English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ Y ] / Yok olmuş

Yok olmuş traducir portugués

825 traducción paralela
Conway yine yok olmuş.
O Conway desapareceu outra vez.
Yok olmuş.
Sumiram.
Evet. Yok olmuş kariyerin peşinden, hala uyur gezer gibi koşuyordu. Bir konu hakkında çılgındı :
Ela continuava a viver à sombra das glórias passadas, completamente obcecada no que se referia ao seu "eu" do celulóide, a grande Norma Desmond.
Belki sahile döndüğümüzde herkes yok olmuş olacak.
Talvem quando voltarmos para a margem toda a gente tenha desaparecido.
- Evet, hastaneden yok olmuş.
- Sim, desapareceu do hospital.
Masum görüntün yok olmuş.
O teu olhar de inocência desapareceu.
Bu harabeleri samimiyetle, inceliyoruz, sanki bu eski canavar bu molozların altında ebediyen ezilmiş yok olmuş gibi.
No nosso pasmo sincero contemplamos estas ruinas, como se o velho monstro concentracionário estivesse morto sob os escombros.
Ama sonra, görünüşe göre tüm tarihlerini zirveye çıkaracak çok büyük bir başarının eşiğindeyken bu mükemmel ırk bir gecede yok olmuş.
Entäo, aparentemente no limiar de uma realizaçäo suprema, a qual deveria ter coroado toda a sua história, esta raca de divindades pereceu numa única noite.
Fakat benim bıçağım yok olmuş.
Mas a minha faca está desaparecida.
Ortadan yok olmuş!
O seu irmão já não está.
Yavaş yanan fitillerim gitmiş. Yok olmuş! Hepsi!
Todas as minhas espoletas desapareceram, eclipsaram-se.
- Tüm dosyalar yok olmuş.
- Os registos foram todos destruidos,
Yok olmuş.
Evaporou-se.
- Yok olmuş.
- Desapareceu!
Yok olmuş General.
Desapareceu, General.
Eldivenlerimi alıp yok olmuş bu yağmurlu havada.
Levou-me as luvas, e foi um ar que lhe deu
Yok olmuş ve adını Bill Carson olarak değiştirmiş
Ele desaparece e aparece como Bill Carson.
Proteus çoktan yok olmuş olabilir.
O Proteusjá pode ter sido destruído.
Yok olmuş olsaydı, enkaz işaretleri alırdım.
Se tivesse sido destruída, encontraríamos destroços.
- Kuzey Yıldızı'na giderken Tau Ceti'nin meçhul bir bölgesinde yok olmuş.
Há pouco, numa viagem à Estrela do Norte, desapareceu nas regiões desconhecidas de Tau Ceti.
- Şikago'da, hükûmet yok olmuş.
Na velha Chicago, o governo convencional quase foi destruído.
Bilgisayarın bazı hafıza sistemleri yok olmuş.
Alguns bancos de memória estão queimados.
Bu korkunu hafifletmek isterdim, tüm mürettebatının yok olmuş olabileceği korkunu.
Quero aliviar a sua sensação de pavor, a sua sensação de que a sua tripulação já não existe.
Ve siz öldüğünüzde, Cehennemi anımsatan son şey de yok olmuş olacak.
E quando morrer, a última memória viva do inferno desaparecerá.
Stacey, kahrolası atlar yok olmuş!
Stacey, os malditos cavalos desapareceram!
adamlar yok olmuş!
porque o tempo já fugiu!
- Okuldan yok olmuş.
- Desapareceu da escola.
Havadaki aşındırıcı unsurlar yok olmuş.
A corrosão atmosférica evaporou-se,
Kamp yok olmuş.
As tendas e o campo estão destruídos.
Fabrika 1948'de bir yangında yok olmuş.
A fábrica foi destruída pelo fogo em 1948.
Ama, bak... top yok olmuş.
Vê, a bola desapareceu.
