Örnegin traducir portugués
2,751 traducción paralela
Örneğin bağımsızlık savaşı.
A guerra para a independência.
Örneğin bak, Kasım.
Por exemplo... Olha, lá está o Kasim.
Örneğin, baksana doğru pastayı bulmak için ne kadar uğraşıyor.
Por exemplo, olhe o esforço que fez à procura do bolo perfeito.
Örneğin birisi vurulduktan sonra Jeff'in cesedini hareket ettirmiş.
Como porque parece que o corpo de Jeff foi movido depois de ter sido baleado.
Avukatınız, örneğin?
Talvez ao seu advogado?
Örneğin * Carry Grant kadın elbisesi giymekten hoşlanırdı.
Por exemplo, Cary Grant gostava de usar calcinhas.
-... sinirsel kimya, örneğin.
- Neuroquímica, por exemplo.
Örneğin, öğrenci andını Old McDonald'ın müziğine uygulayarak ezberledim.
Por exemplo, Aprendi o hino americano ao cantá-lo ao ritmo do "Old MacDonald".
Yani, örneğin hâlâ sizin bir evlat edinip edinmeyeceğiniz konusunda bir fikri olmadığının farkında mısınız?
Por exemplo já repararam que ainda não sabe se vai ter ou não um irmão?
Örneğin, geçmişin ve geleceğin arasında ilişki kurduğumda sen bunları küçümsedin.
Quando estabeleço relações entre o seu passado e o presente, menospreza-as.
Örneğin, sen Oliver'ın iyi yemek yediğinden emin olmak istiyorsun, değil mi?
Bess, quer certificar-se que o Oliver come bem, certo?
- Ya diğer derslerin? Tarih örneğin.
E as outras disciplinas, como História, por exemplo?
Örneğin okulda onunla uğraşan bir çocuk var.
Por exemplo, há um rapaz na escola que tem implicado com ele.
Örneğin açık seçikten ziyade, yalnız kız veya kız üstünde kızdan daha fazla hoşlandıklarını öğrendik.
Por exemplo... Descobrimos que eles preferem ver solos ou miúdas com miúdas, muito mais do que o mais pesado.
Örneğin, eğer herhangi bir uyuşturucu kullandıysan, bana söyleyebilirsin.
Por exemplo, se tiveres problemas com drogas, podes dizer-me.
Örneğin Nikki, tamam mı?
A Nikki, por exemplo.
Örneğin bu olayda, 10 yaşın altındaki çocuklarla ilgilenmelisin, yoksa onlardan etkilenebilirler, çünkü bu yaştaki çocuklar, hayaletleri görüp onlarla konuşabilir.
Bem, neste caso, por exemplo, estás a lidar com crianças com menos de 10 anos, por isso podem ser influenciados por eles, porque os miúdos desta idade, podem ver e falar com fantasmas.
Örneğin dağ aslanları bulduklarını işaretlemek için çam iğneleri kullanır.
Os leões da montanha, marcam o que encontram com finos galhos de pinheiro
Örneğin bir striptizci olmayı..
Por exemplo, "Escolho ser uma stripper?"
Demek istediğim, örneğin, boşaltımı nasıl olur?
Como é que, digamos, elimina os detritos?
Örneğin, insanların onun dolabına girmesi ve gözlüklerini parçalaması.
Por exemplo, pessoas arrombarem-lhe o cacifo e esmagarem-lhe os óculos.
Örneğin, bugün babamın yetkililer tarafından soruşturulmasının nedeninin o olduğunu öğrendim ve eğer ailesini o kadar önemsiyorsa neden benimkini mahvetti?
Por exemplo, hoje descobri que foi ele que fez com que o meu pai fosse investigado pelas autoridades. E se ele se preocupa tanto com a família, então porque destruiu a minha?
Yani, örneğin güneş 10 dakika sonra batarsa ne olur?
Por exemplo, poderia ser o caso de 10 minutos mais tarde?
Örneğin, biraz önce Missouri sıtması hakkındaki yalanım gibi.
Por exemplo, eu acabei de mentir sobre a malária do Missouri.
Ölü adamdaki senin DNA örneğin.
Isso é o teu ADN num tipo morto.
