Alışılmadık traducir ruso
791 traducción paralela
Bu, içinde bir sandık ve 12 keskin kılıç bulunan hipnotizma ve sihirbazlıkla ilgili alışılmadık bir gösteridir.
Это необычный рассказ о волшебстве, гипнозе и сундуке с двенадцатью остроконечными мечами.
"Bu oldukça alışılmadık bir şey... "... ancak bu davanın yararına buna izin vereceğim. "
"Это достаточно необычно... но в интересах данного дела я разрешаю это."
Jaguarların alışılmadık şekilde kurnaz olduklarını duymuştum. Hayır hayır.
Слышал, что ягуары там необычайно хитры.
Alışılmadık ve ölümcül bir büyüsü olan yarı Rus yarı Romen bir adamdı.
Наполовину русский, наполовину румын, он имел губительное очарование.
Buralarda alışılmadık hiçbir şey olmuyor.
Здесь абсолютно ничего не происходит.
Evet hanımefendi, bir şeker kutusu, oldukça alışılmadık bir parça hem de.
Да, мадам, для конфет. И очень необычная, я вам скажу.
- Çok alışılmadık bir durum değil mi evlat?
Весьма необычно. Не так ли? Именно так, сэр.
Senin namına Graham seyahat şeklinin alışılmadık olması, kimliğini gizlemenden daha iyidir.
Такая поездка может послужить... хорошей маскировкой для вас.
- Bu alışılmadık, ama...
- Это так необычно, но если хотите...
- Çok alışılmadık bir durum.
Всё так непривычно.
Giysilerim yokken, son derece alışılmadık bir durum. Aldırdığımı sanmıyorum, ya sen?
А без платья это уж совсем как-то странно, но я не возражаю.
Genellikle seni kimsenin tanımayacağı alışılmadık yerlerde buluşuyordunuz.
Вы встречались с ней в укромных местах, где бы вас никто не узнал.
Sanırım sizin yaşınızda birinin evlenmesi henüz alışılmadık bir durum.
Это довольно необычно, когда кто-то в Вашем возрасте выходит замуж.
Dorukta, ama alışılmadık bir yedi yıllık kaşıntı vakası 1912'de, Almanya, Liepzig'de meydana geldi.
"Крайний, но отнюдь не необычный случай" Зуда седьмого года "... " "... имел место в Лейпциге, в Германии, в 1912 году. "
Bu alışılmadık bahis yönteminin kesinlikle zarar edeceğinin farkındaydı, ama bu umurunda değildi.
Он знал, что при любой системе ставок можно остаться в проигрыше. Но его это не тревожило.
Gråvik'in ruhunun alışılmadık şekilde geldiğini söylemek istemiştim.
Я хотел сказать, что Гровик является необычным способом.
Onun psikiyatristi olarak Werner'a karşı alışılmadık bir silaha sahiptim.
Как у её психиатра, у меня было необычное оружие против него.
Alışılmadık biçimde kilolu yine de. 4 kilo 700 gram
Необычайно тяжелый. 4 килограмма и 800 грамм.
Bu dava çok alışılmadık bir dava. Çünkü davalılar kanun adına işledikleri suçlarla itham ediliyorlar.
Этот судебный процесс необычен, ибо подсудимые обвиняются в преступлениях, которые они совершали во имя закона.
Bu alışılmadık bir konu.
Это тема для романа.
Doğru, ama alışılmadık bir çerçeve düşünüyordum ben.
Но я пытался найти какое-нибудь необычное место.
Alışıldık ve alışılmadık,
Солнечный и темный.
Biraz... alışılmadık.
Ну... это необычно.
- Ethel, alışılmadık kadınsın.
- необычная женщина.
- Alışılmadık? Ne yönden?
- Что это значит?
- Alışılmadık herhangi bir şey?
Видите что-то необычное?
Alışılmadık yoğun oranlarda pergium okuması aldık.
Сенсоры показали чрезвычайно богатые залежи пергия.
Konvansiyonel güç alanına benziyor, ama alışılmadık dalga boylarında.
Корабль почти целиком окружен этим полем.
Alışılmadık bir aygıt.
Весьма необычное устройство.
- Okumalarda yaşam formu var. Ama periyodik ve alışılmadık bir doğaya sahip.
Сенсорное сканирование регистрирует жизненные формы, но у них весьма необычная, прерывистая природа.
Işınlanmadan bu yana alışılmadık bir deneyim yaşayan olmuş mu?
Кто-нибудь говорил о странностях, начавшихся после возвращения? Нет.
- Alışılmadık bir güç alanı.
- Это силовое поле, природа которого мне не известна.
Ne kadar alışılmadık veya garip olursa olsun gezegendeki her şeyden fayda sağlayabilecek biri.
Кто-то, кто может быть вполне полезным при любом открытием на новой планете, без значения насколько странным и ненужным может быть оно.
Seyahat yolunuz da alışılmadık.
Ваш способ путешествия тоже необычен.
- Alışılmadık kuvvetli tepkiler?
Какие-либо патологические или необычные эмпатические реакции?
Lütfen. şimdi de bana göğün alışılmadık olduğunu söyleme.
Прошу вас. Только не говорите, что теперь космос сломался.
Bu, aslında çok tuhaf ve alışılmadık bir şey.
Не изнасиловали - это необычно. Странная мания. Итак.
Alışılmadık bir şey gördünüz mü ya da duydunuz mu?
Вчера на прогулке кто-нибудь из вас слышал или видел что-нибудь странное?
Sonsuza kadar bu kumlarda gömülme olasılığım var ve bu alışılmadık düşünce kendimi kötü hissetmemi sağlıyor. Ya da belki bu, kısa bir süre önce oldukça sıcak, hatta narin diyebileceğim kişilerle tanıştığım içindir.
" поскольку, может статьс €, в песках этих л € гу навечно, с непривычки вроде даже грустно, а может, оттого это, что встречались мне люди, в последнее врем €, душевные,
- Alışılmadık mı?
Это безумно!
Alışılmadık bir yöntem.
- Просто слегка нетипично.
İlk kupür aylık astroloji yorumundan. Alışılmadık bir olay yazılmış.
Вот вырезка из астрологического журнала со статьей о необычном феномене.
Aşina olduğumuz gezegen düzeni yalnızca bir tane, belki de alışılmadık bir şekilde sistemler içerisinde nadir rastlanan bir oluşum.
Привычное нам расположение планет - это лишь один, возможно, типичный случай в огромном многообразии систем.
Müşterilerin, zaman yolculuğu sonrası, kafalarının karışması alışılmadık bir şey değildir.
Наши посетители нередко испытывают некоторую дезориентацию после путешествия во времени.
- Alışılmadık bir durum.
- Это уникальный случай.
Her şey onlar için yeni ve alışılmadık.
Они взволнованы всеми переменами. Это можно понять, Генриетта.
- Üzgünüm ama öyle, çok alışılmadık.
Крайне необычно.
Alışılmadık özellikleri olan bir madde.
Он имел весьма необычные свойства.
Alışılmadık bir göz oluşumu.
Необычное строение глаз.
Alışılmadık gelişimi bağışlayın.
Простите мое необычное появление.
Alışılmadık bir sessizlik var.
Чудно как-то.