Yüzüğü traducir portugués
3,061 traducción paralela
Claddagh arkadaşlık yüzüğü.
Um anel de amizade.
O yüzüğü çok sevdiğimi biliyorsun.
Sabes que adoro esse anel.
Yüzüğü satmaya çalışabilir.
Ele pode tentar penhorar o anel.
Onun yüzüğü hiç bir şeyi incitmeden bir çeşit geri dönüşümlü metalden yapılmış. Benim ki eski moda güzel bir elmas.
A aliança dele é feita de metal reciclado, que não prejudicou nada nem ninguém, e a minha é feita de diamantes.
Küçük parmağında bir yüzüğü boynundaki zincirde taşıdığı 100.000 dolarlık şanslı poker fişi vardı. Hepsi o.
Ele usava um anel no dedo mínimo... e uma ficha da sorte de 100.000 $ numa volta no pescoço.
Gönül eğlendirmek istediğim zaman yüzüğü takmam.
A mamã não deixa que o anel impeça uma boa festa.
Uğraşıyorum, Hank, İstersen şans yüzüğü verebilirim.
Se tivesse descoberto, Hank, já tinha avisado.
Hadi, git ver o zaman yüzüğü. Bak kutu da ne güzel uydu buna.
Então, entrega-lhe o anel.
- Yüzüğü diyorum, veremem.
- O quê? - Entregar-lhe o anel.
- Yüzüğü tak.
- Colocar o anel.
O taktığın, Ulusal Muhafız mühür yüzüğü, değil mi?
É um anel com sinete da Guarda Nacional, que está a usar, não é?
- O yüzüğü çok sevdiğimi biliyorsun!
- Sabes que adoro aquele anel!
Yüzüğü alet ederek, Danny ile oynadım.
Eu meti-me com o Danny... com o anel.
Bu, Sally'nin yüzüğü.
à ‰ o anel da Sally.
- O yüzüğü ne kadar sevdiğimi biliyorsun!
- Tu sabes que adoro aquele anel!
Ev, yüzüğü almanı istedi.
A casa queria que tu tivesses o anel.
Bay Balagan, ben Rosemary'nin yüzüğü için çok üzgünüm.
Sr. Balagan, eu... sinto muito pelo anel da Rosemary e tudo o resto.
15 dakika boyunca hırsızlar ve nişanlımın yüzüğü arasındaki tek şey bir yapışkanlı kağıttı.
Durante 15 minutos, só um post-it separava-os do meu anel.
Linda, yüzüğü duyunca dedi ki :
Quando a Linda falou do anel, disse :
Peki bir kadın yüzüğü olduğunu nereden bildi? Kadın yüzüğü diye belirtmemiştim, değil mi?
Mas como sabia ser um anel de mulher?
Milkshake'in içinde yüzüğü bulacak ve ben de haydi "bağlanalım" diyecektim.
Ela ia encontrar o anel no batido de leite e eu ia dizer-lhe, vamo-nos engatar.
Bir Claddagh yüzüğü.
Um anel Claddagh.
10 yaşındayken sana bir Claddagh yüzüğü vermiştim.
Eu dei-te um anel Claddagh quando fizeste 10 anos.
Nişan yüzüğü, evlilik yüzüğü, acı çekme.
Anel de noivado, aliança e coleira.
Tecavüze uğradım. Saldırgan sol elimi kırmıştı. Hastanede yüzüğü kesmek zorunda kaldılar.
Fui violada, o agressor partiu-me a mão, tiveram de cortar o anel, no hospital.
Yüzüğü takmak istemiyorsan,
Se não queres usar o anel, não deverias usá-lo.
Yüzüğü taktığını görüyorum.
Vejo que está com o anel.
Yüzüğü öp, seni budala.
Beije o anel, seu tolo.
Sana yüzüğü alacaktım, ama evlilik düşünmediğini söyledin.
Ia dar-te um anel, mas... Disseste que não eras do tipo casadoiro.
Bir genç, radyoaktif bir örümcek tarafından ısırılır, cesur bir pilota bir güç yüzüğü verilir, Kripton gezegeninden bir uzaylı Dünya'ya gelir.
Desde um inábil adolescente que foi mordido por uma aranha radioactiva. Um atrevido piloto de teste a quem foi outorgado um poderosíssimo anel. Um alien do planeta Krypton que aterrou na Terra.
Yüzüğün lanetli olduğunu ona söyledim, eğer yüzüğü satarsa, laneti kaldırmış olacak, ve sen gerçek aşkı bulabileceksin.
Disse-lhe que o anel é amaldiçoado, que se ele vender, vai acabar com a maldição, e vai poder encontrar o seu verdadeiro amor.
Tüm ponpon kızların böyle bir Yüzüğü olsa ne kadar iyi olurdu.
Como seria bom se todas as meninas da claque tivessem um anel destes?
Salaak, bu kimin yüzüğü?
Salaak, de quem é este anel?
Yüzüğü mü beğenmedin? Sorun yüzük mü?
Não gostaste do anel?
İki hafta önce içinde nişan yüzüğü bulunan bir yüzük kutusu getirmiştim eve.
Há duas semanas, levei uma caixinha com um anel de noivado.
Liam yüzüğü arabamın üzerine bıraktı.
O Liam com um anel no capô do meu carro.
Eğer yüzüğü geri vermiş olmasaydı şu an onunla evli olacaktın.
Se ela não te tivesse devolvido o anel, estarias casado com ela agora.
- Ne yüzüğü ya? - Evlilik yüzüğü.
- A minha aliança.
Hafta sonu bu yüzüğü isteyecek biri yok, değil mi? Ne?
Alguém vai sentir falta deste anel durante o fim-de-semana?
Onun yüzüğü olmadığını hissetmiştim zaten.
Algo me dizia que não era dela.
Sloan'ın nişan yüzüğü.
O anel de noivado da Sloan.
Belki de yüzüğü buradaki en ayık kişiye vermeliyiz.
Talvez devêssemos leiloar este anel à pessoa mais sóbria da sala.
Annemindi. Bana evlenme teklifi edeceği zaman babam Paul'a vermiş bu yüzüğü.
O meu pai deu-o ao Paul quando me foi pedir em casamento.
Anneni severdim ve bu yüzüğü de çok sevdim.
Eu adorava a tua mãe e adoro esse anel.
- Yüzüğü o yüzden istiyorum işte.
- Por isso quero um anel, por me sentir um pouco prostituta.
Rosemary o yüzüğü çok severdi.
Sim.
Sana tecavüz ederken o yüzüğü takıyordun.
Estavas a usá-lo quando ele te violou.
O bir nişan yüzüğü.
É um anel de noivado!
Nişan yüzüğü.
O anel de noivado.
Yüzüğü aldım.
- Recebi o anel.
Ben hiç sevemedim bu yüzüğü.
Era da minha mãe.