Zenginlik traducir portugués
381 traducción paralela
Evlilik mi, zenginlik mi?
O casamento ou o luxo?
"Zenginlik, yol, güzel giysiler ve yakışıklı esmer bir adamla evlilik görüyorum." "Sizi çok mutlu edecek hanımefendi."
Vejo riquezas, viagens, belas roupas e... um casamento com um belo jovem, que fará você feliz.
Müthiş bir zenginlik.
São fortunas.
- Size ne sunuyor? Zenginlik? Aile?
- O que é que ele lhe pode dar?
Güzel dostlukları menüye zenginlik katacaktır.
O prazer da companhia deles vai complementar o cardápio.
- ve zenginlik dolu bir yaşam dilerim.
- E toda a prosperidade.
13 yıl sonra, içki yasağı ortadan kalktı ve arkasında zenginlik ve güce alışmış suçluları bıraktı ve bu suçlular, halkın yeniden doğmuş yasa ve adalet olgularına alışamadılar.
Apsós 13 anos, a Lei Seca acaba, deixando um círculo criminoso habituado à riqueza e ao poder, mas, na sua maioria, incapaz de lidar com a nova situação, com a reivindicação pública de que a lei e a ordem devem voltar a reinar.
Dünyada herkesi doyuracak kadar zenginlik var.
A terra é rica e pode prover às nossas necessidades.
Dostumuz Birherari'ye önemli bir ticaret ve zenginlik getirdi.
O nosso amigo trouxe muito comercio e prosperidade a Birherari.
Bunu alırdın ama zenginlik birkaç hafta içinde gözünden düşerdi.
- Pois, terias ficado com ele. Mas só depois de te rires durante semanas da decadência dos ricos.
- Örümceğin bacakları zenginlik demektir.
- A aranha tinha ovos, significa dinheiro.
Her hafta gelip iyi şans ve zenginlik hakkında... hikâyeler anlatan falcıyı da biliyordum.
E conhecia a cartomante que nos visitava todas as semanas com as suas histórias de boa sorte e de riqueza.
Yanlışın üzerine gitmekten hiçbir zaman korkmayacağız. Yapan ister yağmacı zenginlik olsun isterse de yağmacı sefalet.
"Combaterá sempre o mal, na riqueza ou na pobreza."
Zenginlik demek.
Significa riqueza.
Bunun zenginlik ve kanunsuzluk anlamına geldiğini biliyorduk.
Sabemos que a prosperidade terá alguma ilegalidade.
Zenginlik mezarlığı.
- O cemitério da riqueza.
Zenginlik çok şeyi satın alır, Bay Franklin.
A riqueza compra muitas coisas, S.r Franklin.
Benden iyi ile kötü arasındaki farkı görebilmeyi istedin, ama bunu kendin için zenginlik için yada düşmanlarını yenmek için değil sadece halkını daha iyi yönetebilmek ve insanların arasındaki huzuru sağlayabilmek için istedin.
Porque me pediste isso, e não vida longa para ti mesmo, nem riquezas, nem a vida de teus inimigos. Porque pedistes compreensão para bem julgar, eis que farei a vontade de tuas palavras.
Yolumdan yürürsen seni dünyadaki hiçbir Kralın sahip olamayacağı bir zenginlik ve onurla ödüllendireceğim
Não haverá entre todos os reis da Terra, ninguém igual a ti, durante todos os teus dias.
Eskiden bize gelen zenginlik ve ticaret, şimdi ona gidiyor
E a riqueza do comércio que era nossa hoje segue o caminho até ele.
Büyük zenginlik.
Quanta riqueza!
Zenginlik ve Vaatler Diyarı. "
Terra de Riqueza e Potencial? "
Hep derim ya, zenginlik taşınması zor bir yük.
Está a ver. Ser rico é um obstáculo.
Sana şöhret ve zenginlik getirecek ürün.
D produto que te traria fama e fortuna.
Okyanusun dibinde ne zenginlik vardır ne de yoksulluk.
No fundo do oceano, não há pobres nem ricos.
Sonunda, arzuladığın her şey senin olacak... güç, zenginlik, zafer.
Quando chegar, possuirá tudo o que desejar. Poder, riqueza e glória.
Kayıp şehri keşfetmek için bir şans... Zenginlik ve zafer kazanmak için bir şans.
A oportunidade de encontrar a cidade perdida, a oportunidade de conseguir riqueza e glória.
İstediğin her şey senin olacak... güç, zenginlik, zafer.
Quando chegar, possuirás tudo o que desejar. Poder, riqueza e glória.
Zenginlik ile birlikte çalışmak için elimden geleni yapmaya çalışırım Bay Beshraavi.
Sempre tento o meu melhor para cooperar com os ricos, sr. Beshraavi.
Zenginlik vaadiyle de değil.
Nem pela riqueza.
- Zenginlik.
- É bom ser rico.
Onur ve zenginlik sözü verdim, hatırladın mı?
Prometi-te honra e riqueza, lembraste?
Zenginlik içinde büyüyüp şişmanlamayabilir miyim? Eğer eve gittiğimizde senin kulaklarını kesmezsem.
Talvez eu cresça em riqueza e não em peso... se eu não cortar as suas orelhas, quando chegarmos em casa.
Sınırsız güç, zenginlik ve elit tabaka tarafından yönetilen güneş sistemleri.
Poder ilimitado, riqueza ilimitada e sistemas solares governados pela elite!
Yiyecek üretiyorsunuz, bu da zenginlik demek.
Vocês produzem comida e como tal riqueza.
Çinliler, işte zenginlik orada.
Está em Chinolandia.
Fakat beni ve nehri her kim izlerse, muazzam zenginlik kazanacak.
Quem me seguir terá riquezas inimagináveis.
Zenginlik, ün ve macera elde ettim.
Eu tive riqueza, fama e aventura.
Zenginlik, kadınlar, iş, şöhret.
Riqueza, mulheres, posição, popularidade.
Para, zenginlik, güç, servet peşindeki bitmeyen koşturmamız!
Na busca interminável por dinheiro. riqueza, poder, e opulência...
Beyler iyi niyetlerimi sunuyorum sizlere. Tüm dileklerim sıhhat, zenginlik, özgürlük ve dürüstlük için.
Senhores, desejo a vocês muita... saúde e prosperidade... com liberdade e honestidade.
Kalbimde onca zenginlik kilitli dururken yıllarca bana Yoksul Kadın demiş olmaları ne garip!
É estranho que me chamem mulher sem recursos... quando tenho todas estas riquezas... guardadas no meu coração.
- Zenginlik tecrübelerde genç bayan, zenginlik geçen yıllarda
Rico em experiências, senhorita. Rico em anos.
Amaçları şahsi zenginlik sağlamaktır,...
A meta delas é acumular grande riqueza pessoal.
Gerçek ün ve gerçek zenginlik.
Muito famosos e ricos.
Size zenginlik, mal, sınırsız öldürme ve yok etme... özgürlüğü sağlayabilirim.
Posso dar-vos a chave do sucesso, a liberdade ilimitada de mutilar, matar, destruir.
Üstümüzde zenginlik yerine Paçavralar var
Bem, temos fardas em vez de fatos
Zenginlik kötü bir kader.
Nascer rico é um obstáculo.
Lüks, zenginlik, güzel kadınlar...
Luxo, riqueza, belas mulheres.
Gene zenginlik.
Essa de rico de novo.
- Sizi de bizimle gelmeniz için davet edebilirdik... ama arada sosyal statü ve zenginlik farkı var. - Sıra sizde.
É a sua vez!