Zanlı traducir portugués
2,114 traducción paralela
Konuk listesindeki Melissa Walls, baş zanlımız.
A Melissa Walls estava na lista de convidados, a nossa principal suspeita.
Buna, "suç işlendiği anda zanlının başka yerde bulunduğunu ispat etmesi" denir.
- Chama-se álibi.
Erkek zanlı vuruldu.
Temos um suspeito abatido.
Bilimin en güzel yanı da her zaman zanlıyı aydınlatmasıdır!
A grandeza da ciência é que ilumina sempre o seu sugeito.
Size hatırlatırım kendisi mağdurdur, zanlı değil!
Devo lembrá-los que ela é uma vítima e não uma suspeita. - Só queremos protegê-la.
Zanlının cinayeti işlediğini de ispatlayamıyoruz.
Não podemos provar que qualquer dos suspeitos tenha cometido o crime.
Zanlı, Susan'ı bekliyor gibiymiş.
Disse que o suspeito parecia estar à espera da Susan.
Tek zanlım, yılda 30 bin kazanıyor ama yeni bir balıkçı teknesine 40 bin dolar vermiş.
O meu único suspeito ganha 30 mil por ano, e gastou 40 mil num novo barco de pesca.
Tutuklanan hiç zanlı yok ve Federal hükümet araştırmaya hala devam ediyor.
"Os culpados nunca foram detidos " e o governo federal continua a investigação.
Katil Zanlısı Pedro Hernandez.
Suspeito : Pedro Hernandez
Flört piliç kozunu oynamaktan hoşlanmam özelliklede bir cinayet zanlısıyla. Beni rahatsız ediyor.
Não gosto de jogar a carta de "maria-chuteira", ainda mais com um suspeito de homicídio, me deixa desconfortável.
Kesinti cinayetlerinde hala bir zanlı yok.
Não há suspeitos nos assassínios dos apagões.
Kırmızı'dan birkaç binlik tırtıklayan Ronald Warsaw diye bir zanlıyı göreceğiz.
Vamos ver um suspeito, Ronald Warsaw, que acabou com os negócios do Red por uns dólares. Óptimo.
Terörist zanlılarını taşımaktan mı bahsediyorsun?
Está a referir-se a transporte de suspeitos de terrorismo?
- Senin zanlı mı?
O teu suspeito?
Birçok davadan cinayet zanlısı olarak aranıyor. Erkek arkadaşlarını öldürüyor.
A Carlyle é procurada por homicídio em múltiplos casos.
Dikkat, iki zanlı da yakalandı.
Central, já tenho os dois comigo. Vou a caminho da esquadra.
Dava 41 yaşındaki katil zanlısı Samuel Hayes etrafında dönüyor.
O julgamento é sobre o acusado de assassínio Samuel Hayes, 41.
Bir zanlı bulunca işimize yarayacaktır.
Será útil quando apanharmos o suspeito.
Katil zanlısı- - Cezaevinde bu adam tarafından ziyaret edilmiş.
O acusado de assassínio tem sido visitado muitas vezes... por este homem na prisão.
Eski patronu Smitty Brown. Bizce, katil zanlısının mahkum olursa onu ispiyonlayacağından korkuyor.
Pensamos que ele está preocupado que o seu assassino vá traí-lo se for condenado.
- Diyene bak! Baş zanlıyı tanımadığını söyledin.
Disse que não conhecia o principal suspeito.
Evet. İki kişi öldü, en büyük zanlı da sensin.
Duas pessoas estão mortas e você é o principal suspeito.
Kendimi zanlı gibi hissetmeye başlıyorum.
Estou a começar a sentir-me como um suspeito.
Kaçakçılık zanlıları Florida açıklarında vurulmuş.
Suspeitos de contrabando foram atingidos na costa da Flórida.
Bir zanlı cümleye "bak", "dinle" ya da "yani" diyerek başlarsa köşeye sıkıştığı anlamına gelir.
