English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ Z ] / Zekamın

Zekamın traducir portugués

43 traducción paralela
hayatın seni başka yerlere götürdüğü zamanlarda zekamın bir erdem olarak görüldüğü yerler mi?
- Quando? Quando a tua vida te levar a lugares de que nós apenas ouvimos falar. Lugares onde a minha inteligência seja um recurso?
Bir gün olsun zekamın önüne geçemezler.
E mesmo que viesse a tê-los, nunca subjugariam a minha inteligência.
... doktor doktor gezerdim. Bilmiyorum Max.Belki de bu şey zekamın kaynağıdır.
Não sei, Max, acho que pode ser a fonte da minha inteligência.
Evet, şey, sonunda kendi zekamın ağırlığının altında ezildim ve kendimi vurdum.
Eu não aguentei ser tão genial e dei um tiro na cabeça.
Dikkat et, bu alet... benim keskin zekamın etkileyici bir buluşudur.
E se quer saber, este mecanismo é uma invenção notável da minha própria autoria.
Ne yani muhteşem zekamın sadece 1 ve 0 larla ilgili olduğunu mu düşündün?
Pensavas que o meu génio se limitava a "0" e "1"?
Şimdi yapacağımız ise gösteri dünyası dehası zekamın kutlamasıdır.
O que é que temos aqui... é o máximo do meu reinado de entretenimento... o padrão pelo qual todos os competidores serão comparados.
Silah taşımam, keskin zekamın dışında tabii.
Sou a que não tem arma, para além do meu humor.
Bertram'ın kendini etkilemeden benim zekamın atasal kaynağını yok edecek kadar geriye gitmesi gerekiyordu.
O Bertram tinha que voltar atrás gerações suficientes para ter a certeza que estava a afectar a fonte ancestral do meu génio, sem afectar a dele.
Ticari zekamın karnını bu kadar ağrıtacağı hiç aklıma gelmemişti.
Não sabia que a minha perspicácia nos negócios a interessava tanto!
Zekamın sınırı yok.
ADN RECONHECIDO FECHE O PAINEL PARA CONTINUAR Não há limite para o meu mau génio.
Çoğu benim zekamın ötesinde.
Boa parte está além da minha compreensão.
Zekam hâlâ bir insanın zekasıydı.
A minha inteligência era ainda a de um ser humano.
Hayatta kalıyorum çünkü savaşı kazanan zekam oluyor, birlikte yaşamalarını sağlıyor.
Sobrevivo porque a minha inteligência ganha, e faz com as metades vivam juntas.
Doktor Zee uzayın derinliklerinde ilerlerken doğarak bize katılmış bizim zekamızın çok ötesinde bir dehadır.
Doutor Zee nasceu no espaço profundo Um prodígio com avançada mutação cerebral com uma grande inteligência.
Anlıyorsunuz ki benim zekam... sizinkini aştı, Dr. Angelo. Anlamadığınız şeylerden duyduğunuz korkunun... bu çalışmayı engellemesine izin veremem.
A minha inteligência superou a sua, Dr. Ângelo... e não posso permitir que o seu medo do desconhecido...
Zekamız bize şunu gösterir ki,... dünya dışı canlılar haricinde, dünyanın yönetimi insanoğlunun elindedir.
A nossa inteligência assegura que, ao impedir a entrada de vida alienígena, viveremos como governantes do mundo.
Bay Mallory, Hayatımın uzun yıllarını zekamı geliştirmeye adadım ki, böyle karmaşık bir konuyu açıkça anlatabileyim.
Sr. Mallory, dediquei muitos anos da minha vida a desenvolver a minha cosideravel inteligência para que pudesse expôr um assunto tão complexo como este com clareza.
... zaman, üzerinde çalıştığımız bütün davaları bırakıp tüm zekamızı ve yaratıcı çabalarımızı o insanın hayatını mahvetmek için kullanacağız.
Fui claro? Não é apenas vingança.
Bakın, siz benim zekamı mı denemek istiyorsunuz?
Quer comparar inteligências?
Haklısın. Erkek kardeşlerim ona uygun zekam yok derdi.
Os meus irmãos diziam que eu não tinha cabeça para isso.
Seni basitçe iletişim sistemine bağlarız, daha önce yapay zekamızın yaptığı gibi zihnini araştırmasına izin verirsin, ve Kaptan Janeway'in planları sisli bir yataktaki mücevher gibi görünecek.
Nós simplesmente ligaremos você ao nosso sistema de comunicações, permitindo que nossa inteligência artificial sonde sua mente como fez antes e os planos da Capitão Janeway serão revelados, como uma jóia perdida na neblina.
Zekam ve hukuki deneyimim olmadığını ve Ed'in inancını yitirdiğini görerek.
Como não tenho cérebro nem formação legal e aqui o Ed estava a perder a fé...
Aslında, Dwight'ın dahiyane hesap yeteneği ve benim sınır tanımaz zekam sayesinde gazete dağıtım işinde bir milyonuncu üyeye ulaştık!
Na verdade, graças à gestão brilhante do Dwight, e à minha genialidade infinita, a nossa rota de jornais tem mais de um milhão de clientes!
Zekamı sınarsın demek.
