Zorlayın traducir portugués
187 traducción paralela
Dışarı çıkmaya zorlayın.
Obriguem-no a sair para a neve.
Üst kollarla zorlayın.
As amarras homens.
- Lafe, sen ve Pecos bu konuda onu fikrini değiştirmek için iyice zorlayın.
Lafe. Você e o Pecos, façam com que ele mude de ideias.
Tüm kazıyı Tom'a kaydırın ve ağaçlara doğru zorlayın.
Vamos esforçar-nos só no Tom para chegar-mos até às árvores.
Biraz daha zorlayın Bay Swanbridge.
Esforce-se mais, Sr. Swanbridge.
Kendinizi mümkün olduğunca zorlayın. Devam edin, tamam, sola doğru.
Braços esticados ao máximo, insista.
Onu içeri girmeye zorlayın.
Obriga-o a virar.
Hadi, zorlayın.
Vai, empurra.
Hadi, zorlayın.
Vá, empurre.
Allah aşkına birazcık zorlayın beni!
Pelo amor de Deus, existe ainda alguém que queira desafiar-me?
Onları istifaya zorlayın.
Obrigue-os a reformarem-se.
Mahkeme emri çıkarıp, onu konuşmaya zorlayın.
Peçam uma ordem judicial e obriguem-no a colaborar.
Kaptan, denizaltıyı su yüzüne çıkmaya zorlayın.
Capitão, obrigue o submarino a vir para cima.
Beni zorlayın.
Enfrentem-me!
Bunu yapacaksanız, zorlayın. İşleri hızlandırın.
Se é essa a vossa intenção, não percam tempo.
Daha da zorlayın.
Raios, perfurem com mais força.
Haydi, beni zorlayın.
Vá lá, não me poupem.
Onları katılmak için zorlayın.
Obrigá-los a juntarem-se a vós.
Evet, zorlayın.
Sim, duro, vamos.
Hızlı olun, zorlayın!
Trabalhem-no. Pés rápidos!
- Evet hadi çocuklar zorlayın!
Isso! Vá lá, rapazes, forcem-no.
- Çok güzel ama ben pek aç değilim. - Kendinizi zorlayın.
Está muito bom, mas não estou com fome.
Geri adım atmayın. İleriyi zorlayın. İşleyen demir ışıldasın.
segura a tua posição, não vás pa trás de linha da frente, o 10 grande ainda brilha,
Zorlayın. Sıkı bir şekilde.
Forcem-nos.
Arabanın kapısını zorlayıp açtım, ve sonra da alçakça kaçtım.
Eu sou o degenerado que forçou a porta do carro para fugir.
Oh George, her zaman çok zorlayıcısın.
George, voce e sempre tao severo.
Şimdi kızın dudaklarını zorlayıp son bir konyak içirirken...
Enquanto ele força um último brandy pelos seus lábios relutantes...
Cevapların zorlayıcıydı ve bazen de kodlanması olanaksızdı.
As suas respostas foram difíceis e, por vezes, impossiveis de codificar.
Ama etrafımızda pintiliğin, öfkenin, gurur ve aptallığın... cömertlik, tevazu, adalet ve düşünceden çok daha fazla yarar sağladığını görüyorsak... belki biraz kendimizi zorlayıp dayanmalıyız. Hatta kahraman olmak pahasına.
Mas como vemos que a avareza, a ira, o orgulho e a estupidez... geralmente compensam muito mais que a caridade, a justiça e o pensamento... talvez devamos ser mais perseverantes, mesmo correndo o risco de nos tornarmos heróis.
- Gemiyi sonuna kadar zorlayın.
- Dêem o máximo.
Evet bu doğru ama kendinizi biraz zorlayın.
Quando este homem estava lá fora, olhando para si... não tinha nada nas mãos?
Onun üreme organlarına dokunup dokunmadığınızı bilmiyoruz, ya da onun sizi, onu tutmaya zorlayıp zorlamadığını.
