Zorlamayacağım traducir portugués
106 traducción paralela
Şu anda karar vermen için seni zorlamayacağım.
não te pressionarei por uma decisão agora.
Sizi zorlamayacağım, ama lütfen kimseye söylemeyin.
Não vou forçar-vos, mas não contem isto a ninguém.
Yüzbaşı, bu konuda şartları zorlamayacağım.
Não me vou precipitar, Capitão.
Kapıyı zorlamayacağım sen de kıza bir şey yapma, tamam mı?
Eu não entro à força, e tu não fazes mal à rapariga, ok?
Seni hiçbir şeye zorlamayacağım... Ama... bunu bir düşünmeni istiyorum.
Não te forçarei, mas... quero que penses bem.
Bunun için seni zorlamayacağım.
Não te vou obrigar.
- Şansımı zorlamayacağım.
- Não vou forçar a sorte.
Onu bu konuda zorlamayacağım!
Não vou forçá-la!
- Seni zorlamayacağım.
- Não vou forçá-lo.
Hayır, zorlamayacağım.
Não, não me atreveria.
Ayrıca, onu hiç zorlamayacağım.
Não a vou esforçar muito.
Sorun değil, Danny. İyi bir mazeretinin olmadığını biliyorum bu yüzden seni kötü bir mazeret uydurmaya zorlamayacağım.
Tudo bem, não vou forçá-lo a usar uma desculpa esfarrapada.
Seni fazla zorlamayacağım.
Eu jogo devagar contra ti.
- İIgilenirsen bir fikrim var. Seni zorlamayacağım. Lynn Weaver Yapım bizi istemiyor.
Somos'persona non grata'nas'Lynn Weaver Productions'.
Kendimi ölüme zorlamayacağım.
"Não vou deixar-me morrer."
Onu böyle birşeye de zorlamayacağım!
Não a vou fazer passar por isso também!
Seni zorlamayacağım.
Não te vou obrigar.
Bütçemizi zorlamayacağımız konusunda anlaştık sanıyordum.
Pensei que tínhamos combinado mantermo-nos dentro de um limite.
Ama seni işe gitmeye zorlamayacağım.
Mas eu não vou te forçar.
Yine de size kalmış. Sizi zorlamayacağım.
Mas gostos não se discutem e eu não sou de pressionar.
Hastalığından dolayı seni zorlamayacağım. Onlar gelince beraber oturursunuz.
Não faco tencões de aturar disparates, Laura, portanto senta-te direita até eles chegarem.
Seni zorlamayacağım.
Eu não te forçarei.
Daha zorlamayacağım.
Não muito mais à frente.
Bu defa şansımı zorlamayacağım.
Desta vez não quero arriscar.
Gelmek istemiyorsan seni zorlamayacağım.
Bem, não te vou forçar se não quiseres vir conosco.
Seni zorlamayacağım. İstemediğimden değil, sadece...
- Não é que não queira ajudar-te, mas...
Sonuçta bu sana kalmış. Seni buna zorlayamam ve zorlamayacağım da.
Afinal depende de ti, eu não posso... obrigar-te a fazer isto e não vou.
İlgilenmedikleri sürece onları spora zorlamayacağım.
Eu não lhes vou forçar desporto a não ser que eles se interessem por tal.
Tamam, seni yatılı okula gitmeye zorlamayacağım, ama bir şeye söz vermelisin.
Ok, não te vou forçar a ir para o colégio interno, mas tens que me prometer uma coisa...
Hem benim oldukça dolu bir hayatım var. Bir de önünde giyinebileceğim bir vücut yastığım var. Olması için zorlamayacağım.
Além disso, tenho uma vida recheada e uma almofada à frente da qual me posso despir.
Kızım eğer kolay yolu seçmez ise onu buna zorlamayacağım.
Se a minha filha não quer escolher o caminho mais fácil, não vou obrigá-la.
Ve söz ben de fazla zorlamayacağım.
E prometi ir com calma.
Hastalığından dolayı seni zorlamayacağım. Onlar gelince beraber oturursunuz.
Não faço tenções de aturar disparates, Laura, portanto senta-te direita até eles chegarem.
Bir daha kadınları gitmeleri için zorlamayacağım.
Nunca mais pressionarei de novo as mulheres para que se vão.
"Seni evimde buna zorlamayacağım."
"Não vou forçá-lo em minha casa."
"Bana gelmen için seni zorlamayacağım..."
"Eu não vou forçar-me a você..."
Bu sefer seni zorlamayacağım.
Serei mais brando contigo desta vez.
Seni benimle konuşman için zorlamayacağım ama eğer konuşmak istediğin bir şey varsa şu anda tam zamanı.
- Não te vou forçar a falar comigo. Mas se houver qualquer coisa sobre a qual queiras falar, este é um bom sítio para o fazeres.
Bizim kızı mutlu görmek istiyorum ve onu yapması için zorlamayacağım.
Quero ver a minha amiga feliz, e não a vou pressionar a fazê-lo.
Onu artık ameliyata zorlamayacağım.
Não forçarei mais a cirurgia.
İstemiyor, ben de zorlamayacağım.
Se ela não a quer, não a forçarei.
- Tamam. Zorlamayacağım.
- Está bem, não vou pressionar.
Seni zorlamayacağım.
Eu não vou forçar nada.
Kararımızı bugün bildirmeliyiz. Bak, sınırlarımızı zorlamayacağımıza karar vermiş...
Não temos tempo Ted, temos de responder hoje.
İstemiyorsan zorlamayacağım.
Não vou obrigar-te, se não quiseres.
- Seni zorlamayacağım adamım!
- Vai â merda!
Onunla konuşacak mısın? Yoksa seni buna zorlamayacağını umarak mı yaşayacaksın?
Vais falar com ela ou esperar que alguma vez tenha que tomar uma decisão?
Bak, sınırlarımızı zorlamayacağımıza karar vermiş...
- Combinámos não passar dos...
Seni bana yardım etmen için zorlamayacağım, Claire.
Bem, não te vou forçar a ajudares-me, Claire.
Hazır olmadığın hiçbir şey için seni zorlamayacağız, tamam mı?
Nunca te forçaremos a fazer nada para a qual não estejas pronto.
Seni, beni öldürmen için zorlamayacağım.
Não o forçarei a matar-me.