English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ Ö ] / Öteki

Öteki traducir portugués

3,482 traducción paralela
Öteki türlü, alacaklılara karşı sorumlu olurdunuz.
Caso contrário, vocês seriam responsáveis junto aos credores pelas suas dívidas.
Öteki türlü fazla da partiye benzemez, değil mi?
Senão, não seria uma festa, pois não?
Beni öteki tarafa çekmeye çalışıyorsun Marlene.
Está a tentar puxar-me para o outro lado, Marlene.
Öteki heriften randevu almayı bile başaramadık daha.
Nem uma consulta conseguimos com ele.
Aldım onu içeriye ağzına boşalayım diye, sonra sikip attım öteki mahalleye. "
O relógio marcava 14 horas, "despachei o serviço, e livrei-me da galdéria no quarteirão seguinte." Não me provoques.
Bir kız kaçırılıyor, öteki bir saat sonra ölü bulunuyor.
Uma rapariga raptada e outra aparece morta, uma hora depois.
O öteki tarafın Cadillac'ı sayılır.
Esse é o Cadillac do Além.
Yok artık, daha öteki tarafı boylamadın ki.
Credo, ainda não morreste.
- Öteki evrendeki diğer Olivia.
A outra Olivia.
Öteki kurabiyeler mahvetti beni.
Aqueles bolinhos pregaram-me uma partida.
Şafakla birlikte dağın öteki tarafında olacağız.
Ao amanhecer, estaremos do outro lado da montanha.
Öteki hukuk şirketleri ile ilgili emailini aldım.
Recebi o seu e-mail com a lista de outras firmas.
Doktora tezimin konusu Wittengenstein'ın'öteki sorunu'ydu.
O Outro no Tractatus Logico-Philosophicus de Wittgenstein. era o tema do meu doutorado.
'Öteki'ni sorgulamak, aslında kendini sorgulamaktır.
Para perguntar ao Outro pergunte a si mesmo.
Öteki, alt benliğimizdir.
O Outro, o alter ego.
Öteki', hem benzer hem de farklıdır.
O Outro é tanto semelhante e diferente.
Öteki', yanlış anlaşılmaya mahkumdur.
O outro é condenado de ser mal interpretado.
Diyalektik sayesinde,'Öteki'nin hayatı kısa zamanda cehenneme döner.
Via dialética, Outro logo se torna um inferno.
Doğum esnasında, bir parçamızdan ayrılmayı, kendini'öteki'ne adamayı, sorumluluğu deneyimleriz.
No ato de nascimento, experimentamos separar, devoção ao outro, responsabilidade.
En önemli deneyimimiz,'öteki'yle karşılaşmamızda, bilincimizin aniden artması ve açılmasıdır.
Nossa experiência mais decisiva é o estouro, o transbordamento de consciência antes do outro.
Kazananlar, öteki taraf oynarken mazeret göstermez.
Os vencedores não dão desculpas, quando o outro lado se está a safar.
Karısını ve ailesini kaydediyor ama sevgi dolu ailelerine kavuşmaları için dünyanın öteki ucuna gidip o adamları kurtarmaya çalışıyor.
Perde a esposa e a família, atravessa meio mundo para salvar estes tipos para que possam estar com as suas famílias.
Bir gün gelip Andie'yi öldürüyorsun, öteki gün hayatımı kurtarıyorsun.
Matas a Andie num dia e salvas-me no dia seguinte. És o quê?
Ya biri ya öteki olabilirsin ikisi birden olamazsın.
Só se pode ser uma coisa ou outra, nunca as duas coisas.
Şahsen görmedim ama görünen o ki, ortaklardan biri, her cari yıl için sermayenin % 30'unu kasaya koymaz ise, öteki ortak hisselerini alma hakkına sahip oluyor.
Mas, pelo que parece, se um parceiro não trouxer 30 % dos rendimentos a cada trimestre, o outro parceiro pode comprar a parte do outro.
