Fault traducir ruso
26 traducción paralela
Nükleer bombayı attığı için Truman'ı eleştirmiyorum.
Я не обвиняю Трумана за сброс ядерной бомбы. I don't fault Truman for dropping the nuclear bomb.
"Nobody's Fault But Mine."
"Nobody's fault but mine"
Bak, bu benim hatam.
Look, look, this is my fault.
Senin suçun değildi.
It wasn't your fault.
Hayır, hayır, bu senin suçun değil. Gerçekten hoş, değil mi?
No, no, that's- - that's not your fault.
Efendim, onun suçu değil.
Sir, it's not his fault.
Yani, aslında benim hatam.
I mean, it's my fault, really.
Suçlu ben değilim.
This is not my fault.
Göz tembelliği olması kendi suçu değil ki!
Yeah, it's not her fault she got a lazy eye.
Tamamıyla benim suçum bu.
It's completely my fault.
Frank Kilgore'u hala tutuklayamamış olmamızın senin hatan olduğunu ima etmedim.
I didn't mean to imply it's your fault we don't have Frank Kilgore locked up.
Böyle bir takdimden sonra Londra cemiyetinin baştacı olmazsa, onun suçu değil.
If she isn't a darling of Londonsociety after a kick-off like this, it won't be his fault.
Bu senin hatan değil.
This isn't your fault.
Kızının da kendisi gibi olacağını biliyordu. Ona tecavüz etmenin suçlusu olarak Carmen'i mi görüyordu?
She thought it was Carmen's fault that you raped her?
Kimsenin benim suçum olduğunu sanmasını istemedim.
I didn't want anybody to think it was my fault.
Bu onun hatası değil.
It's not his fault.
- Hepsi benim hatam olabilir.
The whole thing might be my fault.
Kaliforniya no-fault * ilkesi kullanılan bir eyalet.
Beth : California is a no-fault state.
Söyleyemem. " Tamam, o zaman Fault in Our Stars da olmuyor.
Ладно, значит, "Виноваты звезды" тоже мимо.
Senin bu işe yaramaz patronunun işe yaramaz kokaini, işe yaramaz burnuyla çekmesi nasıl benim kabahatim oluyor ya?
How is it my fault that your jerk boss put his jerk nose into a pile of jerk cocaine?
It's not your fault, man.
Это не твоя вина, друг.
- Hata bende.
My fault.
Bu benim hatam değil!
It ain't my fault!
He said it was my fault.
Он сказал, что это была моя вина.
Benim yüzümden yakalandı.
It's my fault he got caught.