Fırlatın traducir ruso
527 traducción paralela
- Uzay mekiğini fırlatın.
- Запустить шаттл.
Roketi sıfır ivmeyle fırlatın.
Запуск зонда с нулевым ускорением.
Fırlatın oklarınızı, vahşiler!
Пусть ваши стрелы свистят, дикари!
Tamam, sadece kolunuzu geriye doğru sallayın. Sonra öne doğru fırlatın.
Ќужно просто завести руку назад, потом сделать бросок вперед.
Sonra öne fırlatın.
ѕотом вперед.
Fırlatın!
ейтонеусг!
Fırlatın onu.
Бросайте её.
- Kayıt şamandırasını fırlatın.
Выпустите регистрационный бакен.
... komşunuzun bahçesine fırlatın. Evet.
Выбросить во двор к соседям!
- Saptırıcıları fırlatın.
- Отвлекающий запуск.
Can alıcı bu cümle akabinde bana 6 Louis D'or fırlatır ve o kadar sıcak olurlardı ki parmaklarını yakardı.
"Господа, шары запущены!" она бросала мне 6 фишек по 20 франков которые были так горячи, что жгли мне пальцы.
Ondan sonra şeytanlar o adamı almaya geldiği zaman kedini o adamın üzerine fırlatırsın dersin ki : " Şeytan, ölüyü takip et ; kedi, şeytanı takip et ;
Когда за ним придёт дьявол, нужно бросить ему вслед кошку и крикнуть : " Дьявол за покойником, кошка за дьяволом, бородавка за кошкой.
Ve bu adam pencerenin camına bir sandalye fırlatıp hemen balıklama bir atlayış yaptı... ve bir akrobat gibi ayaklarının üzerine indi.
И этот другой человек бросил стул в оконное стекло... нырнул прямо за ним, и побежал, прямо как акробат.
Hepsini fırlatıp atın!
Хватит! Бросьте копья!
"Ayın on birinde Akdeniz'e düşen hava gemisi XY-21... " 13 ay önce Birleşik Devletler içindeki bir üsten uzaya fırlatılan... " tek bölümlü, sıvı yakıtlı bir rokettir.
"Летательное средство X-21, потерпевшее крушение в Средиземном море 11 числа была одноступенчатой космической ракетой запущенной 13 месяцев назад с территории Соединённых Штатов"
Birilerinin onu fırlatıp attığını ya da kaybettiğini sandım.
- Я думал, его кто-то выкинул или потерял. - Ну конечно!
Daha bir yaşında oyuncaklarını beşiğinden fırlatırdı... ben iki de bir eğilip onları toplamak zorunda kalayım diye.
Ей был только год, а она уже выбрасывала свои игрушки из кровати, чтобы мне пришлось нагибаться и подбирать их.
Bana bir ip fırlatın!
Бросьте мне веревку!
Daha çok brendi fırlatın.
Бренди.
Ama artık bana ihtiyacın yok. Beni fırlatıp atıyorsun.
Теперь, когда я вам уже не нужна, вы просто выбрасываете меня.
Beni kullandın ve fırlatıp atıyorsun.
Вы использовали меня, а теперь отвергаете. Каждое слово!
# Yolda öfkeden küplere bindi Çantasını yere fırlatıverdi #
Там я, велосипеды кружили вокруг, собирала его тетрадки с земли, когда я услышала мужской вздох.
Meyhaneye girdiğinde Kılıçını masaya fırlatıp. "Tanrım beni sana muhtaç etmesin." diye bağıran sonra da.
Ты похож на тех, кто, входя в трактир, кладут шпагу на стол со словами :
- Sondayı fırlatın. - Sonda fırlatıldı.
- Запускайте зонд.
- Sondayı fırlatın.
- Запускайте зонд.
Evet Sayın Başkan. Bir füze fırlatıldı.
ƒа. " апущена баллистическа € ракета.
"Onlara lanet bir film çekeceğim!" ve botlarını duvara fırlatırdı.
Но я сказал, что лучше смотреть кино, и тогда он швырнул ботинок в стену.
Siz bankacıların yaptığı gibi aileleri kollarından tuttuğum gibi, dışarı fırlatıp atmam.
Я не выбрасываю семьи из домов как эти лодыри из банка.
O zaman Sonsuz Tehlike Geçidine fırlatılırsın.
Toгдa тeбя бpocaют в Ущeльe Beчнoгo Ужaca.
