Çiçek traducir portugués
5,108 traducción paralela
Seni keyfin çiçek bezeli yollarına götürmeye geliyor kesin.
Sem dúvida para levá-la pelo caminho do galanteio.
Tamamen çiçek açmış.
As folhas estão em plena floração.
Ağaçlar yapraklarını dökmeden önce çiçek açar.
As árvores perdem as folhas tarde e florescem cedo.
Tabii, burada kalıp çiçek düzenlemelerini konuşmak istiyorsan o başka.
A não ser que prefira ficar aqui a discutir arranjos florais.
Ödemeyi yapmasına izin ver. Bakalım ne çiçek açacak. Ayrıca Binbaşı, yeteri kadar adam kaybettik.
Deixa-o pagar e vê o que ele nos consegue, e Major, já perdemos muitos homens.
- Ne? - Çiçek mi?
Desflorou-te?
Senden çiçek çalmış. Bir de içki mi içeceksin?
Roubou-te uma flor e queres tomar um copo com ele?
Merkezdeki pazarı hatırlıyorum. Keskin bir çiçek kokusu vardı, yasemin kokusu.
Lembro-me do mercado central, com os seus odores amargos e alegres, a jasmim.
Burada çiçek yok.
Vou mostrar-te.
Frank'in ailesi çiçek yerine Amerikan Kanser Derneği'ne bağış yapılmasını istedi.
Em vez de mandarmos flores, a família do Frank pediu que fizéssemos uma doação à Sociedade Americana do Cancro.
Kahvaltı hazırlıyorum ve sen de bana çiçek getiriyorsun.
A fazer o pequeno almoço e tu a trazeres-me flores para o dia. Óptimo!
- Anne, çiçek işte. Nasıl kötü olabilir?
- Mãe, são flores, qual é o problema?
Onlar çiçek, insan değil.
São flores e não pessoas.
Ona çiçek alacağım.
Vou-lhe comprar umas flores.
Teşkilat'taki herkes İran'ın çiçek gibi açıldığını söylüyor.
É só o que dizem no prédio. O Irão abre-se.
Saçındaki büyük, beyaz çiçek.
Uma grande flor branca no cabelo.
Bunlarla bahçede çiçek yetiştirip Büyümelerini izleyebilirsin.
Para poderes plantar um jardim e vê-lo crescer.
Ziyaret edebilirsiniz, mezarına çiçek koyabilirsiniz.
Podes visitá-lo, trazer-lhe flores.
Dans için çiçek getirdim.
Trouxe apenas algumas flores para o baile.
İlgi gören her çiçek açar.
Qualquer flor desabrocharia sob os seus cuidados.
Silahlaştırılmış çiçek hastalığı.
Varíola usada como arma biológica.
- Çiçek hastalığı, değil mi?
- É varíola, não é?
- Drezna. El Zuhari için silahlaştırılmış çiçek hastalığı geliştiriyorlar.
Estão a desenvolver armas com varíola para o Al-Zuhari.
Bakın, Drezna tesisindeki şey çiçek hastalığı mikrobuysa ve onu kullanmaya karar verirlerse taarruz saldırısı çok tehlikeli hatta intihar görevi olur.
Olha, se esse vírus da varíola está nessa instalação em Drezna, um ataque frontal pode ser perigoso, até mesmo suicida, se eles usarem o vírus.
Hiç çiçek getirmemişsin.
Não trouxe flores.
Biri buraya çiçek bırakmış.
Alguém deixou uma flor.
- Çiçek mi?
- Uma flor?
Çiçek.
A flor.
Kızın öldüğü yere biri çiçek bırakmış.
Alguém deixou uma flor no sítio onde ela morreu.
Yola çiçek bıraktığın anı izledim.
Eu observei-te a colocar uma flor na estrada.
Bulaşma hızı korkutucu düzeyde olan işlemden geçmiş bir çiçek hastalığı.
É uma varíola geneticamente modificada, com uma taxa de infecção que é assustadora.
Bulaşma riski korkutucu derecede fazla olan genetiği değiştirilmiş çiçek mikrobu.
É uma varíola modificada com alta taxa de infecção.
Çiçek hastalığı mikrobu.
É varíola. - Pai, por favor!
Güneşin muhteşem doğuşu için muhteşem bir çiçek.
Belas flores para uma bela flor.
Ve birkaç çiçek gözüme ilişti, sonra aklıma her kızın çiçekleri sevdiği geldi.
E, eu vi algumas flores, e eu, sabes, percebi, sabes, toda a rapariga gosta de flores.
Ben de çiçek toplamaya başladım. Küçük ve hoş bir buket filan yaparım dedim.
Então começei a apanhar algumas, pensei em... fazer um pequeno buquê ou algo do género.
Har hafta çiçek dükkanına gelir ve temizler.
Ela limpa a floricultura todas as semanas.
Hey sen, çiçek aranjmanıyla ilgilen.
O que é isto, uma noite de rabinos com velhas senhoras? Tu, toca a despachar com esses arranjos de flores.
Sağdıçlar silindir şapka giyip, yakalarına çiçek iliştirsin istiyorum.
Chapéus altos e coletes para os rapazes.
Çiçek yok mu?
Sem flores?
- Dash bana bugün çiçek gönderdi.
- O Dash mandou-me flores hoje.
Çiçek yollamam gerek.
Preciso mandar flores.
Bazıları çiçek bırakır.
Alguns trazem flores.
Çiçek pazarında bir tezgah işletiyor.
Tem uma tenda no mercado de flores.
Bu ne tür bir çiçek?
Que tipo de flor é essa?
Bir çiçek.
Uma flor.
- Plastik çiçek kolyesi de ister misin?
Num cordão havaiano?
Ona çiçek getirmiştim.
- Trouxe-lhe flores.
Eğer annene çiçek göndermediysen, bu saatten sonra da zahmet etme!
SE NÃO MANDASTE FLORES À TUA MÃE, JÁ É TARDE DEMAIS!
Sana çiçek getiren benim donut ve kahve yapan da sensin.
E ali estás tu a fazer donuts e café.
Umarım bize çiçek de alırlar.
Espero que nos comprem flores, também.