 traducción paralela
- Yasak mı?
- Há alguma lei contra?
Oraya girmek yasak mı?
- É proibido entrar aí? - Proibido?
- Yasak mı? Halife ve Vezir dışında hiçbir erkek hareme giremez.
Nenhum homem fora o califa e o vizir pode entrar no harém.
Bir Müslümanın kuzeniyle evlenmesi yasak mıdır?
Pode um muçulmano casar com o sua prima?
- Yasak mı yani?
- É proibido? - Cala a boca!
Kutsal dağ insanlara yasak mı?
O monte sagrado é interdito aos homens?
- Uyumak yasak mı?
- Já não se pode dormir?
Yasak mı?
Tenho direito, não tenho?
Hayır mı? Yasak mı?
Proibido?
Uçmam yasak mı? Bu nereden çıktı.
- Quando é que isso aconteceu?
Yasak mı?
- "Detido em terra"?
Konuşuyorduk, yasak mı?
Conversamos, por que, e proibido?
- Yasak mı?
- Proibido?
Ev sahibiyle tartışmak yasak mı?
Então, ninguém contesta o proprietàrio?
Bir kadının ateşlenmesi yasak mı.
É proibido estar excitado?
Gülmek yasak mı?
Aqui não é permitido rir?
Sanırım seni tekrar kutlamalıyım. Fakat kanunlarla ilgili olarak unuttuğun bir şey var. Kadın mahkum almanın yasak olduğu.
Acho que tenho de voltar a dar-te os parabéns, mas esqueceste-te que há uma norma no nosso acordo... a proibir fazer mulheres prisioneiras?
Askeri üniformaların dışındaki giysilerin getirilmesinin kesinlikle yasak olduğunu hatırlatırım.
Recordo que é completamente proibido mandar vir roupas civis.
Bu kesinlikle yasak, tatlım!
Completamente proibido, minha querida.
Giriş çıkış yasak. Göreceğiz bakalım.
Mantenha a porta fechada e não deixe entrar nem sair ninguém.
Ancak sakalsız bir çocuk gibi davranarak, gördüğüm ilk yasak meyve karşısında nefes nefese kaldım.
E comporto-me como um menino mimado chorando pelo primeiro fruto proibido que vê.
Yaptığın şey için minnettarım ama müşterilerle çıkmamız yasak.
Estou-lhe muito grata pelo que fez... mas não estou autorizada a sair com os clientes.
Sadece bakıyordum, o da mı yasak?
Estou a olhar. Não se pode olhar?
Çalıştığım zaman bunlar bana yasak hepsi.
- Durante o treino, nada de...
- Bu da mı yasak?
por que me tenho que estar quieto?
Yasak Alan Duke City N.M. Elektrik ve Su İşletmesi
ÁREA FECHADA Companhia de Água e Luz
Sollamanın yasak olduğunu söyleyen işaretten var mıydı?
E onde está escrito que não se pode ultrapassar o teu filho?
Ne var ki perdenin arkasında kalmış bir şekilde hâlâ adım atmanın yasak olduğu yerde anılar birikmeye devam ediyor tek düze olarak ezelî şekilde.
Contudo... em retirada,... atrás da cortina, ... onde ainda se proibe ir,... a acumulação da memória continua,... monótona, ... antiga.
- Sigara içmeniz yasak mı?
- Não pode fumar?
Yasak olduğunu bilseydim, kendim dolaba koyardım.
Tê-los-ia posto lá se soubesse que era proibido.
Harekat gününe kadar uçman yasak.
- Você fica em terra até ao dia-M.
Ekranımızda, Kaptan Pike ve Enterprise'ın galaksideki yasak olan tek dünyaya yaptığı sefer.
No nosso monitor, a viagem do Capitão Pike e da Enterprise, ao único mundo proibido da galáxia.
Ne yani şimdide havlamak mı yasak?
Agora já nem se pode ladrar?
Söyle bana, yasak bölgenin ötesinde başka bir orman var mı?
Diz-me, há outra selva para além da zona proibida?
Fazerlerimizin kullanımı yasak.
É proibido usarmos os phasers.
Yıllar önce, yasak olmasına rağmen dağlara tırmandım.
Há muitos anos, subi às montanhas, embora seja proibido.
Sanırım Yasak Bölge'nin yakınlarındayız.
- Estamos perto da zona proíbida.
Cinayet, yasak aletlerin kullanımı, yasak inanışların icrası.
Assassínio, uso de ferramentas proibidas, prática de ritos prescritos.
Yakalanmak, yasak, ayıp, kaderin meydan okuyuşu? Çaktın mı?
A tentação pecaminosa, maliciosa, picante, do destino...
- Konuşmak da mı yasak?
Não posso falar?
Kimse yoluma çıkamaz 2inci kardeş yasak aşkımızı bilseydi... onu öldüremezsin
Ninguém neste mundo me pode parar o outro irmão não podia saber do nosso relacionamento...
Eğer isim vermemiz yasak olmasaydı... her biri Elmyr tarafından resmedilmiş... postmodern akımın iftihar duyulan önemli eserlerinin sergilendiği... ünlü bir müzeden bile bahsedebilirdik.
E se os advogados nos deixassem podíamos designar um museu altamente respeitado que ostenta uma importante colecção de pós-impressionistas, cada um deles pintado por Elmyr.
Eğer dört duvar arasında... yasak meyvenin tadını çıkarmayı istiyorsak, kuralımız düzeltilmeli.
Se queremos aproveitar o fruto da nossa estadia nesta casa, convirá rever o nosso regulamento.
Sanırım yasak bir aşk cinayeti.
Ela ainda era uma mulher atraente.
Güzel yasak adaya adım attı ve kaçırıldı.
Assim, a Bela pôs o pé na ilha proibida e foi agarrada.
2508. yasak bölgede test operasyonları mı yapıyorsunuz?
Fizeram alguns exercícios na área restrita nº2508?
Sanırım birileri, gözaltındaki dernek evlerine alkollü içki sokulmasının... yasak olduğunu unutmuş.
Alguém se esqueceu que há uma regra contra bebidas alcoólicas, em fraternidades sob vigilância.
Bu kadının kumarhaneye girmesi yasak tamam mı? Kumarhaneye girmek istemiyorum paramı istiyorum bu serserileri alıyorsunuz da ben niye giremiyorum!
Não quero ficar no cassino, quero meu dinheiro... por que deixa os vagabundos entrarem e eu não?
En doğrusuydu asla olmaması gereken yasak aşkımı gömmekti geçmişe.
Foi melhor sepultar ontem O teu amor proibido Que nunca devia ter nascido
- Akşam sana uğrarım. Annem evde yokken eve erkek almam yasak!
- Passo pela tua casa hoje à noite.
İlaçlarımı orada tutuyorum, çekmecede. Çünkü alerjim var ve fabrikaya ilaç getirmek yasak. O yüzden ben de orada saklıyorum.
Eu mantenho a minha pílula lá dentro, nessa gaveta... porque tenho uma alergia... e não permitem que traga medicação para a fábrica... por isso, escondi-as lá dentro.