Almıyorum traducir ruso
1,055 traducción paralela
ortak olduğumuzdan komisyon almıyorum.
А раз мы напарники, никаких комиссионных.
- İnan bundan hiç zevk almıyorum.
Никакого удовольствия я не получаю, уж поверь.
İşten erken çıktım ve neden gidip kızları almıyorum dedim.
Я... закончил работу рано. И подумал, какого чёрта, дай девочкам покататься.
Ve bu ülkedeki medya veya basını ciddiye almıyorum, ki bunlar da Basra Körfezi Savaşı'nın sadece Savunma Bakanlığı'nın parası ödenmemiş çalışanlarının parasını karşılama amacıyla yapılması durumunda çoğu kez... çoğu kez...
Ноль. И к тому же, я не очень серьезно воспринимаю медиа или прессу в этой стране, которые в случае войны в Персидском заливе были просто работниками Департамента обороны, которым не выплатили жалование.
Bunu satın almıyorum.
Я не куплю её.
Bunu almıyorum.
Я это не куплю.
- Artık früktoz almıyorum meselâ.
Недавно я отказался от фруктозы.
Belki de yeteri kadar almıyorum bu... -... östrojenden.
Может, мне не хватает эстрогена.
Başka bir tane almıyorum.
Больше я тебе не куплю.
Sana daha önce de söylemiştim senden emir almıyorum.
- Я же сказала,.. ... что не слушаюсь твоих приказов.
- SST falan almıyorum.
- Посмотри на это, Джордж.
Ben koku falan almıyorum.
Я ничего не чувствую.
Hala seni ciddiye almıyorum, Garak.
Я вас недооценивал, Гарак.
- Ne? Emirleri senden almıyorum.
Я не подчиняюсь твоим приказам.
- Almıyorum.
Я не возьму. Почему?
Çünkü bunu umursamayan birinin... hayatına son vermekten... hiç zevk almıyorum.
Потому что для меня нет никакого удовольствия лишать жизни человека, которому наплевать на жизнь.
Rüşveti ben almıyorum. Sadece kârları tutuyorum.
Я же не аферист, я просто обрабатываю прибыль.
Buradaki saçmalıkları ciddiye almıyorum.
Но я терпеть не могу подобных бредней на отделении.
Ben mi? Hayır, tabii ki almıyorum.
Я. Нет, конечно, нет.
Parayı bozdurmak için birşey satın almıyorum.
Я ничего не покупаю ради размена.
- Penthouse Forum falan almıyorum.
- Я не покупаю "Penthouse Forum".
Caddenin dışındaki kimseden elbise almıyorum.
Я не покупаю одежду у людей с улицы.
Şef O'Brien her zaman söyler. Artık onu da ciddiye almıyorum.
Шеф О`Брайен - но я не обращаю внимания.
- Psikoloji almıyorum.
У меня нет психологии.
Annenizle babanız geliyor. Bu dağınıklığın sorumluluğunu almıyorum.
Ваши родители поднимаются, и я не собираюсь отвечать за эту чертовщину!
Film çekimi benim için bir zevktir,... ama bunu pek ciddiye almıyorum.
Процесс киносъёмки наслаждение для меня, но я не нахожу это слишком серьёзным.
Ben hiç koku almıyorum.
Я ничего не чувствую.
Tick, umudunu kırmak istemem... ama bu tür ürünler almıyorum.
Тик, не хочу крушить твои надежды, но я таким не торгую.
Hiç tat almıyorum.
Ничего. Я ничего не ощущаю.
Aslında sizden hiç bir yaşam sinyali almıyorum.
Фактически, я вообще не фиксирую у вас признаков жизни.
- Lafını geri al! - Almıyorum.
Возьми свои слова обратно!
O yüzden yanıma fazla bir şey almıyorum.
Поэтому я почти ничего с собой не взял.
Sen kataloglardan her şeyi alıyorsun ben hiçbir şey almıyorum.
Ты все время получаешь что-то по каталогам, а я ничего!
Son zamanlarda ilginç telefonlar almıyorum.
Последнее время у меня нет интересных звонков.
Bak, seni ikna etmeye çalışmıyorum. Çok sık izin almıyorum ve üçümüzün hep birlikte zaman geçirmesini iple çekiyordum.
Послушай, я не пытаюсь тебя уговаривать, но мне не так часто дают отпуск, и я думал, мы трое проведем это время вместе.
Öldürmekten senin gibi haz almıyorum.
И я не испытываю удовольствия от убийства, как вы.
Lefty için bu tekneyi almıyorum.
Если я не достану лодку для Левшы...
Doğum kontrol hapı almıyorum.
Я не на таблетках.
Neden bir de uçak bileti almıyorum daha işe başlarken?
Может, просто купить тебе билет на самолет?
Neden bir terfi almıyorum?
Почему меня так долго игнорировали?
Tek başıma yemekten zevk almıyorum.
Еда в одиночестве разрушает мой аппетит.
Aslında ben satın almıyorum.
На самом деле, я не покупаю.
Herhangi bir aktif enerji işareti almıyorum... ve yaşam sinyali de.
Я не вижу никаких следов активности. И нет признаков жизни.
Almıyorum. Yani evet.
Ќет. я не...
Arabayı almıyorum... ama yarın sabah erkenden görüşürüz.
Я дам ей фургон. - А завтра послушаю ваш хор.
Çalışıyorum, ve- - söylediğin veya yaptığın her şeyin daha önce olduğunu aklım almıyor.
Я пытаюсь, и... Я не могу поверить, что всё, что мы говорим или делаем, уже произошло.
Bakıyorum yine bir şeyler almışsın.
Ты как всегда с подарками.
Bir şey almıyor musun? Bunları alıyorum.
- Ты что, ничего не будешь?
Hayır, zevk almıyorum.
А это был не прыжок.
Oyundaki rolü almış sanıyorum.
Я полагаю он получил роль в той пьесе.
Ciddiye almıyorum.
Ты серьёзно?