Şürü traducir portugués
27,231 traducción paralela
Her sürü avlanır, o veya bu şekilde.
Cada Alcateia tem sido caçada, de uma maneira ou de outra.
- Şimdi de sürü ölüyor.
- Agora a Alcateia está a morrer.
Tek bir alfanın altında tek bir sürü istiyorsun.
Tu querias uma só Alcateia, sob apenas um Alfa.
Evet ama aslında bir sürü tek parça.
Vou montá-lo no fim de semana.
Ve bunu derken bir sürü çift bunu başarabiliyor. Ve bu harika bir şey ama bize göre değil.
Mas há imensos casais a fazer isso e corre bem.
İncil. Bu hafta gelen bir sürü değerli sevkıyatımız var.
O que podes dizer-me sobre uma empresa de gás chamada NexaCo?
Bir sürü özel uçak filosu olan insan varken Keen rastgele mi seni seçiyor?
De entre todos os que têm uma frota de jatos privados, o Keen tirou o teu nome de uma cartola?
Hayır ama söylemediğin bir sürü şey var.
- Não, mas tu não contas muito.
Kovac'ı bir sürü veledin önünde kestiğini gördüm.
Então, cortaste o Kovac à frente de miúdos de cinco anos?
Bu çocuğa imza attırmaya çalışan bir sürü takım var.
Há muitas equipas a querer assinar com este miúdo.
Ama bu sorun değil. Salıverin ve bir sürü parayla ödüllendirin onu.
Mas não faz mal, recruta-o e dá-lhe dinheiro, querido.
Bu işte bir sürü sürpriz var Charles. Ama bu orospu çocuğu onlardan biri değil.
Há muitas surpresas neste trabalho, mas esta porcaria não é uma delas.
Bir sürü tecrübesi var ve hastane tarafından önerilen birisi.
Ele tem montes de experiência e foi recomendado pelo hospital.
Bir sürü gösterge görüyorum!
Vejo imensos medidores!
Böyle olduğu için bir sürü kötü adam onları çalmaya çalışıyor.
Por isso tantos vilões sempre tentam roubá-la.
Gazı kullanarak gösteri yapmak için, bir sürü kayvanı kullanacaklardı ama Chloe engel oldu.
Eles iam efectuar uma demonstração em vários animais utilizando o gás, mas... a Chloe roubou-o.
Bir sürü garip olayla karşılaştık, ama bu seferki?
Muito bem, já vimos muitas coisas estranhas, mas isto?
Bu odada bir sürü yetenek var.
Muito talento nesta sala.
Bugün gördüğümüz kız, orada bir sürü boş daire olduğunu söyledi.
A menina desta tarde disse que há aí muitos apartamentos vazios.
Max seni indirecek şehir merkezine bir arabayla içinde de acı var bir sürü.
Ela vai te ganhar no centro da cidade... num carro, feito de... dor.
Şuan ikimizin de birlikte olmayı isteyeceği bir sürü insan olacağına eminim ama...
De certeza que há milhões de pessoas com quem preferiamos estar, mas...
Ama hala yapmamız gereken bir sürü iş var. Oh, öyle mi?
- Mas ainda temos muito a fazer.
Bir sürü insan senin için savaşmaya çok istekli.
Demasiadas pessoas dispostas a lutar por ti.
- Daha bir sürü bağlılığın var.
Demasiadas pessoas dispostas a lutar por ti.
Bir sürü kişi senin için savaşmaya istekli.
Deviamos tratar disso.
Bana bir sürü ıvır zıvır getirip duruyorsun.
Tu só me trazes lixo.
Bir sürü erkek aç aç bana bakıyordu.
Alguns da espécie masculina tem olhado para mim esfomeados.
Yeteneğinle yapabileceğin bir sürü şey varken niye kolluk kuvvetlerindesin?
Com todas as coisas que podias fazer com os teus talentos... Policia?
Olası evsizlik ve muhtemelen geleceğimi bir sürü kediyle paylaşmak.
Possível sem abrigo e... Talvez muitos, muitos gatos no meu futuro.
- Karşıdaki kalabalık seks kulübündeydi. - Bir sürü seksi kız vardı.
- Num clube de sexo apinhado, e havia tantas miúdas boas...
Bir sürü kalp kırıklığı, uğraş ve taviz verdin.
Tantas dores de cabeça, esforços e compromissos.
Alt tarafı birbirine vuruyormuş numarası yapan bir sürü adam.
É apenas um bando de pessoas a fingir que batem uns nos outros.
Ayrıca ilk üç filmde ninjalar ve bir sürü çıplaklık var...
E ninjas e toneladas de nudez em primeiro grau, por isso...
Bir sürü sevilen filmi olmasına rağmen neden beş parasız geziyor?
Para alguém com tantos filmes de sucesso no seu cinturão, porque está ele falido?
- Cezalandırabileceğin bir sürü yöntem var.
Tanto castigo.
- Evet, bir sürü var. Ama sorduğun kişiye göre değişiyor. Katilin ya latin, ya beyaz ya da siyahi, uzun ya da kısa, kahverengi ya da sarı saçlı veya kel bir erkek olduğunu söylüyorlar.
Muitas, mas dependente a quem perguntas, o assassino era um homem que ou era hispânico, caucasiano ou negro, alto ou baixo, cabelo escuro ou loiro, ou completamente careca.
Soul Depot'dan önce bir sürü spor salonu işini eline yüzüne bulaştırmış.
A Soul Depot é a última de uma longa linha de empresas de fitness falhadas.
Siyanürlü meyve suyu içmek bir şey ama bir sürü insan birbirini mi bıçakladı yani?
Digo, beber sumo de cianeto é uma coisa, mas um bando de pessoas a esfaquearem-se?
Beyler eğer size zarar vermek isteseydim buraya gelmemin bir sürü yolu vardı. Silahsız gelmek yerine hepinizi tutsak alırdım.
Rapazes... se eu não fosse sincero, se vos quisessemos fazer mal, haveria dúzias de maneiras de eu ter entado aqui e tê-los presos a todos ao invés de vir desarmado.
- Evet bir sürü.
- Sim, muita.
Bir sürü kötü şeyi avlıyordum.
- Eu cacei muitas coisas más.
Bir sürü kristal vardı.
Com muitos cristais.
Ona bir sürü büyü öğretti ki bunlar yararlı olabiliyor.
E também lhe ensinou magia, que na verdade é mais útil.
Üçümüzde mahvolmuştuk ve tepemizde bir sürü genç neon ışıklı patenlerle kayıyordu.
Lá estavamos nós os três, todos preparados, com uma tonelada de adolescentes a patinar sob as luzes de neon.
Bir sürü insana yardım etmiş.
E ele ajudou muitas pessoas, sabes?
Siz Winchesterlar ile ilgili bir sürü hikaye duymuştum.
Ouvi tantas histórias sobre vocês Winchesters. E...
Yanında bir sürü para varmış.
A velhota? Rica.
Bir sürü yenilik hoşuma gitti.
Uma das muitas melhorias. Estou a gostar.
Bir sürü Nazi zombiyi yaktık.
Acabamos de queimar uma pilha de corpos de zombies nazis mortos.
Burası Los Angeles. Bir sürü insan tanıyorum.
Isto é L.A. Conheço muitas pessoas.
Etrafta işsiz bir sürü insan var.
Cathy!