Yemeği traducir portugués
15,035 traducción paralela
- Öğlen yemeği verildi.
O almoço está servido.
Her gün parkta öğle yemeği yiyormuş.
Almoçava todos os dias no parque.
Frank Bova düzenli olarak orada öğle yemeği yiyormuş.
Almoçava lá regularmente.
Avının en sevdiği öğle yemeği mekânını seçmiş.
É óbvio que escolheu o local onde o alvo almoçava.
Kaydı Gagnier'ın binaya girişinden Frank Bova'nın öğle yemeği rutininin öğrenildiği ana kadar geriye doğru izlemeyi bitirmek üzereyim.
Já andei para trás desde que o Gagnier entrou no edifício até ao dia em que a rotina do Bova ficou conhecida.
Merkezin kayıtlarına göre mekan o gün psikoloji bölüm buluşması bir drama kulübü toplantısı, güreş takımı öğle yemeği ve Pi Upsilon Kardeşliği kurulu için kullanılmış.
Segundo o registo do centro, o espaço foi reservado naquele dia para uma reunião de psicologia, um encontro do clube de teatro, um almoço da equipe de luta, e uma assembleia das irmãs da Pi Upsilon.
6. ÖDEV : AİLE YEMEĞİ!
JANTAR EM FAMÍLIA!
Johnson. Drake'deki yemeği daha yakın zamanda yapmamız lazım. Neden?
- Aquele almoço no Drake, talvez seja melhor fazê-lo já.
Yemeği kaçırmamışız.
Que bom. Não perdemos o jantar.
Şu anda dışarıda ve çok uzun bir akşam yemeği onu bekliyor. Hayır!
Enquanto ele está no que vai ser um longuíssimo jantar.
Yine de seninle yemek yemeği özlemişim.
Está a ser tão bom só ter uma refeição contigo.
Patlayacak bir televizyon karşısı yemeği gibi.
Parece um jantar de TV que explode.
Yemeği bitirelim.
Vamos acabar de cozinhar.
Bir idam mahkûmu son yemeği olarak bunu istemişti.
Pelo menos, tento vendê-lo.
Jasper Skeehan öğle yemeği için çıkmış ve dönmemiş.
Jasper Skeehan fez uma pausa para almoçar e não voltou.
Bu, birkaç sorun teşkil etmekte öğle yemeği kendinden üç kat büyük zehirle dolu ve yapışkan bir tuzakla sarılı.
Isto causa alguns problemas. O seu almoço tem o triplo do seu tamanho... dotado de veneno, e cercado por uma armadilha pegajosa.
Larry King'le öğle yemeği.
Uma volta num carro-patrulha.
Katie'ye öğle yemeği yiyip yemeyeceğini sormak için odaya çıktım.
Voltei para o quarto de hotel para ver se a Katie queria almoçar.
Yemeği dışarda yeriz belki.
Pensei que podíamos sair, jantar?
Yemeği hepsi paylaşacak.
Vão todos dividir a refeição.
Eğer su samurlarını görecek olursanız akşam yemeği hazır deyin.
Vou falar com as Lontras, e dizer que o jantar está pronto.
- Akşam yemeği.
- Jantar.
La Delphine'de 8'de akşam yemeği, sonra resimleri görmeye buraya uğrayacak.
Vamos jantar todos às 20h e depois voltamos para aqui ver os quadros.
Biraz akşam yemeği hazırladım.
Fiz jantar para nós.
Akşam yemeği hazır.
O jantar está pronto.
O yüzden rahatla, ben de gidip yemeği hazırlayayım.
Portanto, descontrai-te e eu vou começar a fazer o jantar.
Çin yemeği kokusu mu rahatsız etti?
O cheiro a comida chinesa repugna-a?
İyi bir zaman mı doktor yoksa akşam yemeği yoğunluğu mu var?
É boa altura, Doutora ou é hora de ponta para o jantar?
Akşam yemeği iki saat içinde.
O jantar é daqui a duas horas.
Sana ilk yaptığım yemeği.
A primeira coisa que te fiz.
Akşam yemeği için yeni bir TV izleme programı yapmak zorunda kaldım.
Quando arranjei televisão por cabo, tive de mudar todo o horário para combinar com a refeição.
Çünkü yemek yemeği severim. Bu, akşam için bana ayırdığı zaman, tamam mı?
Porque eu gosto de comer e esta foi a altura que ela me deu para jantar, certo?
Ben çocukken altıda akşam yemeği yenirdi. Bunu o da biliyor.
Quando eu era pequeno, o jantar era às 18 : 00 e ela sabe isso.
Bu onun akşam yemeği.
É o jantar dele.
Bir akşam yemeği istiyorum, yakın zamanda.
Organizamos um jantar, quanto mais cedo melhor.
BU GECE AKŞAM YEMEĞİ?
JANTAMOS HOJE?
Tayland yemeği sever misin?
O quê?
Tayland yemeği sever misin? Dediğini duyamıyorum.
Não consigo ouvir o que dizes.
Yıl dönümü yemeği.
- Jantar de aniversário.
Çin yemeği sever misin?
Gosta de comida chinesa?
Beraber öğle yemeği yiyelim.
Devias vir almoçar connosco.
Ben öğle yemeği için eşim alacak.
Vou levar a minha mulher a almoçar hoje, por isso...
- Al sana İtalyan yemeği.
- Aqui tens italiano.
Hadi ama, sana öğle yemeği aldım.
Vá lá, paguei-te o almoço.
Hepsi Meksika yemeği.
É tudo mexicano.
Biraz yıkanabilir miyim? Akşam yemeği için.
Para me refrescar para o jantar.
Akşam yemeği mahvoldu!
O jantar está estragado!
Önce akşam yemeği!
Jantar, primeiro!
Dinle, çok iyi olmadığımızı biliyorum... Seni o akşam yemeği için aramıştık.
Ouve, eu sei que não temos agido da melhor forma...
Biraz öğlen yemeği ister misin?
Gostaria de ir almoçar?
- Öğle yemeği.
O almoço.