English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ Y ] / Yetim

Yetim traducir portugués

794 traducción paralela
Son savaşta yetim kaldın!
Eras um órfão da última guerra.
İşte bayan, hayatımın acı hikayesi. Hiç yüzü gülmeyen zavallı yetim çocuk.
É esta a triste história da minha vida... um pobre órfão que nunca teve uma oportunidade.
- Ben yetim miyim?
- Que sou eu? Órfão?
Otsu bir yetim.
A Omitsu é órfã.
Yas tutacakları kayıpları... ve bakmaları gereken, ölenlerin yetim çocukları vardı.
Tiveram algumas baixas a lamentar... e aqueles que morreram deixaram filhos para serem cuidados.
Artık yetim olmayan Huxley'nin Fahişeleri nihayet kendilerini kanıtlayabilecekti.
A mais intrincada operação militar, uma invasão anfíbia, começara. Todos os homens estavam em posição.
Sadece bir ülke ve bir yetim var.
É só um país e uma órfã.
Birdenbire yetim kalırlar.
Muito depressa, eles se tornam órfãos.
Yetim kalacak.
Ele ficará órfão.
Oğlun Petey yetim kalacak.
O seu filho Petey ficará órfão.
Aileni kaybettiğinde yetim olursun.
Quem perde os pais é órfäo.
Yetim kalmış üç kardeşiz.
- Somos três irmãos... que ficaram órfãos cedo demais.
Yakarır sadece ; yetim çocukları onu affetsin ve anlamaya çalışsınlar diye.
Os filhos terão de lhe perdoar. O mesmo fado será o deles.
Yetim misin?
És órfã?
Hayır, hayır, yetim değilim.
Não, não sou um órfão.
- Yetim olmak zaten yeterince zor. - Haklı.
- Ser órfão já me causa problemas.
Küçük Fransız yetim, New York'u keşfetmek istiyor!
A pequena órfã francesa que quer descobrir Nova lorque...
Yetim.
- O que disse? - Orfã.
Yetim olarak başka ne yapılabilir ki?
O que resta a uma órfã?
Dorothy yetim olduğunu söylediğinde Bayan Meers de aynısını demişti.
Isso foi o que a Sra Meers disse, quando a Dorothy disse que era órfã.
O bir yetim.
Ele é órfão.
Bu yetim çocuklar hep pahalıya patlar.
Estes rapazes são demasiado caros.
Şimdi o bir yetim.
Agora está órfão.
Karnındaki bebeği daha doğmadan yetim mi bırakacağım ha?
Deixar esse bébé órfão antes de nascer?
Fechner'in yetim bir oğlu olduğu, ailesini terk ettiği ortaya çıktı.
Resulta que havia deixado um filho órfão, Abandonando a seu família.
Eminim her yetim bunu ister.
Acho que todos os orfãos o querem.
Sanmam ki bu müstakbel el çantaları yetim olsun.
Suponho que esses aí não sejam órfãos.
Ama, yetim.
Mas é órfão
O yetim ve sütü sever...
Ele é órfão e adora leitinho...
Keşke bir yetim olaydım!
Gostaria de ser órfã!
Senin bir yetim olduğunu bilmiyordum.
Eu não sabia que eras orfão.
Bazıları yetim... ya da koruma altında ya da- -
Algumas delas são orfãs ou pupilas, ou...
Gerilerinde kalan savaşla, bu insani yardımlar sayesinde binlerce Koreli yetim çocuk barış dolu bir geleceğe iyimserlikle bakmayı öğrenecekler.
Com o fim da guerra, e graças à ajuda humanitária milhares de órfãos coreanos aprenderão a enfrentar, com otimismo, um futuro da paz.
BM Çocuk Örgütü ve Kızılhaç 30,000'den fazla yaralı ya da yetim çocuk için yardım isterken cesetler dağ gibi yığıldı. Tayland'ın düşmesiyle birlikte, söylenenlere göre...
Os cadáveres se amontoam, enquanto a UNICEF e a Cruz Vermelha pedem ajuda para mais de 30 mil crianças feridas ou mortas.
Eğer kendini bir yetim yapmak istemiyorsan.
A não ser que queiras ficar órfão.
Bu zavallı yetim çocukları sokakta bırakamazsınız! - Bu cinayet olur! - Madam!
Não pode deixar estes pobres órfãos na rua, seria um crime.
Ve defnedilmiş.... ve sonra bir yetim...
E enterrada... e depois um órfão...
6 yaşındaki bir yetim onun yerine geçiyor ve denizaşırı yolculuk yapıyor.
Foi substituído por um órfão de seis anos e enviado para o estrangeiro.
- Yetim çocuk! - Ben mi?
- Foi o orfão!
- Yetim o kadar iyi değil.
- O Orfão não é bom.
Sen ve Lung yetim çocuklardınız, unuttun mu?
Não te lembras quando tu e o Lung eram crianças, sem pais?
O iki yetim yüzünden oldu.
A culpa é desses orfãos!
Büyük kardeş ve benim yetim olduğumuz doğru.
É verdade que o grande irmão e eu somos orfãos.
Ve hiç kimse bize bakıp yetim olarak çağırmazdı.
E ninguém iria ter olhado para nós e chamar-nos orfãos.
Defol yetim çocuk.
Desaparece, orfão!
Sen benim karımı dul ve çocuklarımı da yetim bıraktın ve dünyada belirsiz bir şekilde yürüyen YAŞAYAN BİR ÖLÜ olduğumu anladım ta ki kurtların soyu tükenip lanet kalkana kadar.
Deixou a minha mulher viúva e os meus filhos sem pai. E, pelo que percebo, tenho de andar pela terra no limbo - um dos mortos vivos - até que a linha sanguínea do lobo seja cortada e a maldição acabe.
10 milyon kişi ölüyor. 10 milyon kişi yetim kalıyor.
10 milhões morrem, 10 milhões ficam órfãos.
O bir arkadaşımın çocuğu, bir yetim.
Ele é filho de uma amiga, órfão...
- On iki yaşında, yetim ve her yıl bir kez onu... - Bu kadın kim?
- Quem é essa mulher?
Fransız yetim yakışıklı İtalyan Jandarması ile birlikte.
Vá lá, Nicole!
Biliyorum, hep yetim olduğunu söylerdim.
- Sim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]