Yürüme traducir portugués
457 traducción paralela
Bileğim burkuldu. Sakın yürüme.
Estou bem, só torci o joelho.
Bu yürüme işini asla tamamlayamayacağız.
Meu Deus, nunca mais acabamos este passeio.
Ama yürüme havamda değlim, yemek havamda da değilim.
É que não me apetece passear e nem comer.
Böylece yan yana yürüme fırsatı bulursunuz.
... para pôr os dois a andar juntos, corretamente.
- Sasabeye yürüme mi istiyorsun?
- Quer que eu vá a pé até Sasabe?
Louis, yürüme yolunu kürü, olur mu? Peki, efendim.
- Louis, vá entregar isso, pode ser?
Orası yürüme mesafesinde, değil mi?
É uma distância que dá pra caminhar, certo?
Evet, yürüme mesafesi işte.
É, dá pra caminhar.
Hemşiren olarak ısrar ediyorum. O kadar hızlı yürüme.
Como sua enfermeira, insisto.
Bir erkeğin devlerle yürüme hayalleri vardır.
Um homem sonha caminhar junto aos gigantes.
Dur, yürüme.
Não te mexas.
Yürüme.
Está quieto.
Yürüme.
Não andes.
Her tünele yürüme yoluyla ulaşamayız.
Não podemos percorrer todos os túneis a pé.
- Yürüme grevi yok.
- Não há greve de andar a pé.
Sol tarafta ama eminim ki ilk yarışma olan düz çizgi üzerinde yürüme yarışmasında yerini bulacaktır.
e para a esquerda, mas em breve retomará a trajectória correcta... na primeira prova que consiste em caminhar sobre uma linha recta.
Yürüme hızında hareket etme izni almıştık. Top atışları önümüze düşüyordu.
Ficamos a poucos passos da artilharia que caía à nossa frente.
Dürüst olmak gerekirse, Majesteden, parkta yürüme iznini esirgemememiz gerektiğini düşünüyorum.
Com toda a sinceridade, não gostaria de negar a Sua Majestade... Autorização para sair para um passeio no parque.
- Guruba doğru yürüme?
- Caminhar para o pôr-do-sol?
Hızlı yürüme!
Não vás tão depressa!
Biri bu yürüme halısını yolumdan çekecek mi?
Alguém tira esta carpete ambulante do meu caminho?
Simdi dinle... Seninle konuşurken arkanı dönüp yürüme.
Não me vires as costas enquanto eu estiver a falar contigo!
Otur Baltar. Yürüme.
Sente-se, Baltar, não ande tanto.
Ciddi yaraları var beyin sarsıntısı, ve hayatının geri kalanında yürüme kabiliyetini bozacak olan ciddi sırt travması.
Sofreu várias lacerações... uma contusão, e um severo trauma na coluna que o deixaria, incapacitado para o resto da vida... na sua capacidade de andar.
Yürüme. Yürüme.
Não atravessem.
Yürüme. Yürüme. Yürüme.
Não atravessem.
Sana o kadar hızlı yürüme dedim.
Por favor, não vás tão depressa. Estou de rastos.
- Ben sadece kadife pantolonla bacakları birbirine sürtmeden yürüme tekniğim üzerinde çalışıyordum.
Estava a trabalhar na minha nova técnica de andar em calças de fibra, de modo a eliminar o ruído de quando as coxas roçam.
Meydanda bir ileri bir geri yürüme fikrimden... hoşlanmayan başka kimse var mı?
Todos os outros estão contentes com o meu plano... de marchar praça acima, praça abaixo?
Geri kalanlarınız, meydanda bir ileri bir geri yürüme... fikrimden yeterince hoşnutlar mı?
Todos os outros estão satisfeitos por participar... no meu esquema de marchar praça acima, praça abaixo?
Surat, yürüme, ses hepsi aynı.
A cara, o andar, a voz, é tudo parecido.
Ray Brower'ın gerçekliği yakınlaşıyor ve o sıcakta bize yürüme gücü veriyordu.
A realidade do Ray Brower aumentava e fazia-nos continuar, apesar do calor.
Bana bu kadar yakın yürüme. - Tamam.
Não se chegue tanto a mim.
O yürüme dedi.
Diz "Não Atravessar."
- Yürüme dedi.
- Diz "Não Atravessar."
Yürüme.
Não atravessar.
Tekrar yürüme ihtimalin çok düşük.
A possibilidade de voltares a andar é mínima.
Yakı nlarda oturuyor olmalısın, yürüme mesafesinde.
Deve viver por perto, ou a uma distância caminhável.
- "Evi çal mı?" - "Kasti yürüme mi?"
Roubar um ponto? Faze-lo andar de propósito?
Parmak eklemlerini yerde sürüklemeden yürüme egzersizi yapabilirsin.
- Sim. Pratica andar sem arrastar as mãos pelo chão.
Karısı yürüme bandında olduğunu söyledi. Ölmeden önce bırakmış.
A mulher diz que ele andou na passadeira rolante antes de cair para o lado.
Kendime veya başkasına zararım olmaz. Ama tek başıma yürüme iznim yok.
Mas não me permitem andar sozinho.
Hızlı yürüme.
Não andes muito depressa.
Kardeşim, çok hızlı yürüme.
não andes tão depressa.
Yani yürüme mesafesinde mi diyorum?
Quero dizer, está ao alcance a andar a pé?
Ya da kuzenimleyken. Bu yürüme işinden sıkılmaya başladım. Evet, ben de Lucky.
Estou farta de andar a pé sim, eu também, Lucky
Yürüme hariç.
Excepto quanto ao andar.
En azından rüzgara karşı yürüme artistliğini yapmadı.
Bem, pelo menos não caminha contra o vento.
Buradan 3 günlük yürüme mesafesi. Ben olsam bu havada yürümezdim.
Eu não caminharia com este tempo.
Çok hızlı yürüme.
Não tão depressa. Eles chegaram.
Bu yolda yürüme.
- Não!