Yollar traducir portugués
8,388 traducción paralela
Birbirimizi tekrar görmenin yollarını bulabilirdik.
Teriamos arranjado maneira de nos tornar a ver...
- Diğer yolları aramak konusunda işte.
Sobre olhar para o lado, lembras-te?
Bu da Elliot ile yollarının bir yerde kesiştiği anlamına gelir.
O que significa que tiveram que se cruzar com o Elliot em algum momento.
Mülakatlara girmen için daha kolay yollar da var.
É uma boa maneira para vires a uma entrevista.
Bir kesişen yollar şeytanı olarak kralım için ruh toplama görevinde çok az takdir görüyorum.
Como demónio de encruzilhada recebo menos crédito do que o devido pela coleção de almas.
Geçtiği potansiyel yolları belirleyebiliriz.
Devo conseguir mapear os possíveis caminhos feitos.
Yollarımız ayrıldı.
Afastámo-nos.
Önce sinirsel yollarını tekrar haritalamam gerekecek.
Terei de voltar a mapear os teus atalhos neurais primeiro.
Sana ara sıra Happy Meal yollarım. - Makbule geçti.
- Mandava-te um Mc Lanche Feliz.
Yollarımızı ayırdık.
Não nos falamos mais.
Termostan çay içip köy yollarında yürümeyi seviyorsun.
Bebes chá de um termo e vais dar passeios no campo.
Yollarımız hiç kesişmedi ama yüzü tanıdık geliyor.
Nunca nos tínhamos cruzado. Mas reconheci o tipo.
Biz sigorta başvurusu yapan birinin adını veririz. Onlar sağlık geçmişlerinin listesini yollar.
Damos o nome de quem quer um seguro de vida, e eles dão uma lista codificada do histórico médico.
Kesinlikle Hollanda ticaret yollarından pay vererek.
Uma fatia das rotas comerciais holandesas? Quase de certeza.
Kahpenin evladı beni hep buraya getirmek için yollar buluyor adeta.
Filho da puta. Continua a encontrar formas de trazer-me de volta aqui.
Giriş yollarından birini bulmuş olmalılar.
Eles podem tê-los encontrado.
İnmek için hiç bir yolları yok.
Não há como os aterrar.
Ve zamanla, yollarına devam ederler.
E, a seu tempo, ir-se-ão embora.
Senin için tüm yollar aşka çıkıyor ha?
Ultimamente, contigo todas as estradas vão dar a Roma, não?
Yakında sana özçekim de yollar.
Daqui a pouco está a enviar-te selfies.
Tamam, Pasifik'ten Iwilei'ye dönersen yollarını kesersin.
Muito bem bem, vai pela Pacific até à Iwilei, isso deve interceptá-los.
Zamanları, araçların yollarını farklı tutuyorlar.
Eles variam os horários, itinerários usados.
Sana çatı ustasının numarasını e-posta ile yollarım.
Vou mandar-te um e-mail com o número do carpinteiro. Adeus.
Tüm ana yolları kapatıyoruz.
Estamos a encerrar todas as estradas principais.
Arama ekibi oluşturacaklar ve küçük orman yollarını kapatacaklar.
Organizarão um esquadrão de socorro e bloquearão os acessos à floresta.
İkimizin farklı yolları var Anne, ama hayal ettiğin dünya benim de savaştığım dünya.
Temos métodos diferentes, Anne, mas a vida dos teus sonhos é a mesma pela qual eu luto.
Adamlarımı ve dostlarımı yoldaşlarıma sundum... ve korkunç durumumuza bakmanın... başka yolları da var.
Submeto-me aos meus companheiros e civis que existe uma maneira totalmente diferente de ver esta nossa triste situação.
Ancak ondan önce endorfin salgılamak istersen, kendini iyi hissettirecek başka yollar da biliyorum.
Mas se precisares libertar algumas endorfinas antes disso, conheço outras maneiras de te fazer sentir bem.
Biliyorum bunun zor olduğunu düşünüyorsun, ama inan bana, alternatif yollar daha kötü.
Sei que é difícil de entender, mas, acredita, a alternativa é pior.
