English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ Ş ] / Şaul

Şaul traducir portugués

1,868 traducción paralela
Kendimi senin yerine koydum, Saul.
Já passei por isso, Saul.
Saul, hattayız.
Saul, estamos em linha.
Saul?
Saul?
- Zaten geciktim Saul.
- Já estou atrasada, Saul.
Bu sabah uyandığımda Saul, sen gitmiştin.
Quando acordei esta manhã, Saul, tinhas saído.
Saul...
Saul...
Aman, Saul.
Pare.
Bu kadar paranoyak olma.
Saul, deixe de ser tão paranóico.
Bir şey çıkacağından değil ama ben de başka kanallardan İsrail'le iletişime geçeyim.
Eu vou informar a Avenida King Saul, o que sem dúvidas não vai trazer frutos.
Tel Aviv'e çağrılıyorsun. Oradaki elemanlar fikirlerini duymak için can atıyorlar.
Tens um compromisso no King Saul, e soube que estão ansiosos para ouvir os teus pensamentos.
Seni Saul Perlmutter'ın Nobel ödülü kazandığı kozmoloji konusunda vereceği derse götüreceğim.
Vou levar-te a ver o Saul Perlmutter falar sobre o prémio Nobel pelo seu trabalho sobre cosmologia.
Saul yapsa?
Não devia ser o Saul?
Saul?
Saul...
- Saul, Walker'a ait bir iz var mı?
- Saul, há algum sinal do Walker? - Para já, ainda não.
Carrie? Protokolü biliyorum Saul.
- Eu conheço o protocolo, Saul.
Bundan hiç hoşlanmadım, Saul.
- Não gosto disto, Saul.
Saul, koduğumun çantasında ne var diyorum?
Saul, o que está no raio da mala?
Ne yapıyorsun Saul?
O que estás a fazer, Saul?
Ve biz neredeyse Klaus'u elimizden kaçırıyorduk. Bu elemanı kaybetmiyorum Saul.
Não vou deixar que este tipo escape, Saul.
Saul, o çantada ne var? !
Saul, o que há na mala?
Saul, Tanrı'ya şükür!
- Saul. Graças a Deus.
En önemlisi ise, Saul, Abu Nazir'in yöntemleri, öncelikleri ve planları var.
Na verdade, o Abu Nazir é metódico, tem padrões e prioridades.
Saul, işte buradasın.
Saul, que bom.
Anlamak zorundalar, Saul.
Eles têm de perceber, Saul.
Söylesene, Saul.
Saul, diz-lhe.
Saul.
Saul.
Buna vakit yok, Saul.
Não há tempo, Saul.
Hiçbir şey yapmadın, Saul.
Não fizeste nada, Saul.
Baba, bu Saul.
Pai, este é o Saul. - Olá.
Saul'a aramasını söyle.
Pede para o Saul ligar.
- Elbette. Saul. 'İdari izinde'olmak tam olarak ne demek?
Saul... o que significa de facto uma suspensão administrativa?
- Ama Saul...
- Mas, Saul...
Unutamam, Saul.
Não posso Saul.
Onlar, bu ofisten taşınarak çılgın bir kadının kolajladığı gizli belgelerdi, Saul ve bu işe dâhil olup olmadığını öğrenmek bile istemiyorum.
Era material confidencial retirado indevidamente, organizado por uma louca, numa colagem sem sentido. Nem quero saber do teu envolvimento nisto.
Saul Berenson görevin o noktalarında üzeri kapalı belge buldu.
O Saul Berenson encontrou um documento que aponta à missão.
Benim, Saul.
- Sou eu, Saul.
- Saul, beni dinlemek zorundasın.
Saul, tens de me ouvir.
- Saul, beni duydun mu?
- Saul, estás a ouvir-me?
Saul, beni içeri almalısın.
Saul, tens de me colocar lá.
Allah belanı versin, Saul.
Maldição, Saul.
Olayın ne, Saul?
Qual é o jogo, Saul?
İnan bana Saul, bu dosyada hiçbir şey yok.
Confia em mim, Saul. Isto não é nada mais, do que porcaria.
Dünya değişti, Saul.
O mundo mudou, Saul.
- Saul. - Bayım...
- Senhor...
Saul, dur.
Saul, pára.
Artık eskisi gibi değil, Saul.
Não é tratamento de choque.
Saul, kararımı verdim.
Saul, estou decidida.
Saul feshimi geri çekmenin herhangi bir yolu var mı?
Saul, há alguma hipótese de recorrer da minha demissão?
Saul, unutmama sakın izin verme...
Saul, não me deixes esquecer...
Şu Dr. Saul Perlmutter'a bir baksana ya Nobel ödülünü nasıl da tutmuş.
Olha o Dr. Saul Perlmutter ali, agarrado ao Prémio Nobel. O que foi, Saul?
Ne oldu Saul? Birinin çalmasından mı korkuyorsun?
Tens medo que alguém to vá roubar?
saul 37

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]