Zorlanıyor traducir portugués
512 traducción paralela
Şu an için biraz zorlanıyor gibi görünüyorsun. Ama 2 hafta içinde açılışı yaptığımızda her şeyi son derece basit bulacaksın.
Para já parece que está a achá-lo difícil... mas quando estrearmos em duas semanas... espero que ache tudo muito mais simples.
Herhalde o yüzden bu kadar zorlanıyor.
Não admira que tenha tantas dificuldades.
Dostun Mahoney de diğerleri gibi toprağını satması için zorlanıyor.
O seu amigo Mahoney, obrigado a vender, tal como os outros.
- Zorlanıyor.
- Ela está sendo forçada.
Geceki aksiliğe rağmen, sizi unutmakta zorlanıyor olmalı.
Apesar da forma como se foi, deve ser difícil esquecê-la.
Muhabere ileri karakollarla irtibat kurmakta zorlanıyor.
Há dificuldades em contactar os postos avançados.
Sol gözü tamamen kapanan Rivera, Clay'e sarılıyor, ayakta durmakta zorlanıyor.
Agora, Rivera tem o olho esquerdo fechado, apoiando-se em Clay, mal podendo resistir.
İnsan, etrafındaki onca karmaşa içinde hayatı hakkında düşünmekte bile zorlanıyor.
Há pessoas que passam toda sua vida sonhando, enquanto outras transbordam atividade.
Vaftizci Yahya'nın ortaya çıktığı günden bu yana göklerin hükümranlığı zorlanıyor.
Desde a época de João Batista até o presente... o Reino dos céus é arrebatado à força... e os violentos que o conquistam.
- Nefes almakta zorlanıyor musun?
Está com dificuldades respiratórias?
Anladığım kadarıyla gelen mürebbiyeleri tutmada çok zorlanıyor.
Parece que tem muita dificuldade em manter uma precetora em casa.
Gemi ise zorunlu inişe zorlanıyor.
Uma nave obrigada a uma aterragem forçada.
Gemi zorlanıyor.
Está a resistir.
Enterprise'da çalışmalar devam ediyor, ekibim galaksiler arası yolculuk için değişiklikler yapmaya zorlanıyor.
Avançam os trabalhos na Enterprise, com a tripulação a fazer as alterações para a viagem intergaláctica.
Birçok insan şunu anlamakta çok zorlanıyor, birinin duygu ve düşünceleri dışarıda bırakmaya ihtiyacı vardır.
O que a maioria dos humanos acha impossível de entender é a necessidade de vedar a confusão dos pensamentos e emoções alheias.
Motorlar zorlanıyor.
Esforçamos os motores.
Motor tepede çok zorlanıyor.
A locomotiva está-se a esforçar pela montanha acima.
"Neden Bazı Kadınlar Orgazm Olmakta Zorlanıyor?"
Porque é que algumas mulheres não conseguem ter um orgasmo?
- Nefes alırken zorlanıyor musun?
- Tens dificuldade em respirar?
Herhalde o 13 düğmeyle bulmakta zorlanıyor.
Provavelmente não consegue encontrá-la com os 1 3 botões.
Alman sınırından geçmekte zorlanıyor olmalı.
Deve estar com dificuldades em passar pelos alemães.
Savaş, baba ölüyor, anne çalışmaya zorlanıyor.
A guerra, pai foi morto a mãe forçada a ir a trabalhar.
Sanırım düzen kurmakta zorlanıyor, hepsi bu.
Eu... Acho que está a passar um mau bocado devido às mudanças.
Binici Kara atın üzerinde durmakta zorlanıyor, esrarengiz atın.
Está-se voltando ao cavalo preto, o cavalo mistério.
Ateşi çok yükseldi ve nefes almakta çok zorlanıyor.
A febre está muito alta. Está com dificuldade em respirar.
Evet. Gerçekten kötü. Linda daha çok annesi gibi... yani kabul etmekte zorlanıyor.
Sim, é como a sua mãe, toma as coisas a peito.
Kalkanlar zorlanıyor, kaptan!
Os escudos estão em colapso.
Ufaklık zorlanıyor mu?
Estão a chatear o miúdo, não é?
- Zorlanıyor musun?
- Estás com dificuldade?
Korktuğu zaman nefes almakta zorlanıyor.
Não respira bem quando está com medo.
Dış dünyaya ayak uydurmakta zorlanıyor musun bakalım?
Como vos estais a adaptar ao mundo exterior?
Hinault zorlanıyor, ama Britanya şampiyonluğu ruhu... belli ki içinde hala.
HinauIt's sofre, mas é campeão da Grã-Bretanha ainda tem vida em si.
Yolunuzu bulmakta zorlanıyor musunuz?
Está com problemas em encontrar a saida?
Ve Mary, bana nazik davranmaya çalışırken bile zorlanıyor ve...
E a Mary quase não consegue ser educada comigo e...
Diğer çocuklarla iletişim kurmakta zorlanıyor.
É - lhe extremamente difícil interagir com as outras crianças.
Algılayıcılar dış alanın içine geçmekte zorlanıyor.
Os sensores não conseguem chegar até o interior.
5'te kalkmakta zorlanıyor musun?
Não consegues acordar às 5 : 00. Mary Robert?
Peki neden herkes buna inanmakta zorlanıyor?
Porque acham todos tão difícil de acreditar?
Düşman tırmanmakta zorlanıyor.
Os rebeldes estão tentando subir de qualquer maneira.
- Çalışıyor Komutan Dil kalıplarını çözmekte zorlanıyor.
Está a funcionar, mas por alguma razão está a ter dificuldade a analisar os padrões de linguagem deles.
Yerel haberlere bakarsak polis, şehrin ruhban sınıfında ortaya çıkan şiddet suçlarını açıklamakta zorlanıyor.
No local, a polícia não tem explicação... para a onda de crimes violentos entre o clero da cidade.
Koşmakta zorlanıyor gibiler.
Parecem não conseguir andar.
Sadece motor zorlanıyor.
Isto é o motor em problemas.
Nefes almakta zorlanıyor ve şiddetli ağrısı varmış gibi görünüyordu.
Estava com dificuldade em respirar e parecia ter dores.
Polis durumu kontrol altına almakta zorlanıyor.
A policia parece ser incapaz de controlar a situação.
Soloya geçerken biraz zorlanıyor gibisin.
Está a ter dificuldades na mudança.
- Sadece yüzleşmekte zorlanıyor.
- Deve custar-lhe enfrentar a situação.
Jessie sana yardım etmekte oldukça zorlanıyor oğlum.
A Jessie está a fazer um grande esforço a tentar ajudar-te, rapaz.
Nefes almakta zorlanıyor musunuz?
Tem problemas a respirar?
Neye zorlanıyor?
Uma quê?
Nefes alırken o kadar zorlanıyor ki.
Custa-lhe tanto respirar.