- Sana ulaşabileceğim yolları sayamazsın.
Eu posso prejudicar-te de diversas maneiras.
Artık bir veliaht'sın, sıra sende. Yeni ticaret yollarını öğrenmem ve soylu çıkarlarımız doğrultusunda karışık oyunlar oynamam mı gerekiyor?
Então devo aprender sobre rotas comerciais e jogadas de poder para obter o apoio dos nobres?
Iris ise tıp diplomanı nasıl geri alabileceğinin yollarını arıyor. Tekrar mesleğine dönebilirsin.
E se, de manhã, começássemos à procura de um apartamento para nós os dois, e a Iris tem estado a fazer alguma pesquisa em relação a como recuperar a tua licença médica para que possas voltar a praticar.
Bizi bir araya getirmek için yorulmadan çalıştım. Bu yeni dünyada bir arada yaşamamız için yollar buldum. Bizi yeniden bir aile yapabilmek için her şeyi feda ettim.
Lutei tanto para nos reunirmos, encontrei formas de coexistir neste novo mundo, sacrifiquei tudo para sermos de novo uma família.
Boktan arabalarınız ve yollarınız için sağ olun bir de boktan bahaneler ülkesi için tabii.
Graças à merda dos vossos carros e à merda das vossas estradas e da vossa desculpa esfarrapada do País.
Aram, yerel polislere her yöne 3 km mesafedeki yolları kesmelerini söyle.
Aram, confirma se a polícia encerrou as estradas num raio de 10 milhas. No caso!
O, hesabından kimliğini bulamamamız için..... bütün yolları gizliyor.
Está a cobrir os seus rastos, o que significa que não vamos conseguir identificá-lo pela conta.
Dash, bunu arazi özellikleri ve GPS koordinatlarıyla birlikte Charlie'ye yollar mısın?
Dash, podes enviar isto à Charlie... - com especificações do terreno e coordenadas GPS?
Dün bisiklet yollarından birinde cesedi bulundu.
Ontem encontraram o corpo dele numa das pistas de ciclismo.
Ne arabaya sürmeyi biliyor, ne de yolları.
Não tem sentido de orientação. Nem sabe conduzir.
Bana bu yolları isyancıların kontrol edildiği söylendi.
Disseram-me que os Patriotas controlavam estas estradas.
Nehirde ise, sonunda Dengesiz Deniz Yolları'nı kontrol altına almıştım.
'No rio finalmente consegui ter HMS Estranho sob controlo.'
Lanet olası tramvay yolları.
Porcaria das linhas do eletrico.
Oh, hayır tramvay yollarından gitmek istemiyorum! Ah! Ah. Tramvay yolundayım!
Oh, nãoo, nao quero ir para a linha do elétrico Estou na linha do elétrico!
Ve ikincisi, Dünya üzerindeki bütün şehirler su yollarını çok az kullanıyor.
e numero dois, todas as cidades do mundo despresão as vias aquáticas.
Hepsinde tıkanmış yollar, tıkış tıkış trenler, dolmuş otobüsler var. Ve tam ortalarında bomboş bir nehir var. Birkaç ördek hariç.
Vão todos para estradas congestionadas, comboios cheios, autocarros sobrelotaods e, mesmo no meio, está um rio vazio, além de uns poucos patos.
Orası öyle. Su yollarının az kullanılmasına katılıyorum ama hovercraft çözüm değil.
- Pois, sim, eu concordo que as vias aquaticas são pouco usadas, mas o hovercraft não é resposta.
Benzinli Deniz Yolları'nda ise Hammond'un geri dönüşü beni endişelendirmiyordu. Çünkü açık ara liderdim.
No HMS Petróleo, eu não estava preocupado com a recuperação do Hammond porque a minha vantagem era imensa!
Ana yollar 8 şeritliydi.
As ruas principais tinham 8 faixas de largura
yan yollar da çok dar değildi.
.. e as ruas secundárias não eram muito mais pequenas.
Mike yollarına çıkmış oldu.
O Mike só ficou no caminho.
Sinirsel yollar etkinleştirildi.
Vias neurais activadas.