Üzülüyorsun traducir portugués
178 traducción paralela
Bazen hevesin kaçıyor senin ve sonra üzülüyorsun.
Às vezes, essas coisas passam e arrependemo-nos.
Sadece iyi ve nazik bir insansın ve onun için üzülüyorsun.
Só é decente, gentil e sente pena dele.
Sen bir şeye mi üzülüyorsun?
Com o que é que estás preocupado?
Neden üzülüyorsun? - Ne yaptığımı gayet iyi biliyordun.
Sabias muito bem o que eu estava a fazer.
Her gün aynı acıyla daha çok üzülüyorsun.
A cada milha sofre mais por ela.
Yoksa klarnetçinin durumuna mı üzülüyorsun?
Ou não aguentas o clarinetista?
Yalan söylüyorsun benim için üzülüyorsun.
Estás a mentir. Tens pena de mim.
Ancak eninde sonunda, gerçek halin, bir şekilde suratına çarpılıyor ve üzülüyorsun.
Até sermos trazidos cara a cara com a grotesca, atrofiada coisa que realmente és,
Neden Aron için üzülüyorsun?
Porquê ter pena do Aron?
Neden onun hakkında bu kadar düşünüp her başarısızlığına üzülüyorsun?
E quando cismas com ele? Quando agonizas com os seus fracassos?
Benim için mi, kendin için mi üzülüyorsun?
Estás com pena de mim ou de ti?
Gerçekten üzülüyorsun, değil mi?
Você é muito esperto.
Neden üzülüyorsun?
Porquê?
Şimdi sen bu tren için mi üzülüyorsun, bayım.
Você conduz um comboio de triste sorte, homem.
Ayrıca, başka neye üzülüyorsun?
E porque está tão triste?
Bir şeye mi üzülüyorsun?
Estás aborrecido?
Neden bu kadar üzülüyorsun ki?
Por isso tem calma! Por que estás tão nervoso?
Ne üzülüyorsun serseri?
Estás triste porquê, imbecil?
Benim için mi üzülüyorsun?
Pena de mim?
- Sadece kendine üzülüyorsun.
- Tens é pena de ti própria.
Ama hayır, sen üzülüyorsun.
Mas não, sentes-te triste.
Önemli değil, neden bu kadar üzülüyorsun ki?
Porque estás tão nervosa?
Balinaları bir daha göremeyeceğin üzülüyorsun değil mi?
Está aborrecida por perder as baleias,... não é?
Neden bu kadar üzülüyorsun?
Por que estás tão chateada?
Onlar için fazla üzülüyorsun.
Está com muita pena deles.
Çünkü Nancy için üzülüyorsun ve bu onun son şansı.
Porque eu sei o quanto te sentes culpado por causa da Nancy. E sabes que está é a chance dela de ter uma vida decente.
Bir şeye üzülüyorsun, nedir Mattie?
Está perturbada com alguma coisa, não está? O que é?
- Şimdiden üzülüyorsun.
- Já te andas a lamuriar!
- Sen neden bahsediyorsun? Seni esir alan kişi için üzülüyorsun!
É quando se sente pena do tipo que nos mantém refém.
İyi de neden üzülüyorsun ki?
Mas porque é que estás preocupado?
Sen de onamı üzülüyorsun?
E estás aí a choramingar por causa dela...
Onun için üzülüyorsun, değil mi?
É de partir o coração, não é?
Yani tüm hayatın boyunca elfler gördüğüne mi üzülüyorsun?
E estás preocupado porque toda a tua vida tens visto elfos?
Niçin bu kadar üzülüyorsun?
Porque estás preocupada?
Onlar için üzülüyorsun. Ama biz hala buradayız.
Está triste por causa dos outros, mas nós estamos aqui.
Bebeğine mi üzülüyorsun? Annesini niye terk ettin?
Está preocupado com a sua filha.
- Elbette. - Neden üzülüyorsun o zaman?
Claro.
Balinalara mı üzülüyorsun?
Preocupa-se com as baleias?
Yaşayamayacağın şeyler için üzülüyorsun.
Sei que estás triste por todas as saudades que terás.
Çünkü üzülüyorsun.
Porque é que estás chateada.
Suçüstü yakalandığın için üzülüyorsun!
Você lamenta ter sido enganado!
- Ama galiba sen zaten üzülüyorsun.
Mas parece que isso já tu fazes.
- Neden hâlâ üzülüyorsun?
- Porque estás tão triste?
- Bunun için üzülüyorsun.
- Estás perturbada com isso!
Biliyorum, benim icin cok üzülüyorsun.
Eu sei que tens pena de mim.
Kendine mi üzülüyorsun?
Sentes pena de ti próprio?
- Seni korkak, onlara üzülüyorsun.
- Grande falhado.
- Çirkin olduğun için mi üzülüyorsun?
Está aborrecido por ser um maricas?
Sen niye üzülüyorsun?
Lamentas porquê?
Çok üzülüyorsun, değil mi?
É tocante, não é?
Neden üzülüyorsun?
Por que estás tão aborrecido?