Yerim traducir portugués
3,748 traducción paralela
Yalnız yerim, yalnız uyurum, yalnız ağlarım falan zaten.
Como sozinho, durmo sozinho choro sozinho, por isso...
Gidecek hiçbir yerim yok.
Eu não tenho que ir a lado nenhum.
O zaman hayatında aktif bir yerim olurdu.
Então eu seria uma participante ativa na sua vida.
Seni daima savunurum, uğruna yumruk da yerim, mermi de yerim.
Eu sempre irei proteger-te, soco por soco, bala por bala.
Burası benim yerim.
Este é o meu templo, meu.
Ben sadece kendi yerim olsun istedim.
Só queria a minha própria cadeira.
Çikolata da yerim. İyi olur.
O de chocolate é óptimo.
- Nedir? - Sizin için harika bir yerim var.
Tenho o lugar perfeito para você.
Hayır, ben de biraz sarımsak yerim olur biter.
Não, eu como um pouco de feijão.
Burası benim kutsal yerim.
Este é o meu espaço sagrado.
Benim yerim, senin yerin...
O meu lugar, o teu lugar.
Sadece waffle yerim, bu aptalca olurdu.
Apenas como waffles, por isso seria estúpido.
Ceza yerim.
Ainda apanho uma multa.
Gidecek başka bir yerim yok.
Não tinha nenhum outro lugar para ir.
Hayır, ne zaman istersem o zaman yerim.
Não, posso comê-lo quando eu quiser.
- Gidecek yerim yok!
Desça.
Orası benim iş yerim.
É o meu trabalho.
Kalacak düzenli bir yerim yok.
Não tenho um lugar fixo onde ficar.
Bir şey saklamak isteseydim, acil durum yerim olurdu.
Se quisesse esconder alguma coisa, tinha uma rota de segurança...
Şekerli mi? Şekerli olan her şeyi yerim ben.
Como tudo que tiver açúcar!
2 minik için yerim var!
Tenho lugar aqui para duas tartaruguinhas!
Sakin olun, sadece deniz anası yerim.
Calma, eu só como medusas.
- Sanırım her yerim, gel lütfen...
- Tudo, acho eu, mas, por favor...
Hâlâ burada dikiliyor olmamın tek sebebinin gidecek başka yerim olmaması, bunu sen de biliyorsun, değil mi?
Sabes que só estou aqui porque não tenho mais para onde ir, certo? - Sei.
- Benim tek ruhum değil, her yerim genç.
Sou jovem no todo, em todos as partes. Claro.
Gerçi hala kabası duruyor ama onu bitirirken bir yandan da bedavaya kalacak yerim olacak.
Ainda estão em fase inicial, mas posso viver de graça enquanto faço o meu trabalho.
Bu adam için kurşun bile yerim.
Levava um tiro por este homem.
Her yerim ağrıyor.
Dolorido.
Gidecek başka yerim yok!
Não tenho para onde ir.
Burayı da benim iş yerim olduğunu düşün.
Bem, considere isto o meu local de trabalho.
Ve bugünlerde, bu şehirdeki tüm acı veren kötülük yuvaları ve cinayetler benim iş yerim.
Considera todos os outros miseráveis de depravação e homicídio, nesta cidade que é o meu local de trabalho.
Gidecek yerim yok benim, JAx.
Não tenho para onde ir, Jax.
Ve eğer yapacak bir şeyim olmazsa kafayı yerim.
E fico maluco se não tiver nada para fazer.
Bir süreliğine gidecek bir yerim yok ve çocukluğumdan beri de o stadyuma gitmemiştim...
Durante umas horas, não vou ter nada que fazer e já não vou a esse estádio desde que era miúda, por isso...
- Gidecek başka yerim yoktu.
Não tinha para onde ir.
Her yerim çürük içinde.
Estou toda podre por dentro.
Ne zaman yağmur yağsa, her yerim ağrıyor.
Sempre que chove, dói-me o corpo todo.
Yok, hemen hemen her şeyi yerim.
Não, posso comer praticamente tudo.
Benim yerim artık senin yanın.
O meu lugar agora é aqui, contigo.
Kendi laboratuvarımdan sekiz saat için kovuldum, yani gidecek yerim yok.
Expulsaram-me do meu próprio laboratório nas últimas oito horas, - por isso não tinha para onde ir.
Ah, her yerim ağrıyor. Bu bile...
Tudo me dói, até mesmo isto...
Gidecek başka yerim yok.
Não tenho a quem mais recorrer.
Tam da vaktinde buldu çünkü gidecek bir yerim yok.
E mesmo a tempo, porque... Não tenho para onde ir.
Bilirsiniz her zaman gidecek başka yerim vardır.
Por isso, podia sempre ir para outro lado.
İşte benim yerim.
Aqui é a minha casa.
Gidecek yerim yok.
Não deu em nada.
Senin köftelerini yüz kere bile yerim.
Posso comer as tuas almôndegas todo o dia.
O şeyi koyacak hiçbir yerim yok.
Não tenho onde pôr aquilo.
Kendime, sana çocuklar için yardım etmeye geldiğimi söylemiştim. Ama aslında Nance, kendimi kaybetmiştim. Yerim yoktu.
Eu disse a mim mesmo que vinha ajudar-te com os miúdos, mas estava na selva, no meio de nenhures.
Seni duyarlarsa ayvayı yerim!
- Se te ouvirem, estamos fritos! O que há com esse T.G.?
Hayır. Uyurum. Yemek yerim.
Eu vou dormir, comer, tomar os remédios.