English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ Ş ] / Şaşkın

Şaşkın traducir portugués

1,058 traducción paralela
Şaşkınlığınızı muhafaza edin. İhtiyacınız olacak.
Guarde a surpresa para mais tarde, irá precisar.
Bayan Drayton, her şey çok çabuk oldu ben de sizin kadar şaşkınım.
Mrs. Drayton, isto foi tudo tão rápido... estou tão em choque quanto vocês.
Şaşkınım.
Estou perdida.
Ben de nasıl davranacağımız hakkında öneri getiremeyecek kadar şaşkınım.
Eu também não sei o que sugerir como plano de acção.
- Çok şaşkınım.
- Estou tão chocada.
" O bakış sadece bir şaşkınlığın başlangıcıydı.
" Manifestei a minha surpresa.
Şaşkın mısın?
Está com tonturas?
İkincisi, Ross gerçekten gezegene yolculuğunu tamamladığını sanıyor ve kendini Dünya'da bulduğuna bizim kadar o da şaşkın.
Dois : O Ross acredita genuinamente que fez a viagem ao novo planeta, e está tão surpreendido como nós, ao descobrir que quando aterrou, se encontrava de novo na Terra.
Burada şaşkın şaşkın bakacağınıza işe koyulun!
Por isso, não fiquem de boca aberta, ao trabalho!
Şaşkın görünüyorsunuz.
Está com um ar perplexo!
"Müfettiş'Köpekbalığı'Harry Organs'ın Sancho Panza performansına gelince, tiz Galler aksanı seyirciyi şaşkına çevirdi ve küfürlü doğaçlamaları korkuttu."
"Quanto à actuação do SupInt. Harry" Arranca "Órgãos como Sancho Pança, o público ficou perplexo face ao seu sotaque de Gales e intimidado com improvisos abusivos."
Bu çirkin sorgulama karşısında dehşete düşmüş ve şaşkın haldeyim.
E me sinto revoltada... E chocada... com essa inquisição infame.
Bu çirkin sorgulama karşısında dehşete düşmüş ve şaşkın haldeyim.
e estou revoltada e chocada com essa infame inquisição.
.. dünya şaşkın?
Atacaram um exército, com o mundo inteiro a ver.
Şaşkınlık başyapıtını yaratmış!
A confusão fez a sua obra-prima!
Kim aynı anda bilge, şaşkın sakin, öfkeli sadık, hem de tarafsız olabilir?
Quem pode manter a sensatez, o espanto, a calma e a fúria a lealdade e a imparcialidade num momento?
Şaşkınlığın erkekliğini götürdü galiba.
Haveis perdido a virilidade, na loucura!
İstediğin Duma, onları sadece şaşkın ve hoşnutsuz yapar.
Uma duma os deixaria desnorteados e insatisfeitos.
- Bunu Bryce getirmiş olmalı, ve ben şaşkınlık içinde onu alıp, kapıyı cevaplamak için gittiğimde, - fuaye masasının üzerine koymuş olmalıyım...
O Bryce deve-o ter trazido e, na minha confusão, devo ter pegado no jornal e devo tê-lo deixado na mesa da entrada quando fui abrir a porta.
Almanya ve Rusyanın dünyayı şaşkına çeviren antlaşmaya dair raporu okuyacaksınız.
O Ministro dos Negócios Estrangeiros, Lord Halifax, explicou : Devem ter lido os relatórios sobre o acordo entre a Rússia e a Alemanha, que surpreendeu o mundo.
Telsiz bağlantısının dahi olmaması şaşkınlık vericiydi. Sahra birlikleriyle telsiz iletişimi kurulmuyordu.
Por incrível que pareça, não tinha comunicações via rádio nem estava ligado por telégrafo aos outros quartéis-generais.
Almanlar'ın bu gözüpek taarruzu Hollandalılar'ı şaşkına çevirmişti.
A ousadia da ofensiva alemã espantou os holandeses.
Hunt şaşkın şaşkın ona baktı. Rommel ekledi :
O homem ficou boquiaberto e Rommel continuou :
Ünlü meslektaşlarımıza, Majeste tarafından çağrısı yapılan ilk toplantımızdaki şaşkınlıklarını hatırlatmak isterim, bize denmişti ki, yapılması gereken tek lüzumlu ve acil şey derhal Maystro Wagner'in izini bulup onu ülkemize taşınmaya ikna etmek için herşeyi yapmaktır.
Queria lembrar aos nobres colegas, o nosso estupor... Por, no primeiro conselho que Sua Majestade convocou... o ouvirmos dizer que a única providência a ser tomada... Necessária e urgentíssima...
