Ödeme traducir portugués
6,623 traducción paralela
Hastanenin avukatı olarak Bay Tucker tecavüz suçlaması da dâhil olmak üzere hangi davaların hastaneyi büyük bir ödeme yapmak zorunda bırakacağını biliyordu.
- Como advogado do hospital, o Dr. Tucker tinha conhecimento dos casos que obrigariam o hospital a pagar. Incluindo uma acusação de violação.
- Herkes ödeme yapmalı.
- Toda a gente tem de pagar.
Ödeme konusunda, bana çekle ya da Paypal'la yoluyla ödeme yapabilirsin.
Quanto ao pagamento, pode pagar com cheque ou por PayPal.
Genelde aylık olarak ödeme alıyorum ama sana uygun şekilde de bunu ayarlayabiliriz.
Normalmente cobramos ao mês, mas podemos agendar como for melhor para si.
Elden ödeme yapabilir miyim?
Posso pagar adiantado?
- Evet, 2 yıllık ödeme yapmıştı, haftada 3 gün için.
Ele quis pagar dois anos adiantados, três sessões por semana.
Ödeme vakti!
Paguem!
Hadi, ödeme vakti!
Vá lá, paguem!
Ödeme vakti.
Está na hora do teu tributo.
Ne için ödeme yapıyorsan oraya sahip olabilirsin.
Raios, com o que está a pagar, bem que podia ficar com ela.
Vergilerin belgesi... ödeme emri.
Documentação dos impostos tudo em ordem.
Ödeme makbuzları her gün bu saatlerde gelip kahve içtiğini gösteriyor.
Os recibos mostram que ele vem cá tomar café todos os dias por volta desta hora.
Pazartesi günü tatilde ödeme alacak mıyız?
Vamos receber pelo feriado na segunda?
" ödeme gerçekleşecek.
" o pagamento será manifestado.
Bir erken ödeme daha.
Outro pagamento adiantado.
Öylesine diyorum yani. Erken bitirene geri ödeme yapılmıyor!
Só estou a dizer, não há devoluções por terminares cedo.
- Hazinedar olan sensin. Onlara nasıl ödeme yapacağız?
Sois o Mestre da Moeda, como lhes pagamos?
Ancak ödeme alan özgür adamları dövüştürecek olursanız...
Mas se usásseis homens livres que recebessem um salário...
Al sana ödeme komik adam.
Toma o teu salário, homem engraçado.
Ödeme yapabilirim.
Posso pagar-lhe.
Bana 50 $ ön ödeme yaptı.
E queria dar-me 50 dólares.
Bana sonra ödeme yapabileceğini söyledi.
E que me iria pagar depois.
Buraya ödeme yaptım. Sana söylüyorum, eşyalarını topla ve git.
- Está a brincar comigo?
Bu kısımdan nefret ediyorum ama ödeme konusunu açmam gerekiyor.
Eu detesto fazer isto, mas tenho de falar do meu pagamento.
Bu saçmalıkla uğraşmak için Korkuluk bana yeterince ödeme yapmıyor.
- O Espantalho não paga para isto!
Uzak durmaları için onlara ödeme yapar ve uzak durmadıklarında da onlarla savaşır.
Ele paga-lhes para ficarem longe, e quando não ficam, enfrenta-os.
Sizi şeytandan korusun diye diğer şeytana ödeme yapıyorsun.
Pagas a um diabo para proteger-te de outro?
Bir usta başına ödeme yapıldı, gizlice sokması için sizi ve C-4'ü Kuzey Kore'ye.
Subornamos um capataz que levará os dois e o C-4 para a Coreia do Norte.
- Orduda çok ödeme alıyor musun?
- Pagam-lhe muito no exército? - Não.
- Ödeme yok.
Não tem custos.
Enerjimi bütün gezegene satacağım, bunun için ödeme yapmak istemeyen tüm ülkeleri de...
Venderei a minha energia a todo o planeta e qualquer país que não queira pagar...
Sloane konsolosa ödeme yaptı, onu neden öldürsün?
O Sloane subornou o Cônsul, porque o ia matar?
Ama hafta sonuna bana ödeme yapacaklar. Ben de gitmeden önce uzun mesafeli konuşmalar yapayım dedim.
E estou a ser pago até ao final da semana, achei que podia fazer telefonemas de longa distância.
Ama dün akşamki yardımın için sana ödeme yapacağım.
Sabes que te vou pagar pelo teu trabalho de ontem à noite.
Sana çalışan bir ambulanas için ödeme yapıyorum ama şimdi yine lanet atları kullanıyoruz.
Paguei-te por uma ambulância em funcionamento e, agora, estamos de novo a usar os malditos cavalos!
Anlaşma demişken ödeme yapmana daha birkaç hafta var, biliyorum ama bir abilik yapıp bugünden bir şeyler verir misin diyecektim.
Quanto ao nosso acordo, sei que faltam mais umas semanas até ao próximo pagamento, mas eu tinha esperança de que fosses suficientemente honesto para me avançar o dinheiro, hoje.
Henüz senden bir ödeme alamadık.
O meu escritório ainda não recebeu qualquer dinheiro da sua parte.
Nakliye şirketim onlara değersiz ziynetlerle ve battaniyelerle ödeme yapıyor şimdi ise o battaniyelerin kendilerini hasta ettiğini söylüyorlar.
A minha empresa de navegação paga-lhes em bugigangas e cobertores e, agora, dizem que esses cobertores os deixaram doentes.
İş gününün sonuna kadar, kulüp sekreterine $ 2,000'lık ödeme emri vermeyi unutma.
E certifique-se de que a secretária do clube tem o seu cheque bancário no valor de dois mil dólares até ao final do expediente de hoje.
Evet, geçmemelerine izin vermektense geçmeleri için bana ödeme yapmak, akıllıca.
É inteligente, pagar-me para fazê-los passar, em vez de pagar para enviá-los de volta.
Gelgelelim, bu Park Avenue'de oturan evleri zarar görmüş insanlara ödeme yapmamızı gerektiriyor.
No entanto, creio que ainda será necessário pagar aos residentes de Park Avenue, cujas casas ficaram danificadas.
Kimse önceden yapışık olan iki kızı görmek için ödeme yapmaz.
Ninguém vai pagar para ver duas raparigas que costumavam estar ligadas.
Şahsi çek ya da taksitle ödeme bokluklarına girmiyoruz.
Não aceitamos cheques pessoais nem pagamento a prazo.
Geri ödeme bir sürtüktür
A VINGANÇA É LIXADA
- Dün bir ödeme aldı.
Ontem, ele recebeu o pagamento.
"aşağıdaki numaraya 50.000 $ doları mobil ödeme ile gönderin " yoksa onu canlı canlı yakarım.
50 mil como pagamento para o número abaixo ou vou queima-la viva.
Bir haftalık ödeme yaptı.
Pagou uma semana adiantada. Toma.
Askıya alındın ve ödeme yapılmayacak. Amirim.
Estás suspenso sem ordenado.
Ödeme yaptığı adama ulaşmaya çalışmış mı?
Ele tentou ligar ao homem a quem pagou?
Şimdi sana bizzat ödeme yapmak isteyecek.
Agora vai querer pagar-te pessoalmente.
Ödeme gibi mi?
- Um tributo?