örneğin, o adamı öldürmeden önce, onun gerçek olduğunu düşündüğünde tereddüt ettin, ama daha sonra farkına vardın...
Por exemplo, antes de terminar aquele tipo, tu hesitaste quando achaste que era verdadeiro. - Mas então tu percebeste... - Merda!
Örneğin Bay Stephen Restarick?
Não me confunda! Isso é uma rasteira?
Örneğin, sadece New York'tan sorumlu bir adamsın George.
Por exemplo, és o único tipo de Nova Iorque, George.
Örneğin - - Tanık listesine bazı tanıklar eklemek istiyorum.
Por exemplo, eu... eu gostaria de acrescentar algumas testemunhas à lista de testemunhas.
Örneğin, bana bu fotoğrafları göstermen Öfkeme oynaman İntikam isteğime oynaman.
Por exemplo, estás a mostrar-me estas fotografias, a tentar manipular a minha raiva, a minha necessidade de vingança.
Örneğin sen.
Você, por exemplo.
Örneğin pirinç unu ve şeker yeniden toplanan bir aile gibi birbirlerine tutunurlar.
Por exemplo, pó de arroz e açúcar mantêm-se juntos como uma reunião familiar.
Çökmeye sebep olan kişi örneğin.
Alguém que tenha provocado o colapso.
Örneğin ;...
Por exemplo, se existem três buracos gloriosos na casa de banho do clube e
Örneğin gözler.
Os olhos, por exemplo.
Bu oda, örneğin, kusursuz bir dizayn.
Este gabinete, por exemplo... Um design impecável.
Örneğin arabada?
Fui eu que conduzi.
Okul çıkışında örneğin.
A Associação Cristã local?
Örneğin havaalanında.
Como no aeroporto.
Örneğin, Scylla.
Como o Scylla.
Örneğin, Deniz Aslanları'nın kaptanı olamadığı için üç gün boyunca ağladı.
Quando não foi escolhida para ser capitã dos Leões Marinhos chorou por três dias.
Bu adamlar, Friedman'ın serbest piyasa ilkelerini bulabildikleri her yolla yayıyorlardı. Örneğin, kongrede konuşarak, virüslü videolarla ve Pazar sabahları, söyleşi programlarına konuk olarak.
Estes tipos espalham o evangelho do mercado livre do Friedman pelos meios que conseguirem, como falaram ao congresso, videos contagiosos, como convidados, nos talk shows de domingo de manhã.
Örneğin, romantik bir şeyler yaşamak istiyorsanız.
Quer dizer, é do género... tipo... querer algo romântico.
Bu gibi durumlarda, örneğin burada olduğu gibi,.. ... Hayatta Kalma Topu, bir hayvandan kaynak elde edebilir.
Neste caso, nós temos esta bola de sobrevivência que se liga e extrái recursos, neste caso, de um animal.
Böyle bir durumla karşı karşıya kalmak istemezsiniz. Ama yine de, kaynak elde etmeniz gerekebilir. Örneğin, bir inekten.
E você não vai querer estar exposto aos elementos climáticos, mas ainda assim vai querer extrair recursos, digamos, por exemplo, de uma vaca.
Örneğin, işte okyanusta yüzen ve Hayatta Kalma Topları'ndan oluşan,.. ... iletişim kurabilen, besin takası yapabilen bir sal formasyonu.
Por exemplo, aqui está um conjunto de formação de bolas de sobrevivência no oceano, flutuando, comunicando, trocando nutrientes, função diferencial.
Olay raporun ve uyuşturucu için idrar örneğin lazım.
Vou precisar do seu relatório do incidente e amostra de urina para exame de drogas.
Şimdi örneğin, değil mi?
Está a mostrar agora, certo?
Örneğin, eski karınızı görmeye gittiğinizde size zengin bir adamla evleneceğini söylemiştir ve nasıl hissettiğinizi umursamıyordur, zira onun gözünde hiçbir değeriniz yoktur.
Por exemplo, quando foram ver vossa ex-mulher e ela vos disse que ia voltar a casar com um tipo rico e não se importou como vocês se sentiriam, porque, ao que lhe dizia respeito, não valiam nada.
Feromonlar örneğin.
Ferómonas.
Örneğin Dr. Wen skeci.
Como a do Dr. Wen.