Nem sei se você lhe tocou os órgãos genitais ou se foi obrigada a tomá-los na mão.
Birisi şöyle mesela, ev halkını perhize zorlayıp karlı çıkabilmek için özel takvimler bastırıyormuşsunuz, perhiz günlerini ikiye katlıyormuşsunuz.
Um diz que mandais imprimir almanaques particulares onde duplicais as têmporas e as vigílias para tirar proveito dos jejuns a que obrigais os vossos criados.
Modanın zorlayıcılığı altında kalmış dar görüşlü olmayan erkeklere hayranım.
Admiro muito um homem que não é guiado pelos ditados da moda.
Büyük bir hızla değişen dünyada, modern günlük yaşamın zorlayıcılığı... öfke ve hüsran üretiyor.
... não é um conflito necessário. Produz raiva.. Três, quando ele levantar o livro, quero um close up.
Geçici bir ilgi için uç sınırları zorlayıp sonra da evine yalnız gidiyorsun.
Vais a extremos por causa duma pequena aprovação, e depois vais para casa sozinha.
Bizi bulutların üzerine inmeye zorlayıp, gemiye binecekler!
Eles estão a empurrar-nos para as nuvens para depois nos poderem abalroar.
Pazarlıkların başarıyla sonlanması için, zorlayıcı değil, arabulucu olmalıyım.
Para que estas negociações tenham sucesso, tenho que ser um mediador, não um executor.
Telefon hattını keseceğim! Açıkçası, nevi şahsına münhasır stili zorlayıcı kısıtlamalardan ortaya çıkmıştır.
Agora, depois de matar a Vera sem querer, quantos vão acreditar que não foi premeditado?
Maya bağışıklık sistemi için çok zorlayıcıdır... çevresel hasta olun ya da olmayın farketmez.
Essas comidas fazem muito mal ao sistema imunitário quer estejas ambientalmente doente ou não.
Eyalet mahkemesinin görüşünü destekleyen zorlayıcı kanıtlarla birlikte mahkemenin derhal önlem almasını sağlayacağımı umuyorum.
Espero dar ao tribunal provas que confirmem a opinião do M. P.
Etkisi konusunda beni zorlayıp kimseyi yaktırmayın.
Não me façam chamuscar alguém.
Zorlayıcı bir iddia sundun... bu Jaffa'nın yakın zamanda devam eden iyiliklerinin eski kötülüklerini silmesine dair.
Conseguiu um argumento convincente... que os mais recentes e continuados bons actos deste Jaffa deveriam de algum modo negar o seu passado maligno.
- Geri çekilmeye zorlayın.
Estão tentando se retirar?
O yüzden, o minik beyinlerinizi zorlayıp,... Buffy'yle arkadaşlarını izlerken gördüğünüz her şeyi anlatın bana.
Usem o cérebro e digam tudo o que viram... ao espionar a Buffy e os seus amigos.
Kendini zorlayıp cesetlere baktın mı?
Já viste os corpos?
Şimdi, anladığınız üzere, Ajan Taylor ve Malone sudan zorlayıcı sebeplerle ve kendi başınıza yaptığınız şüpheli girişten sonra başka kanıtlar bulma umuduyla arama izniniz olmadan eve girmeyeceksiniz.
Agora, só para que compreendam, Agentes Taylor e Malone, não podem entrar numa casa sem um mandato de busca, sob a circunstância urgente mais débil... e, depois, tentar converter essa entrada ilegal... numa expedição vaga para procurar outras provas.
Yarın ve sonraki gün fiziksel olarak zorlayıcı olacak.
O dia de amanhã e o dia seguinte serão fisicamente exigentes.
Yarın gece derse daha zorlayıcı birşeyle başlayacağız.
Amanhã à noite começaremos a fazer algo mais difícil.
Zorlayın!
Trabalhem-nos!
Atlanta Braves vurucusu, Javy Lopez. Birinci top, güzel, daha üç top var, zorlayın şunları.
- Pronto, mais três com força dez.