Cannot traducir ruso
27 traducción paralela
Bu içimdeki boşluk doluyor ve yeterli değil I simply cannot get enough
Эта пустота внутри меня заполняется, мне все мало
Ama komşularına bile yardım edemezler,
But they cannot help their neighbors ; Но они не могут помочь близким ;
~ Take me where I cannot stand ~
"Заберите меня туда, где не смогу стоять я"
Evet, ben de neye inanamıyorum, biliyor musun?
Yeah, well, you know what I cannot believe?
Pekala, yeter! Burası bizim evimiz ve sizler bu sekilde davranamazsınız!
All right, that is it This is our apartment, and you cannot behave this way
Hissedarlara karşı sorumluluğumuz olduğunu düşündüm ve durumun ne kadar kötü olduğuna inanamazsınız.
Я знал, что у нас есть ответственность перед акционерами... I thought we had a responsibility to the stockholders и Бог знает, что вы не сможете поверить, насколько плохой была ситуация. ... and God knows you cannot believe how bad the situation had been.
Asla edilemez ret
* Cannot be denied *
Tom, evde oturup, gül budayamam ben.
Tom, I cannot just stay at home wiping noses.
O mektuplar Clay'in eline geçmemeli.
Clay cannot get his hands on those letters.
Tanrım, Leila, Bunu kimseye anlatma.
Oh, my God, Leila, you cannot tell anybody. Okay?
Seninle birlikte olduğuma inanamıyorum.
I cannot believe I was with you.
Ama bu gece Noel Baba olamaz.
But he cannot be Santa tonight.
Well, I've got a secret I cannot say
Well, I've got a secret I cannot say
Kendi yemeğimi yiyeceğim sonunda.
I cannot wait to get my own food.
Oliver bak, Lawton'ın babasını ondan aldığını düşünmeden yeğenime kitabını bile okuyamıyorum.
Oliver, listen, I cannot read a book to my nephew without knowing that Lawton took his father from him.
Yapamam, Gabriel.
I cannot, Gabriel.
Hazmedemediğim bir şeyler var.
There is something I just cannot shake,
Bizi buraya aldıklarına inanamıyorum.
I cannot believe they let us in here.
Başka bir hatıralık eşya bakmayacağım, Lily.
I cannot look at another souvenir, Lily.
# Andrew Belle - In My Veins # Çeviri :
Oh, you're in my veins and I cannot get you out
* Silemiyorum *
# I cannot wipe my brow
- Bu tutamayacağım bir söz.
That's a promise I cannot make.
Sonunda masadan kalmış ve giderken Henry'ye "bu işten kurtulamazsın." demiş.
Then he finally left, but not before he told Henry, "you cannot walk away from this."
Çünkü kontrol edemediğim, tahmin edemediğim şeyler üzerine kurulu.
Because it is built upon things I cannot control, cannot predict.
Çok ünlü olabilir ama adam rol yapamıyor.
He may be big box office, but the man cannot act.
Ama yapamam...
- I will not - believe that... But I cannot
Cem İltir twitter : @ cemiltir
Oh, no, I cannot get you