Ölümsüz traducir portugués
1,362 traducción paralela
Ölümsüz bir canlı olarak Bu acıyla sonsuza kadar yaşayabilir misin?
Como criatura imortal que és... Será que consegues aguentar viver com ela para toda a eternidade?
Ölümsüz ruhu için dua etmeliyiz.
Devemos orar por sua alma imortal.
Ölümsüz ruhum dünyevi şeylerden biraz daha temizlendi.
Agora que a minha alma imortal foi purificada, vamos aos conceitos mais terrestres.
Simpson, ölümsüz bir çizgi roman karakteri yarattın.
Simpson, criaste uma personagem de BD intemporal.
Tamam, daha yeni korkunç bir kabus gördüm rüyamda Whitney ayrılınca, otobüs durağına geliyordun ve Lana'ya olan ölümsüz aşkını itiraf ediyordun, ve de ben tek başıma statta bekliyordum.
Certo, tenho um terrível pesadelo de que vais correr para a estação mal o Whitney parta confessar o teu eterno amor pela Lana e esperarei no ginásio, sozinha.
Yani bu kendi varlığı için ölümsüz bir araç aramak insanın doğasından geliyor.
Até nas civilizações mais antigas da Terra sempre procurámos a imortalidade criando hospedeiros da nossa consciência.
Sen ölümsüz değilsin.
Tu não és imortal.
Ölümsüz olmak için madalyonun diğer yarısına da ihtiyacın var.
Para se tornar imortal, você precisa ambas as partes do medalhão.
Ölümsüz şehir.
A Cidade Eterna.
Ölümsüz olduğumdandır.
É possível, não posso morrer.
Hiç kimse ölümsüz değildi.
Nenhum animal tinha sido tão mortal e espantoso
Kaçınılmaz olarak, kusursuz bir biçimde, Bay City Rollers'ın ölümsüz dehası aracılığıyla yapacak.
sempre de forma tão fixe, através do génio imortal dos Bay City Rollers.
Bütün bunları ölümsüz olmak için mi yaptın?
Foi você que as criou, para obter a imortalidade.
Böylece insan ölümsüz olur.
E desta forma, ele se torna imortal.
Ayrıca kendini hayatın basit zevklerinden mahrum bırakacaksan ölümsüz olmanın ne anlamı var?
E além disso, qual é o sentido de seres imortal, se te negas os simples prazeres da vida?
Birçok insan bir ölümsüz tarafından ısırıldıktan bir saat sonra ölür.
A maioria dos humanos morre uma hora depois de serem mordidos por um imortal.
İlk gerçek ölümsüz o oldu.
Tornou-se o primeiro verdadeiro imortal.
Şimdi ne olacak Jack Sparrow? İki ölümsüz olarak kıyamete kadar savaşacak mıyız?
Estamos destinados a ser dois imortais travando um combate épico até ao Dia do Juízo Final?
Kafasının yerine fil kafası koydular ve ölümsüz oldu.
E colocam uma cabeça de elefante no lugar e vivem para sempre.
Tanrının lanetlediği bir ölümsüz.
Um traidor, uma criatura imortal amaldiçoada por Deus.
Dünyaya gelen tanrıçam, öpücüğünle beni ölümsüz kıl... ... şölen gibi bir hayat yaşayalım.
Ó deusa que desceste à Terra, torna-me imortal com o teu beijo e viveremos de néctar e ambrosia.
- Ölümsüz hayat. - Günahla başladı.
Começa no pecado.
Ölümsüz hayat. Korkusuz hayat.
Vida sem morte
Bundan sağ çıktığıma göre ölümsüz olmalıyım!
Devo ser invencivel para ter sobrevivido àquilo!
Sanatçı olarak ölümsüz insan olarak ölümlü olduğu gerçeğiyle yüzleşmişti. Limelight'da büyük rakibi Buster Keaton ile oynadığı bir sahnede.
A sua imortalidade artística, bem como o facto da sua morte ocorreram na mesma cena de Luzes da Ribalta que partilhou com o seu grande rival Buster Keaton.
Bu benim için, ölümsüz pislik!
Isto é por mim, seu maldito morto-vivo!
Teknik olarak ölümsüz.
Tecnicamente é um não morto.
Cidden ölümsüz olduğunu sanıyordu.
Achava mesmo que era imortal.
Ölümsüz olduğunu ancak öyle ispatlayabileceğini söyledim!
Disse-lhe que era a única maneira de ele me provar que era imortal.
Sanırım hep senin ölümsüz olduğunu düşünmüşüm.
Acho que sempre te vi como invencível.
Elfler uzun ve ölümsüz.
Os duendes são altos e imortais.
Dostum, adam ölümsüz.
Aquele gajo regenera-se.
Ölümsüz desteklerinin çığlığını düşünün!
Pensa no grito deles De eterno apoio
Ölümsüz sevginizin sembolü olarak... yüzükleri değiştirdiniz.
Trocaram as alianças... como prova do vosso amor eterno.
sadece bu kadar değil, ayrıca eğer bir daha ondan bunu istersek... anneni sincaba dönüştüreceğini ve benim de ölümsüz gençliğimi alacağını söyledi.
Para além disso, ela disse que transformaria a tua mãe num esquilo e retiraria a minha juventude eterna se voltássemos a pedir.
Annenizin ölümsüz bir tanrıça olduğu söyleniyor.
Dizem que a sua mãe é uma deusa imortal.
Belgeli bir ölümsüz.
Um imortal certificado.
Çok ölümsüz tanımadığından eminim.
E eu sei que não conheces muitos imortais.
Sevgiyle ilgili o ölümsüz paragraf, bu mektuptaydı.
Esta, a última das suas cartas, é, no mínimo, imortal.
Sence ölümsüz olmanın ne demek olduğuna kafaları basar mı?
Achas que fazem ideia do que é ser imortal?
Ölümsüz hayal, kızıl kavga örneği...
The everlasting vision, the red battle type
Bu ona aynı zamanda ölümsüz bir lakap kazandırmıştır.
Também lhe renderam um apelido imortal.
Seni ölümsüz yapacağım.
Vou torná-la imortal.
- Neden, ölümsüz değil miyim?
Porquê, pensais que sou imortal?
- James Dean boynu kırılarak öldü ve ölümsüz oldu.
James Dean morreu com o pescoço partido e tornou-se imortal
- James Dean boynu kırılarak öldü ve ölümsüz oldu. "
"James Dean morreu com o pescoço partido e tornou-se imortal"
Ölümsüz aşk..
Amor eterno é como o fantasma da sua casa ;
Ölümsüz savaş dünyasında nasıl dövüşeceğini bilmeyen birisi değersiz bir yaşamdır.
o único que não sabe como lutar neste mundo de guerra imortal não merece viver.
Onu ölümsüz bir tanrı olarak hatırlıyorum. Aramızda yürürken, kanının bizlerden farklı olduğunu düşünüyor gibiydi.
Lembro-me dele como um Deus imortal, caminhando entre nós, ciente que o seu sangue era diferente do nosso.
Ölümsüz!
Um zombi.
- Ölümsüz bir zorbaya!
Imortal...