Onu okula götürdüm, zaten hep takıyordum beden dersinden çıktığımda giyinirken baktım ki yok olmuş.
Levei-o para a escola. Estava a trocar de roupa após a ginástica... e não o encontrava. Era ela que o tinha.
Bugün dünya, marş eden birliklerin topuklarının altında sarsılıp dünyanın büyük bir kısmı, açgözlü ve kuvvet hırsı olanların önünde titrerken biz Amerikalıların, henüz yeni olmuş geçmişimizi hatırlayacak vaktimiz yok geçen her nesille daha da mükemmelleşecek bir devir ta ki bir gün insanlar bunun asla olamayacağını düşünene kadar.
Hoje, enquanto a terra treme sob os pés das tropas que marcham, enquanto uma grande parte do mundo estremece perante a ameaça de homens sedentos de poder, nós, Americanos, temos pouco tempo para recordar uma era estarrecedora na nossa própria História recente, que se tornará mais impressionante com o passar das gerações, até que, um dia, as pessoas digam que é impossível ter acontecido.
Yok olmuş.
Ele desapareceu.
Gören yok, ama anlasilan böyle olmus.
Ninguém viu, mas é o que parece.
- Ne olmuş şöhretime? - Bir şey yok.
O que tem a minha reputação?
Nedir istediğin Laertes? Rica minnete gerek yok, isteğini olmuş bil şimdiden.
O que me pedireis, decerto eu estarei pronto a conceder.
- Bir şey olmuş mu? - Yok, durumu iyi.
- Aconteceu alguma coisa?
Parmak izleri de asit nedeniyle yok mu olmuş?
Pontas dos dedos queimadas com ácido?
Belli ki o da çok sorun yaşamış ve zorlu bir hayatı olmuş ve onun hiç bir seçkin veya garip bir tarafı yok.
Tinha muitos problemas e uma vida dura não tem nada de distinto ou anormal.
Uyandığımda keşke yok olmuş olsa.
Gostaria que esvanecesse quando eu acordasse.
Bir adamın vahşice öldürülmesine neden olmuş... bir diğerinin de bir ihtimal hapse atılmasına neden olacak... bir donun komik bir tarafı yok.
Não há nada cómico num par de cuecas... que estão envolvidas na morte violenta de um homem... e no possível encarceramento de outro.
Şoke olmuş. Bir açıklama arıyor. Belki de gördüklerinin yok olup gitmesi için bir mucize!
Ele se manteve destemido, em busca de uma explicação talvez buscando um milagre que apagasse a terrível visão de seus olhos o talvez buscasse as palavras as palavras que pudessem expressar seu pesar, sua dor.
Bak, burası harap olmuş durumda ve çalışabileceğin bir yer yok.
Não está em estado de trabalhar.
Var olmuş olan her şeyin, her yerde yok oluşu.
De tudo o que existe, em todas as partes.
Mermiyle delik deşik olmuş bir cesedi yukarı göndermeye gerek yok.
Não valia de nada mandar cadáveres baleados para cima.
İmkanı yok. Darmadağın olmuş.
Nem pensar, está todo partido.
Kocası ölmüş, çocukları yok her şey yıllar önce olmuş, kimi arayacağız ki biz?
Mas se o seu marido morreu, se não tem filhos... e tudo aconteceu há muito tempo, Que diabos estamos a procurar?
Hiçbir şeyim yok, bütün yüzüm paramparça olmuş.
Só tenho um rosto arrancado..
Asimile olmuş bu Flaman Yahudileri ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar benzemeye çalıştıkları kişilerin yanında eğreti dururlar. Almanlar artık, Avrupa'da yaşayan tüm Yahudileri yok etme plânını devreye sokmuştu.
Os alemães punham agora em acção o seu plano de destruir todos os judeus na Europa.
Hırsızsa ne olmuş? Bunun önemi yok.
Pode-se até ser um patife, que importa?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]