English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → ruso / [ A ] / Akıyor

Akıyor traducir ruso

1,416 traducción paralela
Tatlı cangıl suyu, daha ağır tuzlu deniz suyunun üzerinden akıyor.
Пресная вода из джунглей не оказывает никакого действия на более тяжелую соленую воду моря.
Su akıyor. Sis var. Bir de köpek...
Вода течет, туман, собака бежит лохматая.
Bir nehir gibi akıyor bana, Kalbimden geçen bir gökkuşağı gibi.
сияет во мне.
Toprak yola akıyor diye, babam istedi.
Отец хотел, чтобы мы сделали.
Laguerta'nın kanepesine salyaların akıyor.
Хватит слюни пускать на диван Лагуэрты.
Oh, kahretsin, göz makyajım akıyor.
Вот черт, моя тушь потекла.
Hayat, sen geride takılsan bile sürekliileri doğru akıyor.
Жизнь это... умение продолжать идти вперед, даже если ты откатился назад.
Buranın kuzeyindeki dağlarda bir dere var ve bu göle akıyor.
В горах, на севере. Там есть маленькая речка, которая впадает в озеро.
Kedinin gözleri akıyor. Çapaklarını almanı istiyorum.
У кота слезятся глаза, нужно промыть их!
Beyin sıvısı akıyor.
Его мозг набухает. |
Senin de salyaların akıyor!
А ты отстой!
Kocanın kusmukları cerrahi maskeden akıyor. Aynı anda sana rahatlatıcı bir şekilde bakmaya çalışıyor.
Твой муж блюёт через хирургическую маску, в то время как пытается поддерживать утешающий зрительный контакт.
Bu atalet dalgası yaratan ana vibratör. Yani su aşağı akacağına yukarı akıyor. Ve...
Тут главный генератор вибраций создает инерционный поток, чтоб вода шла вверх, а не вниз...
Kanın oluk gibi akıyor.
Из тебя кровь хлещет.
Bana Chilly diyorlar çünkü damarlarımda buz akıyor.
Они зовут меня Чилли, потому что кровь в моих венах всегда холодна.
Hayatım gözlerimin önünde akıyor.
Ух, ты, жизнь проносится перед глазами.
Yedi bardak meyve suyu yağmur gibi akıyor.
Семь стаканов сока. Все идет ровно, словно дождь.
Su senin arazine gelmeden önce benim arazimden akıyor.
ПРЕЖДЕ ЧЕМ КОСНУТЬСЯ ТВОЕЙ ЗЕМЛИ, ВОДА ТЕЧЕТ ПО МОЕЙ.
Toz oradan ve daha milyarlarca başka dünyadan akıyor.
Оттуда и из миллионов других миров течёт эта Пыль
Para düzenli akıyor.
Денежки так и текут.
Yok bir şeyi yahu, biraz burnu akıyor, o kadar.
- Да ладно, небольшая простуда.
Damarlarında cesaret akıyor.
Ты в правду храбрый воин.
Aşağıda trafik gürültüyle akıyor.
Подо мной гудящие магистрали.
Zaman parmaklarımın arasından kum gibi akıyor.
Время уходит как песок сквозь пальцы...
Tavan akıyor.
Потолок протекает.
Her rol üzerinden akıyor, demek istediğimi anlıyor musun?
Всё с тебя сползает, ты знаешь, о чём я?
Göz bebeklerimden kağıt işi akıyor.
У меня шары вылазят от бумажек и это, прямо сейчас.
Kanım akıyor, dostum.
У меня идёт кровь.
Gözlerinden, kulaklarından burnundan, ağzından sıvılar akıyor.
... Из глаз, ушей, носа, рта натекло... всякое... ну, в общем, понятно.
"Kuzey Platte" nehri şehir boyunca akıyor.
Через город протекает река Норт-Платт.
Öyle sessiz ki, her nokta bir sonrakine akıyor gibi.
Да, мы проверили 8-й в прошлый раз.
Bilirsin, bu tür numaraları pek çok defa yuttuktan sonra insan artık akıllanıyor.
Знаете, я уже раньше попадался на эту удочку. Больше никогда.
Ve eğer bunu istemiyorsan... Kristy Chan senin mevkiine salyalarını akıtıyor.
А если тебе не надо, то Кристи Чан уже вся брызжет слюной в надежде попасть на это место.
"Boru akıtıyor!"
"Труба протекает".
"Boru akıtıyor.!"
"Труба протекает".
Mevsim yaz ve kartallar sıcak hava akımlarında zahmetsizce süzülüyor ve altlarındaki toprakta av izleri arıyor.
Лето и орлы с легкостью парят в теплых потоках осматривая землю в поисках признаков добычи.
Akıntı yeniden güçlenmeye başlıyor. Kaçma vakti geldi.
Когда воздух закончится, утка всплывает.
Akıllı erkekler beni azdırıyor.
Умные парни меня возбуждают.
Burada akıcı Korece konuştuğun yazıyor.
Как я понимаю, вы хорошо говорите по-корейски.
Kıyafetin üstüne kanınız akıyor.
Это не на платье!
Bu alet, manipüle edilen beyin fonksiyonlarına... gönderilen elektrik akımını kesmeye yarıyor.
Он посылает электрические импульсы, которые воздействуют на мозговую деятельность.
Atmıyor. Baypastan gelen akımı duyuyorsun.
Нет, это остаточный эффект от аппарата искусственного кровообращения.
Ve bunu akıl almıyor, değil mi?
Это не логично.
Dalgalı renkleri ve benekleri, garip bir güzellikle beraber şiddetli fırtınalar ve jet akımları barındırıyor.
Изменчивые цвета и пятна придают планете странную красоту, но за ними стоят свирепые бури и вихревые потоки.
Ve Jüpiter bu proton ve elektronları yakalıyor. Sonra bunları uzayda Jüpiter'in etrafından döndürüyor. Bu yüklü parçacıklar elektrik akımı gibidir.
Можно сказать, что Юпитер ловит эти протоны и электроны, все эти заряженные частицы образуют электроток, который он заставляет вращаться вокруг себя.
Akıllıca. Pekâlâ, diyelim ki senin antidepresan teorin ateşi açıklıyor.
Хорошо, давай предположим... твоя теория об антидепрессантах объясняет жар.
Telefon kendisi yapıyor diye numara yapıyor. - O bir akıl hastası.
нм цхомнрхгхпсер кчдеи рекетнмнл!
Artık akıllıca eleştiriler yapılmıyor.
Прошло время интеллигентной критики.
Siz Dartmouth'dayken ben, yarım akıllı ama süper sakso çeken kızların olduğu yerde saksafon çaldırıyor olacağım.
Пока вы, парни, будете в Дартмуте, я буду в колледже штата где девки вдвое тупее, и вдвое похотливее.
Starlight ile akıllı yiyorum, yani ben akıllıyım, yani Starlight beni akıllı kılıyor.
"Старлайт" - продукт разумный. Его ест разумный. "Старлайт" дает мне разум.
Kapsüle akış başlıyor.
Заполняю контактную капсулу.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]