Deliliğin içinde koru akıl sağlığını Ama o kapıyı kilitledi ve fırlatıp attı anahtarı
Оставайся нормальным в этом мире парадоксальном, но он лишь запер дверь и вышвырнул ключи.
- Füze fırlatıcılarını vuralım.
- ас втупгсоуле тоус ейтонеутес пуяаукым.
Artık gittin mi? Sen bir aptalsın. Mutluluğu paçavra gibi fırlatıp atıyorsun.
Уезжай скорее, пожалуйста.
Sopasını buradan yedi mil uzağa fırlatır!
Булаву за семь миль кидает! Как он придет...
Onu odanın içinde fırlatır ve... tamamen b. ktan bir şey olduğunu düşünürdün.
Вы бы швырнули их через всю комнату и посчитали б за полное дерьмо.
Onu fırlatıp attın!
Это не мой ребёнок.
Kitaplarını al ve pencereden dışarı fırlat.
Нужно взять его книги и выкинуть их в окно.
Füzelerin fırlatılmasını iptal edin! " dedi.
Отмените боевой пуск! "
Evet aynen öyle ; "Füzelerin fırlatılmasını iptal edin!"
Именно так : "Отмените боевой пуск".
Anlat, nasıI anlatanların meleği iken kimsesizler ülkesinde bir kenara fırlatıImış, alay edilen biri olmuş.
Тот, кто из ангела поэзии, которым он был... превратился в шарманщика, которым пренебрегают и над которым смеются... снаружи, в преддверии страны забвенья. там, у границы ничейной земли.
Kafasını gördüğün gibi, taşı ona fırlat.
Как только увидишь его голову, брось в нее камнем.
Her biri bir ok fırlatıyor ve oklar kurbanını birkaç dakika baygın tutuyor.
Вот эта стреляет дартом размером с булавку, и может вырубить жертву на несколько минут только вырубает - не более.
Komik. Tanığınıza karşı, bir kaç puan kazanıyorum ve onlar Budapeşte'den yeni bir şey fırlatıyorlar.
Забавно, как только я получила выгоду от одного из ваших свидетелей, из Будапешта сразу присылают что-то в суд.
Verandanın önüne battaniyeyi fırlat.
Кинь своё одеяло на нашей террасе, если хочешь.
- Şamandırayı fırlatın!
Выбросить буй!
Ortalama yasası, eğer doğru yöntem buysa eğer altı maymun havaya fırlatılırsa kuyruklarının üzerine düştükleri kadar sık düşecekleri yer...
Coглaснo зaкoнy cpeдниx вeличин, eсли этиx шecть мapтышeк дocтaтoчнo дoлгo пoдбpacывaть в вoздyх... oни бyдyт шлeпaться об зeмлю pяшкoй cтoль жe чacтo, кaк и caдиться...
Bir madeni paranın tek bir kere fırlatılması olayı tekrarlanmakta.
Кaждaя пoдбpoшeннaя мoнeтa кaждый paз пoвтopяeт oднy и тy жe тpaeктopию.
Ya da yöntemin doğruluğunun olağanüstü şekilde kanıtlanması. Yani fırlatılan her bir madeni paranın tura olarak düşmesi yazı olarak düşmesi kadar muhtemeldir. Bu yüzden her seferinde şaşkınlık yaratmamalıdır.
Этo нaгляднoe oпpoвepжeниe пpинципa, coглacнo кoтopoмy, кaждaя oтдeльнaя мoнeтa кaждый paз имeeт paвныe шaнcы yпacть либo opлом, либo peшкoй, тaк чтo ничeгo yдивитeльнoгo, чтo oнa пoстyпaeт имeннo тaк.
Diline hakim ol, yoksa onu çıkarırız ve senin geri kalanını Roma festivalindeki bülbül gibi fırlatır atarız.
Cлeди зa языкoм, нe тo eгo выpвут, a тeлo выбpocят, кaк y coлoвья нa pимскoм пиpy.
Hayatınızın fırsatını fırlatıp atıyorsunuz.
Вы кидаете в помойку инвестиционную возможность всей жизни!
Sen ceketleri yere fırlatırken, kadını inandırmak hiç de kolay olmadı.
Это было не трудно, когда ты разбрасывал одежду по всему магазину.
Mancınıklar kayaları fırlatıyor falan ve patlatıyor.
Чтоб камни летали и все взрывалось на хрен.