English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → ruso / [ B ] / Believe

Believe traducir ruso

180 traducción paralela
# "You Got to Believe"
( ( музыка ) "Ты должен верить" )
# Ama sana inanmayacaklar #
# But they won't believe you
Ama inanın başa çıkamazsınız...
* But believe you can be had
Buna inanabiliyor musunuz?
Can you believe that?
You let me believe that you were someone else
Ты позволил мне считать, что был кем-то другим.
So let me believe that I am someone else
Так позволь мне верить, что я где-то в другом месте.
Let me believe That I am someone else
Так позволь мне верить, что я где-то в другом месте.
Daima öyle narindin ki... ~ Nasıl yapabildin... ~ Nasıl yapabildin... Bunu bana... ~ İnanamıyorum beni bıraktığına... ~ İnanmıyorum, bu bir veda olamaz.
You were the one so tender, ўЬ How could you do that to me... ўЬ I can't believe you're going, ўЬ I don't believe good-bye.
Could you believe it? Son saniyede!
- За секунду до сирены.
Unuttuğuma inanamıyorum! Genellikle böyle şeyleri koluma yazarım!
I can't believe I forgot I usually write stuff like this down on my arm
Emma'yı yetiştirmemizi istediğinize inanamıyorum.
I can't believe you'd want us to raise Emma.
İnanamıyorum.
I don't believe this.
Kazandığıma inanamıyorum!
I can't believe I won
Evet, ben de neye inanamıyorum, biliyor musun?
Yeah, well, you know what I cannot believe?
Duyduklarıma inanamadım ve şöyle deyince Castro çok kızdı :
Я не мог поверить в то что я услышал... I couldn't believe what I was hearing и Кастро очень рассердился на меня, потому что я сказал : ... and Castro got very angry with me, because I said :
İnanmayacaksınız, ama dediler ki :
Вы не поверите в это, но они сказали : You won't believe this, but they said :
Hatırlayabildiğime inanmayabilirsiniz, ama hatırlıyorum.
Вы можете не поверить в то что я это помню, но я помню. You may not believe that I have the memory, but I do.
İnanmak zor ve iki kişinin, karı-kocanın aynı anda çocuk felci şikayetiyle geldiği başka bir vaka daha duymadım.
Трудно поверить, и я не думаю, что я слышал о другом таком-же случае... It's hard to believe, and I don't think I've heard of another case где два человека, муж и жена... ... where two individuals, husband and wife слегли, по существу, в одно и тоже время, с полиомиелитом.
Ford'daki ilk 1000 yönetici içinde 10 üniversite mezunu olduğunu sanmam ve Henry Ford II'nin yardıma ihtiyacı vardı.
Из лучшей 1000-чи руководителей Форда... Of the top 1000 executives at Ford я не верю, что там были хотя-бы 10 выпускников колледжа... ... I don't believe there were 10 college graduates и Генри Форд 2-ой - нуждался в помощи.
Hissedarlara karşı sorumluluğumuz olduğunu düşündüm ve durumun ne kadar kötü olduğuna inanamazsınız.
Я знал, что у нас есть ответственность перед акционерами... I thought we had a responsibility to the stockholders и Бог знает, что вы не сможете поверить, насколько плохой была ситуация. ... and God knows you cannot believe how bad the situation had been.
- İnanmak istediğimizi görüyoruz.
- Мы видим то, во что мы хотим верить. - We see what we want to believe.
Kuzey Vietnam ordusunda 9 alay olduğuna inanıyoruz.
У Северо-Вьетнамцев сегодня, как мы полагаем, есть девять полков их армии... The North Vietnamese today, we believe, have nine regiments of their army...
Hiçbir zaman bu ekonomik siyasi ve askeri gücü tek taraflı uygulamamalıyız.
Я не верю что мы когда-нибудь... I do not believe we should ever применим экономику, политику или военную силу в одностороннем порядке.
O zaman paylaşıyordum, bugün daha şiddetle inanıyorum.
Я разделял его тогда, и разделяю его сегодня, даже ещё сильнее. I shared it then and I believe it even more strongly today.
Kennedy yaşasaydı daha farklı olacağına inanıyorum biraz.
I am inclined to believe that if Kennedy had lived он-бы сделал иначе. Мы не отправили-бы 500,000 парней туда.
Savaşı bertaraf edebileceğimize inanacak kadar saf değilim.
Я не настолько наивный или глупый что-бы верить в то что мы сможем устранить войну. I'm not so naive or simplistic to believe we can eliminate war.
Bittiğine inanamıyorum, neredeyse üzüleceğim.
I CAN'T BELIEVE IT'S ALMOST OVER, MAKES ME SAD.
Oasis'ten "Don't Believe the Truth".
Don't Believe the Truth, Оазисов. ( Oasis - известная музыкальная группа )
If we despise our own government that the police have captured a man whom they believe to be the "Son of Sam..."
Если мы презираем наше собственное правительство полиция задержала человека, который, как они считают, является "Сыном Сэма..." Четыре года спустя
# Kibarlıktan uzak, inanmayacağın şeyler çıktı ağzımdan
I spit some shit you won't believe The opposite of bland
# Hayat bir şekilde devam edecek, inan bana
Though life would still go on, believe me
# Artık inanmadığım bir dünyaya iman
Faith in a world I can't believe in any more
Family Guy İster inan ister inanma, Joe yürüyor Çeviri : Freexman
Family Guy Believe It Or Not, Joe's Walking On Air
? Ama neye inandığına dokunamam?
But I can't touch what you believe
? Ama dokunamam neye inandığına?
But I can't touch what you believe
Bunu sakladığına inanamıyorum.
I can't believe you saved this.
İnanabiliyor musun?
Can you believe that?
Tanıştığım arkadaşlarım bana benim sevimli ve istekli...
Fellows I meet may tell me I'm sweet And willingly I believe
though rarely spoken I know you believe
И украдкой шепчу я слова
- "Killed by Death" - "Metropolis" - "Overkill" - "I Don't Believe A Word"
"Killed By Death". "Metropolis". "Overkill".
"Bana anlatma. Tek bir sözüne inanmıyorum."
"Don't talk to me, I don't believe a word".
Sana inanıyorum Mane dake ja tsumaranai no Herkes gibi olmak eğlenceli değil.
I believe 真 似だけじゃつまらないの
İşler su yüzüne çıktığında Amerika doğru şeyi yapacaktır.
I have to believe that when push comes to shove, Америка выберет правильный путь.
Credenza'ya inanır mıydın?
Would you believe the credenza?
Ben holde yürüyüp şöyle diyeceğim : Gerçek olduğuna inanamıyorum.
I'm gonna walk down the hall and I'm gonna say, "wow, I can't believe this is real, but it is."
I can't believe this.
- Я не могу в это поверить.
I can't believe you did this.
Я не могу поверить, что ты сделал это.
Şüphelinin yalnız bir erkek olduğunu düşünüyoruz.
We believe that our unsub is a lone male.
Kurbanların yaşı yüzünden çocukken taciz edildiğini ve ailevi figürlerden intikam aldığını düşünüyoruz.
Because of the age of his victims, we believe he may have been abused as a child and is taking revenge on parental figures.
# Bir, iki, üç, dört... # ve listemizde bir numaraya çıkan parça "I Do Believe We're Naked"
Четыре....
# Try to believe #
А мужик должен быть сильным 54 ) } Try to believe

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]