Sabes, quando um suspeito começa a dizer o que estás a dizer com "olhar", ou "aqui" ou "isso" normalmente significa que se sente encurralado.
Eli David zanlı olsaydı, koruması ölmüş olsa bile...
Se Eli David era suspeito, mesmo com a sua própria guarda morta.
Yapacağımız bir değişikliği zanlımız da fark edebilirdi.
Qualquer mudança poderia ter alertado nosso culpado.
Zanlıyı transfer için getirebilirsiniz.
Obrigado, Jim, muito bom. O suspeito está pronto para ir.
Zanlı, Dublin'in sürekli üzerinde taşıdığı elmasın peşinde olabilir.
O culpado estava atrás do diamante que o Dublin sempre carrega consigo.
Kusura bakmayın ama siz de bir numaralı zanlı ile birlikte yaşıyorsunuz.
E, com todo o respeito, você juntou os trapos com o principal suspeito.
Zanlının tahrik etmesinden başka bir şey değil.
São suspeitos a chorar. Não.
Hâlâ zanlı durumda.
Ele ainda é suspeito.
Polisi ararsan seçmelerin birincisi olacağına zanlıların birincisi olursun.
Se chamares a polícia, vais de número um na convocatória para a selecção a principal suspeito de homicídio.
En azından zanlının yüzüne iyice bakabildim.
Pelo menos consegui ver bem a cara do suspeito.
Altı zanlı... Erkek Beyaz, siyah ve İspanyol.
Seis suspeitos : brancos, negros e hispânicos.
Ama ölü bir zanlınız var.
- Mas um está morto.
Geçtiğimiz dört haftada tam bir hayaletti. Peki ya diğer zanlılar?
Nas últimas quatro semanas,... ele foi um fantasma.
Yada belki de diğer zanlılardan birinin Lee'yi vurmak için iyi bir sebebi vardı yada kurbanlardan birinin silahı vardı.
Ou um dos comparsas teve motivo para atirar no Lee, ou talvez alguma vítima estava armada.
Peki yada diğer dört zanlı? Kimlikleri?
E outros quatro comparsas?
Diğer zanlılar pek gözükmüyor, değil mi?
Nada de mais sobre os comparsas.
Bak bakalım zanlılardan Bronx'ta yaşayanları biliyor muyuz?
Veja se acha algo sobre os comparsas.
"Şarap mı?" Evet, konuşmayan zanlılara bunu izletmeliyiz.
"De vinho?" Pois, devíamos mostrar aquilo aos suspeitos que não falam.
Cinayet zanlısı olan birini yakalamasınlar diye polise yalan söyleyecek değilim ya. Bir sınırım var.
Não minto a polícias que andem atrás de um suspeito de homicídio.
Bir cinayet zanlısını arıyoruz. Emily!
Procuramos um suspeito de homicídio.
Cinayet zanlısı arayan 2 polis ev halkının başı belada olabilir düşüncesiyle bir eve giriyor.
Dois polícias à procura de um suspeito de homicídio entram numa casa cujos ocupantes podem estar em perigo.
Polisler zanlıyı tutukladı ama dava açılamadı ve fail serbest kaldı.
Prenderam um suspeito, mas não tinham um caso e o tipo foi solto.
Bir yıl sonra aynı zanlı vurularak öldürüldü.
Um ano depois, o mesmo suspeito foi morto.
Zanlının eşkalini verebilirseniz bir kompozit oluşturabilirim.
Se me der uma descrição do suspeito, posso criar um retrato falado.
Franklin Parkı'ndaki zanlıyı tanıyorsanız lütfen yerel emniyet teşkilatıyla irtibata geçiniz.
Considerado um suspeito pelo homicídio no parque. Entre em contacto com as autoridades...
Zanlı o resimdeki adam değil...
O tipo neste esboço não é o nosso suspeito.