Mark'ın öteki hayatından bana bahsettiğinde her şeyi sorgulamaya başladım.
Quando me contaste que o Mark tinha toda essa outra vida, isso fez-me questionar tudo.
Çünkü bazıları onun Kehanetler kılıcından bile daha değerli olduğuna inandılar. Öteki hayvanlar onu ele geçirmek için asla durmadılar.
Porque alguns acreditavam que poderia ser ainda mais valioso do que a Espada dos Presságios, os outros animais fariam tudo para o conseguirem.
Bu Ben, Öteki çocuklarım, Philip, David, Steven.
Os meus outros filhos, Philip, David e Steven.
Ama umarım öteki hediyeni beğenirsin.
Mas espero que goste da outra coisa.
Birimiz turşudan bahsederse öteki bağırsaklarının bozulduğunu söyleyecek ve kalkacağız. Anlaştık mı?
Um de nós fala de picles, o outro que é intestino irritável, e saímos.
Öteki türlü düşünmen için Sheila'nın gücünün yettiği her şeyi yapacağından şüpheleniyorum.
Bem, suspeito que a Sheila vai fazer de tudo para tu te sentires de outra forma.
O bir sara ilacı, öteki işlevlerini saymazsak.
É um anti-convulsivo, entre outras coisas.
Kızdan önce siz öteki tarafa gideceksiniz. Hayır.
O último verá os quatro primeiros ir antes dela.
Kesin sınırlar vardır ve donlarım iç çamaşırlarım sınırın öteki tarafında.
Existem certos limites, e as minhas cuecas... Roupas íntimas, estão do outro lado desse limite.
Johnson'ın sözünü ettiği öteki şeylerden de.
Também ouvi o Johnson dizer outras coisas.
Öteki savaşçılar ona bu şapkayı getirmişler.
O outros bravos trouxeram-lhe este chapéu.
Biz kendi tarafımızdan çalışıyoruz Frost ve onun ekibi öteki taraftan çalışıyor.
Trabalhamos do nosso lado... enquanto a Nevasca e as meninas dela trabalham do outro lado.
Bazen öteki taraftan çıkmaya kalkışıyor. Götüme tıpa takıyorum o yüzden.
Às vezes ela tenta sair pelo outro lado, é por isso que tenho uma rolha no meu traseiro.
Eşkâlleri : Biri Afro-Amerikan, biri kötürüm, biri sıska, öteki de yakışıklı.
Descrições : um Afro-Americano, um aleijado, um magro e um muito bonito.
Öteki ise- -
E o outro pene...
Öldükten sonra, öteki tarafa gitmeyeceğim ve evine hayalet olarak musallat olacağım.
Após morrer, vou ficar por aí e assombrar o apartamento.
Belki öteki tarafta görüşürüz evlat.
Pode ser que nos encontremos no outro lado.
Biri Los Angeles'tan, biri Seattle'dan, öteki Eugene'den.
Uma veio de Los Angeles, outra de Seattle, e uma terceira de Eugene.
Öteki türlü sonsuza kadar kız olarak kalabilirdim.
De outra maneira ficava rapariga para sempre!
Bedenlerini geri almadan öteki tarafa geçmeyi reddediyorlar.
Recusam-se a seguir em frente, até saldarem as dívidas.
Onun öteki tarafa geçmesine yardım etmeliyiz, Violet.
Temos de ajudá-lo a fazer esse caminho, Violet.
Şu anda öteki tarafta bulunduğu yerde artık güzel bir kız olmuş.
E que onde ela está neste momento, no outro lado, é uma rapariga bonita, finalmente.
Öteki adımda Wes için neler yapmamız gerektiğini konuşmalıyız.
Temos de conversar sobre outras opções para o Wes. O que fazer a seguir.
Öteki tarafta bile.
Mesmo no outro lado.
Ve öteki elim.
Outra mão.
Öteki bizler nerede?
- Onde estão os outros dois nós?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]