Çekim traducir portugués
2,814 traducción paralela
"Yakın çekim için hazırım, Bayan Demille."
"Estou pronto para o meu close, Sr. Demille."
Garfield efekt denemesi. Çekim bir. Ve...
Efeitos especiais de Garfield Take 1 e.. acção!
Sadece çekim için mi geldin? Evet.
- Vieste só para as tirar?
Tek çekim, ve sonrasında işi bitiyor.
Uma tomada, pronto.
Mağarada çekim yapabilmek için Fransa Kültür Bakanlığı'ndan... Benzeri görülmemiş bir destek aldık.
Recebemos um patrocínio sem igual do Ministério da Cultura francês para filmar dentro da gruta.
Çekim ekibimiz maksimum dört kişi ile sınırlandığından, hepimiz bir takım teknik görevleri yerine getirmek zorundayız.
Uma vez que a equipa técnica foi limitada a quatro pessoas, temos todos de executar tarefas técnicas.
Tek bir çekim içinde hareket ederken, kameradan kaçabilecekleri yerler olamayacak.
Inevitavelmente, avançando em fila indiana, a equipa de filmagem não terá esconderijos para sair de cena.
İçeride çekim yapmanın, tek ve son şansımız olduğunun bilinciyle, Chauvet Mağarası'na girdik.
Entramos na gruta de Chauvet cientes de que esta pode ser a única e última oportunidade de filmar lá dentro.
Lütfen yardım edin! - Pilot çekim harika bir deneyimdi.
O "Piloto" foi uma experiência tão grande.
Biz deve sırtında çoktan 8 saat çekim yaptık.
Já fizemos 8 horas de filmagens num camelo.
Evde çekim yapmamızı istiyorsan...
Se queres que filmemos a casa...
- Çekim için iznimiz var.
Temos permissão para filmar aqui.
Kumsalda çekim yapan kameramanın çektiği görüntü.
Esta é a visão do câmara que estava na praia.
- Çekim yok.
- não tenho rede.
Kameralar, sürücünün tarafı ve ön taraf da dahil dört farklı açıdan çekim yapıyor.
As câmaras cobriam 4 ângulos diferentes, incluindo o lado do motorista e a frente.
Bu da sene sonu bonus çekim.
Como em, o meu cheque bonus de fim de ano!
Gezegene yaklaştıkça Dünyanın çekim gücü artıyor. Ve asteroid hızlanıyor
À medida que se aproxima do planeta, a força gravitacional da Terra torna-se mais forte e o asteróide acelera, atingindo 64 a 72 mil km por hora.
Şimdiki çekim, Yapımcı Lee Young-joo ve kameraman Choi Gyu-suk tarafından eve doğru giderken ana çekimden önce yapılmıştır.
Filmado por : Produtora Lee Young-Joo, e o cinegrafista Choi Gyu-suk Durante a viagem para a casa antes da sessão principal.
Çekim yapmamıza izin veremez misiniz?
Não queres que a gente filme?
Wan-soo, içerde çekim yapacağız.
Wan-soo, vamos filmar lá dentro.
Çekim yaptığımızda ışığı kameraya doğrultmasan olur mu?
Quando filmamos, poderias não apontar a lanterna para a câmara?
İçeriye girip onları takip eden bir çekim nasıl olur?
Como vais filmar lá dentro, vais acompanhá-los lá dentro mesmo?
- Bence DP içeri yalnız girmeli ve biraz çekim yapmalı.
- Acho que o cinegrafista deveria ir sozinho. E filmar algumas tomadas.
Wan-soo, bunu yapamayız. İçeri girip çekim yapacağız.
Wan-soo, não podemos fazer isso, vamos entrar e filmar.
Çekim mi yapıyorsun?
Estás a filmar?
Çekim kuvveti seni koltuğunda tutar.
A força G mantém-te no lugar.
MIT'deki kütle çekim seminerinize katılamamıştım. Ama not dökümünü okudum.
Não pude ir ao seu seminário sobre String-Gravity no MIT, mas li uma transcrição.
Benim çekim ile arama giremeyeceksin.
Não vais interferir com a minha capacidade de ganhar um cheque.
Bence güzel bir çekim olacak adamım.
Acho que tenho boas possibilidades, pá.
Brioni'nin kampanyası için çekim yapıyoruz tamam mı?
Estamos a fotografar para uma campanha da Brioni, está bem?
Basit güneşinizin çekim kuvveti.
É o empurrão gravitacional do teu típico sol.
Çekim vardı.
Oh, merda.
Duruşmada da çekim yapıyordun. Adın nedir?
Vi que estava a filmar ali.
Serbest çekim mi yapıyorsun?
Chamam-me Sticks. Sticks, está por conta própria desta vez?
Kestik. Beşinci çekim.
Pessoal, façam uma pausa.
Sonra da Robbie cinayetime harika bir çekim yaptım.
A gravação da morte do Robbie ficou óptima.
Yeniden çekim konusunu sürdürmek için Trevor'u bu neslin Billy Loomis'i yaptık.
Mantendo o tema do remake, Trevor é a nova versão de Billy Loomis.
Ağır çekim efekti.
O efeito de câmara lenta.
Onların çekim gücünde kayboluyorum. Ve onlarla herşeyimi paylaşıyorum. En gizli ve karanlık..
Entrei no oco dela e compartilhei tudo com ela.
Çekim alamıyoruz.
- Não podemos fazer o plano. - Obrigado a todos.
Çekim bitene kadar kaldın mı?
Uns contratempos.
Çekim bitene kadar kaldım Mitchell.
O teu patrão é um antissemita.
Koca Ayak'a yakın çekim yapacaksınız, değil mi?
Conseguiu um grande plano do Pé Grande, certo?
O yüzden mi hiçbir çekim paraya çevrilmemiş?
É por isso que nenhum dos meus cheques foi levantado?
Çekim kuralları.
Lei da atracção.
Çekim kuralları.
A lei da atracção.
Yani aramızda bir çekim olduğunu mu söylüyorsun?
Estás a sugerir que tenho uma espécie de atracção por ti?
Aramızda bir çekim var.
Estamos atraídos um pelo outro.
çünkü çekim sürüyordu, salın suya indirilmesi devam ediyordu, ellerindeki sopalarla tempo tutuyorlardı, alkışlıyorlardı, Gerçekten duygusal bir andı.
contra os instrumentos e a bater palmas, foi um momento de profunda emoção.
- Bu çekim hiç olmadı.
Esta imagem não está boa.
Biliyoruz. Çekim.
Claquete.