Decide traducir ruso
22 traducción paralela
Demek ne yapıp yapamayacağımızı söyleyebilecek kadar donanımlı olduğunuzu düşünüyorsunuz..
That you even think you're qualified to decide what we can and can't do...
Sayın seyirciler, birkaç yarışmacı daha ve sonrasında jüri "Big Archie Spor Malzemeleri" ve "Emerson Çit Şirketi" nden 600 $'lık hediye çeki kazanacak olan yeni Miss Pawnee'yi seçecek.
Folks, just a couple more contestants, and then the judges will decide our next Miss Pawnee, a winner of $ 600 in gift certificates to Big Archie's Sporting Goods and Emerson Fencing Company.
Hanginizin daha beceriksiz yalancı olduğuna karar vermeye çalışıyorum. O mu sen mi?
You know, I'm trying to decide who is the worse liar, him or you.
Neal, eğer büyümeye karar verirsen dikat etmen gereken bir şey var.
Neal, if ever you do decide to grow up, you should realize this one thing.
Bana katılmaya mı karar verdin?
You decide to join me up there?
Kampanyaya katıl veya katılma, hiçbir şey bunu değiştiremez.
Whatever you decide to do about this campaign, nothing can change that.
Gelecek sefer benim hakkımda kötü düşündüğünde benim senin hakkında ne düşündüğümü aklına getir.
The next time you decide to think the worst of me, imagine what I now think of you.
- Tadilat mı yapacaksın?
Did you decide to remodel?
Karar vermelisiniz : Şu anki durumunuzda mutlu musunuz yoksa bir hamle yapmanın vakti geldi mi?
You have to decide, are you happy with where you are, or is it time to make a move?
Bazen tetiği çekmemeye karar verirsiniz ama birden kurşunu siz yersiniz.
Sometimes, when you decide not to pull the trigger, you end up dodging a bullet.
Peki, ne zaman arkadaşınızla birlikte onun sahte kayboluşunu planladınız?
So, when did you and your friend decide to fake his disappearance?
Bir aylığına Avrupa'yı gezeceğiz. Karar vermek için pek çok zamanın olacak.
We'll be touring Europe for a month.You have plenty of time to decide.
Henüz hangi hayat olacağına karar veremesem de, kutlanması gerekmez mi?
And even if I can't decide yetwhat life that should be... isn't it somethingfor us to celebrate?
Şimdi yalnızca bunun hakkında düşünmek için, biraz zaman ayırmanızı, ve devam etmek isteyip istemediğinize karar vermenizi istiyorum.
So I need you to take some time now just to- - to think about it, and decide if you'd like to continue.
Eğer çekilmeye karar verirseniz, hepinize 5,000 dolar vereceğiz.
If you decide to opt out, we will be giving each of you 5,000 dollars...
Direk üzerime atlayıp buradaki elemanlarda olduğu gibi beni şok tabancası kullanmakla devam etmek arasında karar vermeye zorlamıyor.
He doesn't, like, force himself onto me where I've got to decide if I'm gonna taser him or go along, like I do with the guys from around here.
Gerçekten bu tatili istiyorum ama yalvarmayacağım. Bunu isteyip istemediğine karar vermen gerekiyor.
I really wanna do this, but I'm not gonna beg, so you need to decide whether you're in or out.
Sen götürmeyeceksen bile bırak kendi kararını versin.
Look, if you won't, then at least let her decide.
# Damdaki karlara adımı yazacağım Belki o zaman kalmaya karar verebilir #
♪ I'll sign my name on the rooftop in the snow ♪ ♪ Then he may decide to stay ♪
Karar senin.
We'll let you decide.
But, for some strange reason, after I meet them, they decide never ever to return.
Но после знакомства со мной все по странной причине решали больше не возвращаться.
Tüm tayfa, herkes onu bırakmakta uzlaşmış. Gemiyi alıp onu limana atmak yerine açıkta bu kadar zahmete girmişler.
The whole crew, every man, all decide to maroon him and they go to this much effort to do it in deep water rather than keeping the ship and leaving him ashore?