Öylesin traducir portugués
2,940 traducción paralela
- Biraz öylesin sanki.
- Um bocado.
Yani, sana öylesin demiyorum.
Não te vou chamar isso.
- Evet, öylesin.
- És sim.
- Öylesin! - Uğraşıyorum.
- Faz 21, tens de a pôr bêbeda.
Öylesin.
E é.
Tanıştığımızda berbat bir oyuncuydun, hâlâ da öylesin.
Eras uma péssima atriz quando nos conhecemos e ainda o és.
Bence sen de öylesin, Sam.
Digo-te o mesmo, Sam. Posso chamar-te Sam?
Evet öylesin.
Estás, sim.
Öylesin, ve bir kadın seni tanımaya başladıkça, daha fazlasını isteyeceğini sende biliyorsun.
E quando as mulheres te conhecem, claro, que querem mais.
Annen mücadeleci biri. Sen de öylesin.
A sua mãe é uma lutadora e você também.
Elbette öylesin..
Claro que és.
Öylesin.
E és.
- Evet, öylesin.
- És, sim senhor.
Ben de öylesin demedim zaten.
Eu não disse que eras.
Öylesin elbet.
Pois claro que sois .
- Öylesin valla.
- Pois estás.
Hayır, muhtemelen hâlâ öylesin ama ilk defalığına da olsa bunu öğrenmek ilgimi çekti.
Não, provavelmente é, mas pela primeira vez, estou mesmo interessada em descobrir.
Cesur eski asker, öylesin değil mi?
Soldado velho e corajoso, não?
O topluluğun bir parçası ve sen de öylesin.
Ela faz parte do Círculo. E tu também.
Eğer beni görebiliyorsan sen de öylesin.
Se me consegues ver, tu também estás.
Elbette öylesin.
Claro que és.
Ve sen hala öylesin.
E tu ainda és.
- Biliyorum, öylesin.
- Eu sei que és.
Sen de öylesin.
Estás quase lá.
- Ben sana kızgın değilim. Ben... - Evet öylesin.
- Eu... eu não estou...
Ama öylesin.
- Mas você é!
Sende öylesin.
Tal como tu.
Öylesin işte.
És.
Her şeyinin eksiksiz olması gerekir. Sen öylesin. Sen bunu kendinde görmeye başlamazsan kimse görmez.
É preciso ter o pacote completo e é isso que tu tens, mas ninguém vai ver isso se não começares a ver isso em ti.
Sen de öylesin.
Tu também.
Rebecca ile sen de öylesin.
- A Rebecca e eu estamos... a tentar continuar. - E o senhor e a Rebecca.
Elbette öylesin.
- É claro que é.
Öylesin. Tabii avanak bir kocan ve bebeğin de benim olduğunu saymazsak.
És, excepto que o Doofus é o teu marido e este é o meu filho.
- Suçlu değilim ben. Öylesin.
- Não sou um criminoso.
Bunu biliyorum. Ama teknik olarak öylesin.
Eu sei, mas tecnicamente és.
Kesinlikle öylesin.
Claro que és.
Evet, öylesin.
És, sim.
Öylesin, öylesin.
Tu também és.
Evet, öylesin!
Sim, estás!
Kesinlikle öylesin.
Com certeza que és.
Sen de öylesin.
- E tu não estás tão mal.
Ve bence durum çok boktan. Ve bence sen de öylesin.
E acho que não presta, e que tu não prestas.
Eskiden hapisteydin, şimdi de öylesin.
Estava preso naquela altura e está preso agora.
- Sen de öylesin.
- A Amy também.
Eh, öylesin zaten.
- E aí estás tu.
- Elbette öylesin.
- Claro que estás.
Evet, öylesin!
- Sim, tu fazes parte disto!
Sen de öylesin.
- Drogado estás tu.
Öylesin.
Tu és.
Oh, evet, öylesin.
Pois és!
Evet, öylesin.
- És mesmo.