Ve üç gün boyunca, mahzenler boyunca savaştık. Üçüncü gün şaşkın bir şekilde Dijon'a doğru baktım ve farkettim ki Burgonya'yı kurtarmıştık.
e durante três dias lutamos pelas adegas e no terceiro dia, desorientado olhando em direção a Dijon, reparei que tínhamos libertado a Borgonha.
Son derece şaşkın ve yenik durumdaki... bu yalnız ve kalbi kırık adam ne yapsaydı?
Completamente derrotado e confuso... que poderia fazer aquele homem solitário e vencido?
Şaşkın, niye parmak kaldırdın?
Então por é que te levantaste?
İşler umduğumuz şekilde giderse rehineler de en az teröristler kadar şaşkın olacaklardır.
Se formos bem sucedidos, os reféns ficarão tão surpreendidos como os terroristas.
Gülümsemesini görmeliydin. Bunu bir gülümsemeye çevirebildiğini düşünebiliyor musun? Hem de şaşkınlığına ve korkusuna karşın.
Ela conseguiu até esboçar um sorriso apesar da surpresa e do choque.
Savaşçılarımızın, Terra gezegeninden gelen birlikleri esir alarak geri dönüşünden bu yana filo şaşkın durumda.
Desde que os nossos guerreiros voltaram com prisioneiros da Aliança do planeta Terra, a Frota tem estado num estado de confusão permanente.
... daha olaylar sonuçlanmadan sahnelerin sonunu kesmesi eleştirmeni şaşkın ve zor geçecek bir baş ağrısıyla bırakıyor.
.. cortar o final das cenas antes do drama ser representado, deixou o crítico admirado e com dores de cabeça.
Kız kardeşim suçluluk duymana neden olmuş, şaşkınsın.
A minha irmã criou-te um sentimento de culpa, andas todo desorientado.
Böyle olsa da, nükleik asitlerin faydalı şekilde kullanılma sayısının büyüklüğü, bizi şaşkına çeviriyor.
Mesmo assim, o número de maneiras úteis de montar os ácidos nucleicos, é espantosamente grande.
Yaklaşık yüz yıl önce insanlar bu "yeni" yıldıza gözlerini şaşkın bir şekilde dikmiş ve ne olduğunu anlamaya çalışmışlar.
Há mil anos atrás, as pessoas contemplando com espanto a nova estrela brilhante, e perguntando-se o que era.
Şaşkınlığımı belli etmemek için dünyanın bütün acılarına katlandım.
E mal consegui disfarçar o pesar que essa notícia me provocou.
Baltimore'da, şaşkın ördeğe dönmüştüm.
Em Baltimore, estava como um pato morto.
Tanrı'nın adına koş ve bırak insanlar şaşkınlıkla geri çekilsin.
Corre em nome de Deus e deixa o mundo maravilhar-se.
Hitler'in orduları yenilgiden utanarak çok acı çektiyorlar ve kaçarken, donuyorlar ve şaşkınlık içinde Rusya'nın karları arasında ölüyorlar.
Os exércitos de Hitler sofreram várias derrotas humilhantes e retiraram, geladas e desordenadas, pelas neves mortíferas da Rússia.
Ay ışığında ay kadar yalnız iki şaşkın şövalyeyiz!
Há só dois cavaleiros estupidos como a lua... Debaixo da lua
Evet desene, şaşkın!
Responde porra!
Evimde böcekler var. Karım şaşkın.
A minha casa está sob escuta.
Burada Tanrının evinde toplanan sizlerden şunu anlamanızı istiyorum : Yeni, beklenmedik olağandışı bir şeye tanık oluyoruz. Hükümetin şaşkınlığı sürpriz değil.
Espero, porém, que nós, os que estamos aqui reunidos, tenhamos consciência de que que estamos a ser testemunhas de algo novo ; de algo inexperado e nada vulgar e que não é surpresa, ver o Governo sem solução.
- Şaşkın Köpek Rex?
- Rex, o Cão Maravilha?
Luke şaşkının tekidir.
Ele é doido!
Bu kadar şaşkın görünmen hiç de hoş değil.
Não é cortês ficar tão surpreso.
- Hey, şaşkın olsun. - Haydi!
- Ouça, esta ponte é segura?
Dünya şaşkın ancak tepkisizdi.
O mundo ficou chocado, mas não fez nada,
- Oh, Klucky, çok şaşkın görünüyorsun.
- Deve estar algures.
İnsanlar şaşkın, afallamış ve dehşet içindeydi.
O povo estava aturdido, confuso e receoso.
- Çok şaşkınım.
- Estou muito confuso.
Şaşkınlığını hala atamadı...
Ainda não se recompôs da surpresa.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]