Yükseklik traducir portugués
500 traducción paralela
Kalan iki alman yükseklik kazandı ve artık David onların merhametine kalmıştı.
Os dois alemães restantes ganharam de novo altitude. David está nas mãos deles.
Dr. Collins'in yükseklik hastalïgïnda yeni bir arastïrmasï var.
O Dr. Collins estuda o mal da grande altitude.
Sonuncusu yükseklik hastalïgï mï ya da bilinç kaybï mï yoksa fazladan akïllï ameliyat mï bilmiyoruz.
Não sabemos se este último se deveu ao mal da altitude, a desmaio, ou a operação expedita de mais.
Simdi bilinç yitimi ve yükseklik hastalïgï konusunda arastïrma fikirlerim var.
Agora, tenho ideias para um estudo sobre desmaios e mal das altitudes.
Hïzla yükseklik kaybediyorsun.
Está a perder altitude a olhos vistos.
Yükseklik hastalïgï olmalï.
Deve ser o mal das grandes altitudes.
Yükseklik cevabïn.
A resposta é a altitude.
Yükseklik calïsmanïz icin de pilot, ne zaman ona gelirseniz.
E como piloto no estudo da altitude, quando o iniciarem.
Yükseklik arttïkça, hareketlerinizi idare etmekte ve düzgün uçmakta daha da zorlanacaksïnïz.
Quanto maior a altitude, maior a dificuldade em coordenar os movimentos que permitem pilotar bem.
Yükseklik arttïkça, kanït güçleniyor.
Os vestígios de bolhas aumentam com a altitude.
Yükseklik hastalïgïnïn sebebini bulmalïyïz.
Temos de encontrar a causa para o mal da altitude.
Yükseklik hastalïgïnïn ne oldugunu bilmiyoruz ama durdurmayï biliyoruz.
Não sabemos o que é o mal da altitude, mas sabemos como evitá-lo.
Bu demek ki yükseklik çalïsmasïna baskasïnï bulmalïyïz.
Precisamos de outro para a pesquisa de grande altitude.
Joe, bu yükseklik yeter.
Joe, não suba mais.
Yükseklik korkusu olan bir kadın hastam bir kadın ve erkeğin Brezilya'da geçirdiği kazayı anlattı.
Uma paciente minha que tinha fobia de altura... contou-me sobre um acidente com um casal no brasil quando esteve lá.
Bu arkadaş Salt Lake City'de sevgilisini kaybetmiş. Sonra konuşmaya devam ediyor ; yükseklik 1.6 kilometreymiş.
O cara perdeu sua garota em Salt Lake City,... então fala que a altitude é de 1.800 metros.
- Derdin ne? - Yükseklik. Beni esnetiyor.
A altitude me dá sono.
- Yükseklik 65.
- Elevação 65.
Yükseklik, ani sıcaklık değişimi ya da kozmik ışınlarının etkisinden dolayı olmuş olabilir.
Será a altitude, a temperatura, ou os raios cósmicos.
Yükseklik 320 kilometre.
Altitude : 320 quilómetros.
Karısını korumak için her türlü önlemi almıştır. Bay Ferguson'un zayıflığının, yükseklik kokusunun,... kendisine en çok ihtiyaç duyulduğunda... onu yarı yolda bırakacağını bilemezdi.
Tomara todas as precauções para proteger a mulher, não podia adivinhar que as vertigens do Sr. Ferguson o deixassem paralisado quando foi mais necessário.
... benim yükseklik korkum vardır.
mas tenho vertigens.
Uzunluk, genişlik ve yükseklik.
Comprimento, largura e altura.
Yalvarırım, beni dinleyin hanımefendi, yükseklik korkum var, kalbim sıkışıyor!
Está suando! O rogo! Sofro de vertigem!
Yükseklik... 200 feet, alçalın.
Altitude 200 pés e mantenham-se baixos.
Yükseklik 13 artı 10.
O intervalo de tempo é de 13 mais 10.
Yükseklik kaybediyoruz.
Não há nada mais para deitar fora. Não há mais nada para...
Onlara 4 tane H.E. verin, maksimum yükseklik ve boruyu imha edin.
Disparem 4 A.E. Em elevação máxima e destruam o canhão.
Şİmdi yükseklik ölçere bakıyoruz. Neye?
Agora estamos vamos olhar para o altímetro.
Yükseklik ölçere.
- O quê? - O altímetro.
Yükseklik ölçer.Tamam.
- Altímetro. - Isso mesmo.
Yükseklik ölçer.Tamam.Acele et.
- Altímetro, certo. - Depressa!
Yükseklik, 6 bin.
Altura, 1800 metros.
Yükseklik?
Altura?
Gösterge cihazı, Kartezyen koordinatlarını, ve yükseklik açılarını saptayarak bizi aradığımız bebeğe ulaştıracak.
A matriz de visionamento traça as coordenadas cartesianas e os ângulos de altitude para obtermos a posição exacta do nosso querido.
Kennedy, iniş normallerinin altında olan bir azami yükseklik bildirmekte, bir süre daha oturup beklemek durumundayız.
O Kennedy anuncia um tecto abaixo do normal para aterrar, portanto, teremos de esperar um pouco mais.
Yükseklik korkusu mu?
Vertigens?
Yükseklik duygusundan kaynaklanmalı ya da öyle bir şey.
Talvez querem pensar que são superiores, ou algo assim...
- Yükseklik 1, 600.
- Altitude 2500 m.
Yüksekten korkarım, yükseklik fobim var.
Eu tenho medo de altura, eu sou acrofóbica.
- Yükseklik.
- Altímetros.
Kolombiya 409, Aletle İniş Sistemi ( ILS ) yükseklik önlemeyle aynı yönde ilerleyin.
Columbia 409, mantenha este rumo e altitude para interceptar o sistema de aterragem.
- Yükseklik kaybediyoruz.
- Estamos a perder altitude.
Sana o zaman her şeyi söylememiştim bende yükseklik korkusu olabilir.
Bom, na altura não te contei tudo. - Mas tenho tendência a enjoar em aviões.
Yükseklik Korkusu.
Medo das alturas.
Yükseklik Korkusu, tehlikeli bir düşman olabilir.
O medo das alturas pode ser um perigoso inimigo.
Yükseklik Korkusunu yenmenin tek yolu, onla savaşmaktır.
A única maneira de vencer o medo das alturas é combatê-lo.
Gördüğünüz gibi, biz bir dizi analitik seans uygulamaya başladık. Onun, Yükseklik Korkusu'nu yenmesine yardımcı olmak için.
Sabe é que estamos a ter uma série de sessões analíticas para o ajudar a ultrapassar uma doença muito grave, conhecida por Medo das Alturas.
Hala yükseklik kaybediyoruz.
Nalgum lugar sobre o Mar do Norte, acho eu.
Bak bakalım yükseklik korkum var mıymış.
P'ró diabo com as vertigens. Olha só.
- Ama minimum yükseklik kuralı vardır.
- Mas respeitam uma dada altitude.