A fazer de mim parvo.
O cihaz benim parlak zekam sayesinde bulundu, bir de itiraf etmek istemesem de, Zelenka'nın biraz yardımıyla.
Aquele dispositivo foi encontrado graças ao meu brilhante intelecto e, por mais que odeie admiti-lo, a uma pequena ajuda do Zelenka.
Gerçekten... Gerçekten burada, benim zekamı sorguladınız.
Realmente, pegaram com a minha inteligência.
İnanılmaz zekam ve ustalığımın eseri kargaşa aletleri.
O meu espantoso intelecto. E queda para construir objectos de destruição.
Dünyanın dört bir yanında vahşi doğada hayatta kalmak için zekamızı kullanıyoruz. Şehir ışıklarından çok uzakta vahşi doğayla baş başa.
Por todo o mundo, ainda usamos nossa inteligência para sobreviver nos lugares mais selvagens, longe das luzes da cidade, cara a cara com a natureza bruta.
Arapların en yaşlısı gibi hepsini zekam ile alt ettim.
Tal como os mouros de antigamente, sou mais astuto que todos eles.
Aynı şekilde bilgisayarlarda, bizim zekamızın gelişmiş uzantılarıdır.
As máquinas cibernéticas não são em nada diferentes : nada mais são que ferramentas de extensão que expandem as nossa capacidades.
Zekam ve takımımın cesaretiyle.
Com a minha inteligência e coragem da minha equipe.
Bu adres ve bizim zekamız sayesinde... sen ve kızın çok güzel bir aile birleşmesi yaşayacaksınız Şerefe!
Tu e tua filha terão uma reunião de família em breve.
Eğer üstün zekamız, türümüzün ayırt edici özelliğiyse tıpkı diğer canlıların, kendi avantaj sağlayan özelliklerini yavrularının gelişimi, soylarının devamı ve varlığımızı mümkün kılan doğa dokusunun sağlam kalması adına kullandığı gibi biz de zekamızı kullanmalıyız.
Se a nossa maior inteligência é a imagem de marca da nossa espécie, então deveríamos usá-la, como todos os outros seres usam as suas vantagens diferenciadoras, para ajudar a garantir que os seus descendentes vingam, que a sua hereditariedade é transmitida e que o tecido da natureza que nos sustém está protegido.
Ama tek ayırt edici özelliğimiz zekamız ise onu daha iyi kullanmayı da öğrenmeliyiz. Onu geliştirmeliyiz. Sınırlarını ve kusurlarını anlamalıyız.
Mas se a nossa inteligência é a única vantagem, temos de aprender a usá-la melhor, a aguçá-la, a entender os seus limites e deficiências.
Zekamızı, kedilerin saldırmadan önce gizlenme yeteneklerini kullandığı gibi veya sopa çekirgelerinin kamuflajlarını kullandığı gibi kullanabilmeliyiz.
A usá-la como os felídeos usam a dissimulação antes de ressaltar. Como o inseto-pau usa a camuflagem.
Tüm kanallarda olmasını geçtim Oliver'ın kardeşinin sevgilisinin ekibinizden birisi olduğunu çıkaracak kadar zekam var.
Além de estar a ser divulgado em todos os canais, não sou assim tão parvo e percebi que o namorado da irmã do Oliver é, obviamente, um membro da tua equipa.
IQ seviyem 140, üç tane de doktoram var. Zekamı aşağılamak oldukça zordur ama az önce başardın sanırım.
Tenho um QI de 140 e três PhDs, é muito difícil ofenderem a minha inteligência, mas acho que acabaste de o fazer.
Bana bağırabilirsin, çığlık atabilirsin defterdeki herkesi aramamı söyleyebilirsin ama bana bir iyilik yap ve sakın benim zekamı küçümseme!
Pode gritar-me, pode berrar comigo, pode insultar-me, mas faça-me um favor... não insulte a minha inteligência.
Ama zekam bazılarının söylediğinin aksine garip aksanınızı fark edecek kadar keskin hâlâ.
Mas a minha inteligência, apesar do que dizem, continua afiada o suficiente para detectar o seu sotaque estranho.
Sadece bizim zekamız değil Virginia halkının zekası onu zarif ve vatansever First Lady'lerden biri yaptı. Kim sessizce ve gururla, bu büyük ulusun önüne çıkarıp onu First Lady yaptı?
Não só a nossa inteligência, como ao povo da Virgínia, e a todas às graciosas e patrióticas Primeiras-Damas que silenciosamente serviram com orgulho o nosso país antes dela.
1973'te böyle bir adamla karşılaşmak nasıl bir şeydi düşünebiliyor musun? Zekamı bir erkeğin ki kadar ciddiye alan biriyle kadınlara yardım etmeyi hayatının anlamı olarak benimsemiş biriyle?
Faz alguma ideia de como foi encontrar um homem como este em 1973, alguém que aceitou o meu intelecto tão seriamente como o de um homem, alguém que lutou, que fez como o trabalho da sua vida, ajudar mulheres?
Kendi yapay süper zekamızın da benzer çekirdeğini tasarlamaya başladım.
Comecei a incubar um kernel similar da nossa própria ASI.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]