Ilan traducir portugués
51,242 traducción paralela
Malımıza yapılan herhangi bir müdahale hukuk davasıyla sonuçlanacaktır.
Qualquer interferência com a nossa propriedade resultará numa acção civil.
En azından Teksas'ta eğlenmişsiniz anlaşılan.
Parece que se divertiram no Texas, pelo menos.
Alexis de istiyor anlaşılan.
E a Alexis também parece precisar de outro.
Anlaşılan kız orada kalıyormuş.
Pelos vistos, ela esteve lá.
Dallamaya bak. - Yani, en azından tutuklanmadık. Anlaşılan sunucu ücretlerini azaltmak için çalışmak zorundayız.
Se não formos presos, temos de reduzir os custos com o servidor.
Bu da beni, eski kodumuzu yeniden yazmak yerine, tonlarca kanal ve metadatadan sıyrılan yeni bir kodyayıcı yazmaya yönlendirdi.
Então ocorreu-me que posso construir um novo codificador que não nos roube canais e metadados.
Palmiye yapraklarıyla yapılan Meksika icadı.
É uma estrutura mexicana com palmeiras.
- Donald Duck donanmadan atılan gay bir adamdır.
É um gay que foi expulso da Marinha.
Bin yıl boyunca bize yazılan şarkılar söylenecek.
Vão cantar sobre nós nos próximos mil anos.
Sahte yılan aldatmacası işte ama daha kötüsü çünkü yılanlar gerçektir en azından.
Banha da cobra. Mas pior, porque as cobras existem.
Cenazene katılan herkes en azından.
Todos os que estavam no teu funeral.
Trafikte kornayla yapılan gürültüden korktum ve hatta havadan bile korktum.
Tinha medo do rugido do trânsito. Até do ar...
Hiç asılan bir adam gördün mü Gölge?
Alguma vez viste um homem ser enforcado, Shadow?
Aos Si'nin dünyasına açılan bir kapı.
A porta para o mundo dos Aos Sí.
Sütten yapılan krema, elindeki en yumuşak kırıntı.
As natas do leite, as migalhas mais doces que tiverem.
"Lakotalarca kutsal olduğuna inanılan'Tatanka Ska'adındaki beyaz bufalo... "... burada, Derek Arnold Jr.'ın çiftliğinde 10 Haziran 2008'de doğmuştu.
Tatanka Ska, um búfalo branco sagrado para os Lakota, nasceu no rancho de Derek Arnold Jr., a 10 de junho de 2008.
Anlaşılan buradan Star City'ye kadar bir dizi soygundan aranıyormuş.
É procurado por uma série de roubos daqui até Star City.
- Anlaşılan doğru yere gelmişsin.
Vieste ao lugar certo.
Bana katılan var mı?
Alguém pensa como eu?
Çünkü baban negatif bir dünyada kaybolduğunu öğrenirse burnu kırılan ilk kişi ben olurum.
Se o teu pai descobrir que te perdeste num mundo negativo, a primeira pessoa a ter o nariz partido vou ser eu.
Anlaşılan, Stagg dahileri sırlarının dışarı çıkmasını istemiyor.
Parece que os génios da Stagg não querem que nenhum dos "segredos" saiam daqui.
Anlaşılan sen de değiştirmişsin.
Parece que fizeste o mesmo.
Şellak pullarını önemli kılan başka neler var?
O que mais é único sobre a goma-laca?
Heat Monger ile ilişkilendirilen tüm kundakçılık vakalarında kullanılan ateşleme maddesi.
É o acelerador usado nos casos associados ao Heat Monger.
Anlaşılan davetimizi kabul etmiş.
Parece que ela aceitou o nosso convite.
Babasını memnun etmek için iç savaşa katılan oğulu.
O filho que se alistou na Guerra Civil para agradar o pai.
Çoğunluğun iyiliği için yapılan bir fedakârlık.
Os sacrificios que fazemos para um bem maior.
Kesilen, suya batırılan adamlar gördüm.
Já vi tipos mergulhados em água, cortados...
Ve belirli nedenlerden dolayı kırılan kaburgalar, yanan ayaklar gibi.
E por razões óbvias, gostamos de costelas partidas e pés queimados...
Yaratılan sadece beş şeyi öldüremediğini biliyorsun.
Há apenas cinco coisas em toda a Criação que ele não consegue matar.
Seni sarılan biri gibi düşünmedim Crowley.
Nunca pensei em ti como sendo um aconchegador, Crowley.
Kurbanın ailesine yapılan standart bir ödeme.
É a quantia padrão por um parente assassinado.
Wessex Polis Merkezi'nden yapılan açıklamada, 49 yaşında bir kadının cumartesi gecesi Axehampton'da cinsel saldırı kurbanı olduğu belirtildi.
A Polícia de Wessex diz que uma mulher de 49 anos foi vítima de um ataque sexual na área de Axehampton no sábado à noite.
Hangi marka olduğunu teşhis ettik. Otomatlar da dahil bölgede satışı yapılan yerlerin listesini çıkardık.
Identificámos a marca e tenho uma lista de comerciantes locais, incluindo máquinas de venda.
Onun deli doktorusun lan sen.
É a merda da psiquiatra dela.
Demo kaydını ödesin diye Sid'e tüm paramı verdim lan.
Emprestei à Sid todo o meu dinheiro para ela pagar a demo.
Ne oluyor lan?
Mas que caralho?
Şaka gibisin lan.
Palhaçada de merda!
Unuttuğumu söyledim. Mutluyum lan.
Já lhe disse que segui em frente, estou feliz.
Öfkeden kuduruyorum lan, haberin var mı?
Fazes a mínima ideia de como isso me deixa fodido?
Cidden, benim derdim ne lan?
A sério, qual é o meu problema, foda-se?
Burada ne işin var lan?
O que fazes aqui, caralho?
Uzaklaştırma emri çıkarmak nedir lan?
Uma ordem de restrição?
- Tuvaletten mi bağlanıyorsun sen? - Kenara çek şunu lan.
Encoste já!
- Peki. Bu da ne lan? Beni kaçırmaya mı çalışıyorsunuz gerçekten de?
Está a tentar raptar-me?
Tabii ki de iş konuşmak istiyorum lan. Mesele ne?
Claro que quero falar de negócios.
Biliyordum lan!
- Eu sabia!
Alevlere falan bakmak istemiyorum lan.
Não quero olhar para a porcaria das chamas.
- Hücreden nasıl çıktın lan sen?
Como é que saíste da cela?
Bu ne lan?
Mas o quê?
Yapılan basın açıklaması da onu bunu yapmaya tetiklemiş olabilir.
A notícia já foi divulgada, é público.